Teknoloji

Google, Microsoft 365 kesintilerine -karşı Workspace araçlarını alternatif olarak sunuyor

google workspace

Microsoft 365’in zaman zaman yaşadığı erişim problemleri artık yalnızca kullanıcı şikâyetlerine konu olmuyor. Bu kesintiler, Google’ın doğrudan harekete geçmesine zemin hazırladı. Şirket, Google Workspace ürünlerini Microsoft 365 çözüldüğünde devreye girecek şekilde kurguladı. Böylece firmalar Outlook çalışmadığında Gmail’e, Teams hizmet veremediğinde ise Meet’e geçiş yapabilecek.

Google’ın yeni iş sürekliliği modeli, iki sistemin eş zamanlı olarak çalışmasına dayanıyor. Buradaki temel amaç, kesinti yaşandığında kullanıcıların veri kaybı yaşamadan işlerine devam edebilmesi. Özellikle e-posta, takvim ve sohbet gibi iletişim araçlarının iki sistem arasında senkronize tutulması, bu geçişi daha sorunsuz hâle getiriyor. Her ne kadar bu yapı bir geçici çözüm gibi görünse de, Google bunun sürekli kullanılabilecek bir model olduğunu öne çıkarıyor. Öte yandan, veri taşımaya gerek bırakmayan yapı sayesinde kurumlar hem zaman kazanıyor hem de iş akışını bölmeden sistem değişimi yapabiliyor. Bu durum, özellikle zamana duyarlı sektörler için belirleyici bir tercih sebebi hâline geliyor.

Google Workspace uygulamaları Microsoft 365’teki kesintilere karşı hazırda bekliyor

Google, Microsoft 365 için artık “ne zaman çökecek” sorusunun daha anlamlı olduğunu savunuyor. Bu düşüncenin dayanağı ise Microsoft’un resmi durum sayfalarında sıkça paylaşılan kesinti bildirimleri. 8 Ekim 2025’te yaşanan ve posta kutusu erişimini engelleyen olay, bu örneklerden sadece biri. Yapılandırma hatalarından kaynaklanan bu tür kesintiler, kurumlar için sadece zaman kaybı değil, aynı zamanda güvenlik riski de yaratıyor. İşte tam da bu noktada Workspace, kesintiye karşı hazırlıklı bir çözüm olarak ortaya çıkıyor. Tüm bu gelişmeler gösteriyor ki Google, sadece rakipten müşteri çekmek değil, aynı zamanda sistem sürekliliği üzerinden yeni bir yapı kurmak peşinde.

Bu arada Google, sadece geçici yedek sunmakla yetinmiyor. Workspace’i kalıcı olarak kullanmak isteyen şirketler için “Work Transformation Set” adını verdiği yeni bir çözüm paketi öneriyor. Bu paket, Workspace ile Gemini yapay zekâ hizmetlerini bir araya getiriyor ve kimlik doğrulama için Okta gibi sistemlerle entegre çalışabiliyor. Her şeyin ötesinde bu model, firmaların Microsoft bağımlılığından kurtulmasını kolaylaştırıyor. Şirketler böylece tek bir sağlayıcıya bağlı kalmadan farklı sistemleri birlikte kullanabiliyor. Üstelik bu esneklik, sadece kesinti durumlarında değil, günlük operasyonel yönetimde de fayda sağlıyor.

Microsoft tarafında ise hâlâ ciddi bir kullanıcı bağlılığı bulunuyor. Kurumların alıştığı arayüzleri terk etmesi kolay olmasa da kesintilerin artması bu durumu zorluyor. Kullanıcıların yaşadığı güven kaybı, alternatif çözümleri değerlendirme ihtiyacını gündeme getiriyor. İşte bu noktada Google’ın sunduğu geçiş modeli, tamamen kopmadan, aşamalı bir yapı sunuyor. Öte yandan, bu model sadece teknoloji değişimi değil, aynı zamanda operasyonel strateji değişimini de kapsıyor. Kurumlar hem süreklilik hem de güvenlik açısından daha kapsamlı düşünmek zorunda kalıyor.

Google ile Microsoft arasındaki bu tür hamleler teknoloji dünyasında yeni değil. 2010’lu yıllarda Microsoft, “Scroogled” kampanyasıyla Google’ı kullanıcı verilerini izlemekle suçlamıştı. Ardından gelen yıllarda bu rekabet zaman zaman sessizleşse de 2023’te yeniden hararet kazandı. Microsoft, Google’ı gizli kampanyalar yürütmekle itham etti ve Google da buna karşılık ürün geliştirme yönüne ağırlık verdi. Tüm bunlar, iki şirketin rekabetinin sadece ürün seviyesinde değil, algı yönetimi üzerinden de sürdüğünü ortaya koyuyor. Bu mücadele, sadece iki teknoloji devi arasında değil, aynı zamanda kurumların dijital tercihlerini şekillendiren faktörler üzerinde de etkili oluyor.

Tüm bu gelişmeler, Google Workspace’in artık yalnızca bir e-posta ya da depolama çözümü olmadığını gösteriyor. Workspace, kurumların bütün dijital altyapısını taşıyabileceği bir platform hâline geliyor. Yapay zekâ araçlarıyla desteklenen bu sistem, karar alma süreçlerini de hızlandırıyor. Kurumlar artık sadece kesintilere tepki vermekle yetinmiyor, aynı zamanda proaktif çözümler arıyor. Bu nedenle, Workspace gibi hazırda bekleyen sistemler, sadece alternatif değil, stratejik ihtiyaç olarak değerlendiriliyor. Özellikle regülasyonlara ve siber tehditlere karşı hızlı adapte olabilen yapıların önemi her geçen gün artıyor.

Buna rağmen Microsoft’un pazardaki etkisi yadsınamaz seviyede kalmaya devam ediyor. Fakat firmaların sadece alışkanlıkla hareket etme devri yavaş yavaş kapanıyor. Daha esnek, daha güvenli ve daha entegre çözümler arayışı giderek belirginleşiyor. Tam da bu noktada, Google’ın Workspace odaklı yaklaşımı dikkat çekici hâle geliyor. Sistemin sunduğu geçiş kolaylığı, zamanla sadece alternatif değil, ana yapı hâline gelebilir. Bu geçişin hızını belirleyecek olan ise kurumların yaşadığı deneyimler ve aldıkları geri bildirimler olacak.