Apple’ın kıdemli yöneticilerinden Eddy Cue, ABD’de devam eden Google antitröst davasında verdiği ifadeyle dikkatleri üzerine çekti. Duruşma kapsamında yaptığı değerlendirmeler, yalnızca arama motoru piyasasına değil, aynı zamanda Apple’ın ürün stratejilerine de ışık tuttu. Cue’nun “10 yıl sonra bir iPhone’a ihtiyacınız olmayabilir” sözleri, teknolojik dönüşümlerin Apple için nasıl bir yol haritası oluşturduğuna dair önemli ipuçları verdi. Bu açıklama, özellikle yapay zekâ teknolojilerinin artan etkisiyle birlikte değerlendirildiğinde daha da anlam kazanıyor.
Söz konusu dava, Apple’ın Safari tarayıcısında Google’ı varsayılan arama motoru olarak sunması nedeniyle gündeme geldi. Ancak davadaki ifadeler, yalnızca bu ticari anlaşmayla sınırlı kalmadı. Eddy Cue’nun sözleri, Apple’ın yakın gelecekte hangi alanlara yönelmekte olduğuna dair güçlü mesajlar içeriyor.
Apple’ın yapay zekâya odaklanması iPhone sonrası döneme işaret ediyor
Cue’nun “çılgınca gelse de” ifadesiyle vurguladığı olasılık, aslında sektör dinamiklerini yakından takip edenler için şaşırtıcı değil. Teknoloji dünyasında yaşanan büyük dönüşümler, çoğu zaman hâkim ürünlerin yerini yenilerine bırakmasıyla sonuçlanıyor. Apple’ın geçmişte iPod’un zirvedeyken iPhone ile yeni bir dönemi başlatması, bu stratejinin örneklerinden biri. Bugünse yapay zekâ, benzer bir sıçramanın kapısını aralıyor olabilir.
Bunun yanı sıra, Apple’ın son dönemde farklı yapay zekâ girişimleriyle temas kurması, bu eğilimi doğrulayan gelişmeler arasında yer alıyor. Özellikle OpenAI, Perplexity AI ve Anthropic gibi şirketlerle yapılan görüşmeler, Apple’ın Safari arama deneyimini dönüştürme hedefini yansıtıyor. Şirketin, Safari’ye entegre edilecek yapay zekâ tabanlı arama motorları üzerinde çalıştığı belirtiliyor. Bu durum, hem Google ile olan ilişkileri hem de kullanıcıların bilgiye erişim biçimlerini doğrudan etkileme potansiyeli taşıyor.
Apple ve Google arasındaki mevcut arama motoru anlaşmasının yıllık yaklaşık 20 milyar dolar değerinde olduğu biliniyor. Bu bağlamda, Apple’ın bu gelirden feragat etmesi için yapay zekânın şirket için daha stratejik bir rol üstlenmesi gerekiyor. Cue’nun açıklamalarından yola çıkıldığında, Apple’ın uzun vadede bu tür gelirleri farklı teknolojik modellerle ikame etmeyi planladığı görülüyor. Şirketin hizmetler tarafındaki büyüme hedefleriyle bu tür kararlar arasında doğrudan bir bağlantı bulunuyor.
Her şeye rağmen, iPhone hâlâ Apple’ın en önemli gelir kalemi olmayı sürdürüyor. Fakat pazar doygunluğuna ulaşan akıllı telefon segmenti, şirketleri yeni arayışlara yönlendiriyor. Yapay zekâ destekli asistan cihazları, giyilebilir teknoloji ya da artırılmış gerçeklik çözümleri, bu arayışların ilk akla gelen örnekleri arasında. Bu nedenle iPhone’un geleceği, yalnızca ürün bazında değil, deneyim bazında da yeniden tanımlanıyor.
Tüm bunların yanında, Eddy Cue’nun açıklamaları Apple’ın mevcut stratejilerine değil, gelecekteki vizyonuna dair bir pencere sunuyor. Şirket, bugünü korurken yarının teknolojilerine yatırım yapmaya devam ediyor. Teknolojideki her paradigma değişimi, yeni oyuncuların sahneye çıkmasına zemin hazırlıyor. Apple’ın bu değişimlerin gerisinde kalmamak adına proaktif adımlar attığı açıkça görülüyor.
Kullanıcı alışkanlıkları ve donanıma olan bağımlılığın giderek yazılım merkezli deneyimlere evrildiği bir dönemdeyiz. Bu çerçevede, Apple’ın önümüzdeki 10 yılda sunduğu ürünlerin, bugünkü cihazlardan çok farklı biçimlerde karşımıza çıkması olası. Şirketin, donanım kadar yazılım ve hizmet alanlarında da ağırlığını artırma hedefi, bu dönüşümün temel dinamiklerinden biri olarak öne çıkıyor.
Eddy Cue’nun sözleri, kısa vadeli planlardan çok, uzun vadeli bir yönelimi işaret ediyor. iPhone’un ortadan kalkması bugünden yarına gerçekleşmeyecek olsa da, Apple’ın ürün felsefesinde büyük bir değişimin işaretleri görülüyor. Yapay zekâ, bu değişimi tetikleyen başlıca unsur konumunda bulunuyor. Gelişmeler, Apple’ın önümüzdeki on yılda bugünkünden çok farklı bir teknoloji şirketi haline gelebileceğini gösteriyor.