Teknoloji

Japon içerik üreticileri OpenAI’a yapay zekâda telif ihlali uyarısı gönderdi

openai chatgpt OpenAI GPT-4.1

Japonya merkezli Telif Hakları Koruma Derneği (CODA), OpenAI’a gönderdiği açık mektupla, aralarında Studio Ghibli, Bandai Namco ve Square Enix gibi şirketlerin de yer aldığı üyelerinin içeriklerinin izinsiz kullanıldığını duyurdu. Mektupta, OpenAI tarafından bir süre önce duyurulan Sora 2 yapay zekâ modelinde bu içeriklerden faydalandığı ve Japon telif sistemini ihlal ettiği açık şekilde belirtildi. Yapay zekâların eğitim sürecinde içeriklerin kopyalanması, CODA’ya göre doğrudan telif hakkı ihlali anlamına geliyor. CODA, bu konudaki itirazını yalnızca içeriklerin sonuç çıktıları üzerinden değil, verilerin işlenme biçimi üzerinden de temellendiriyor.

Japonya’nın içerik dünyası uzun yıllardır fikrî mülkiyet konusunda oldukça katı bir yaklaşım sergiliyor. Bu yaklaşım, özellikle animasyon, oyun ve dijital sanat gibi yaratıcı alanlarda daha da belirgin hâle geliyor. CODA’nın gönderdiği mektup da bu ciddiyetin bir uzantısı olarak görülmeli. Yapay zekâ ile içerik üretimi her ne kadar yaratıcı özgürlük alanlarını genişletse de, bu süreçte kullanılan verinin sahipliği görmezden gelinemez. Dolayısıyla, Japon içerik üreticileri bu konuda yalnızca haklarını değil, aynı zamanda üretim süreçlerinin ahlaki sınırlarını da korumaya çalışıyor.

OpenAI, Japon hükümeti tarafından da uyarılmıştı

Sora 2 modeli 30 Eylül’de kamuya sunulduktan sonra, Japonya menşeli görsel ve karakter tarzlarına sahip içeriklerin internette hızla çoğaldığı dikkat çekti. Bu üretimlerin bir kısmı doğrudan Studio Ghibli’nin görsel estetiğini çağrıştırırken, diğerleri popüler Japon oyun karakterlerinin stilistik izlerini taşıyordu. Ne var ki bu benzerlikler sadece kullanıcılar tarafından fark edilmedi; Japonya hükümeti de gelişmelere kayıtsız kalmadı. Hükümet, OpenAI’a resmi bir uyarı göndererek, Japon sanat eserlerinin ve karakterlerinin yapay zekâ tarafından izinsiz biçimde çoğaltılmasının durdurulmasını talep etti.

Bu süreçte dikkat çeken bir başka unsur da, OpenAI CEO’su Sam Altman’ın sosyal medya profilinde kullandığı illüstrasyonun Ghibli tarzında olmasıydı. Kullanıcılar arasında bu görsel kısa sürede tartışma konusu hâline geldi. Ghibli tarzının bu kadar görünür olması, telif hakkı sahipleri tarafından yalnızca estetik benzerlik olarak değil, doğrudan fikrî mülkiyet sınırlarının ihlali olarak değerlendirildi. CODA’nın söz konusu mektubunda, bu tarz örneklerin tesadüf olmadığına ve modelin bilinçli olarak Japon içerikleriyle beslendiğine dikkat çekildi. Bu açıdan bakıldığında, yaşanan durum yalnızca bir hak arayışı değil, aynı zamanda bir üretim modeli eleştirisi hâline geliyor.

CODA’nın itirazı sadece içeriklerin nasıl kullanıldığına değil, kullanım şeklinin hangi yasal çerçevede ele alındığına da odaklanıyor. Japonya’da telifli bir eserin kullanılabilmesi için, ilgili hak sahibinden önceden açık izin alınması zorunlu. CODA’ya göre, OpenAI’ın uyguladığı “opt-out” yani “itiraz eden çıkarılır” sistemi, Japon telif hukukuna doğrudan aykırı. Çünkü Japon hukuk sisteminde izin alınmadan kullanılan bir içeriğin, sonradan yapılan itirazlarla meşrulaştırılması mümkün değil. Bu nedenle OpenAI’ın kullandığı yaklaşım, telif sahiplerinin haklarını yeterince korumuyor.

OpenAI cephesinden geçtiğimiz haftalarda gelen açıklamalarda, Sora için içerik sahiplerinin daha kolay itiraz edebileceği bir sistem üzerinde çalışıldığı ifade edildi. Her ne kadar bu açıklama kamuoyuna açık ve uzlaşmacı bir tavır gibi görünse de, CODA’ya göre bu tür adımlar yetersiz kalıyor. Çünkü geçmişte eğitim verisi olarak kullanılan Japon içeriklerinin, hangi süreçlerden geçirildiği ve hangi kaynaklardan sağlandığı net olarak açıklanmış değil. Şirketin şeffaflık konusundaki yaklaşımı, içerik üreticileriyle arasındaki güveni zedeliyor. Özellikle Japonya gibi telif konusunda hassas ülkelerde bu durumun etkisi daha büyük oluyor.

CODA’nın mektubunda, OpenAI’dan yalnızca ileriye dönük bir çözüm beklenmediği açıkça belirtiliyor. Dernek, geçmişte izinsiz kullanılan içeriklerin de eğitim setlerinden çıkarılmasını talep ediyor. Buna ek olarak, hangi içeriklerin nasıl kullanıldığına dair detaylı bir döküm de isteniyor. Bu talepler, sadece Japonya özelinde değil, dünya genelinde üretici yapay zekâlarla ilgili hukuki sınırların yeniden çizilmesini gündeme getiriyor. Kod, veri ve yaratıcılık ekseninde gelişen bu teknoloji, sınır tanımaz bir gelişim gösterse de, içerik sahipleri bu sürecin denetimsiz yürütülmesini istemiyor.