İncelemelerManşetler

iPad Pro 10.5 İncelemesi

Apple iPad Pro ile tablet ürün yelpazesi içinde yepyeni bir kategori açmış, PC’lere doğru ikinci bir açılım hamlesi gerçekleştirmişti. 2015 ve 2016 yılında çıkan, sırasıyla 12.9 ve 9.7 inç iPad Pro tabletlerin belirli oranda başarılı olduğunu söyleyebiliriz. Belki bu tabletler bir PC’nin ya da Mac’in yaptığı her şeyi yerine getiremiyor olabilir. Ancak sıradan kullanıcı için her işi, orta veya ileri seviyedeki kullanıcılar için ise, hayatlarında fark yaratabilecek birçok işi yerine getirebilecek kapasitede olduğunu gördük. Örneğin, bu satırların yazarı, dışarıdayken yazması gereken yazıları Smart Keyboard klavye bağlanmış bir iPad Pro’da rahatlıkla yazıp sitede yayınlayabiliyor.

Hem 12.9 inç, hem de 9.7 inç iPad Pro’larla epey vakit geçirdik. Bir tanesi büyük ekranı ve PC’dekine daha yakın boyutlardaki Smart Keyboard aksesuarıyla evde veya iş yerinde daha rahat ettiriyordu. Diğeriyse 9.7 inçlik, nispeten daha küçük boyutları ve ağırlıyla dışarıda daha rahat çalışmayı sağlıyordu. Apple, 2017 yazına girerken çıkardığı 10.5 inç ekranlı yeni iPad Pro modeliyle bu ikisi arasında bir denge arayışı içinde gibi görünüyor. Bunu yaparken eklediği özelliklerle de yeni seçeneği daha cazip hâle getiriyor. iPad Pro 10.5 inceleme yazısında, Apple’ın 10.5 inç ekranlı tabletiyle ilgili izlenimlerimizi ve yorumlarımızı bulacaksınız. Bu arada yazıyı Smart Keyboard bağlanmış 10.5 inç iPad Pro ile yazdığımızı da başlangıçta belirtmeden geçmeyelim.

iPad Pro 10.5 video inceleme

iPad Pro 10.5 inceleme: Tasarım

Karşımızda genel olarak klasik iPad çizgisini yansıtan bir tablet bulunuyor. Apple’ın 2012 yılında iPad mini ile ilk kez kullanmaya başladığı, daha sonra iPad Air modeliyle büyüttüğü, iPad Pro ile daha da genişlettiği, iPad Air 2 ile epey incelttiği formu iPad Pro 10.5’te de görüyoruz. 6.1 milimetrelik kalınlık değeriyle yeni iPad Pro, geçen yılın 9.7 inç ekranlı iPad Pro’su ile aynı profil kalınlığını paylaşıyor. Aynı şekilde iPad Air 2 ile de… Ne var ki, büyüyen ekran sayesinde yüzey alanı doğal olarak artıyor.

Ne var ki, ekranın büyümesiyle yüzey alanının büyümesi aynı oranda olmuyor. Apple, 10.5 inç ile, geçen yılın iPad Pro tabletine göre köşeden köşeye uzunluğu yaklaşık 1,5 santimetre kadar artıyor. Ne var ki, tabletin genişliği ve yüksekliğinin artışı ekrandaki artış oranının altında kalıyor. Bunda en önemli etken, ekranı saran çerçevenin, klasik bir iPad ekran çerçevesine göre daha dar tutulması. Tamam, ekranın dört bir yanındaki çerçeve kalınlıkları dikkat çekici genişlikte, ancak klasik 9.7 inç iPad’inkine göre her tarafta daha dar olduğunu da belirtmek gerekiyor.

Sonuç olarak Apple, 10.5 inç iPad Pro’da yüzey alanını fazla büyütmeden ekranı artırmanın yolunu buluyor. Ekranın altında Touch ID parmak izi okuyuculu ana ekran tuşu için yer var. Aynı şekilde üst kısımdaki alan da FaceTime HD kamera ve sensörler için yeterli oluyor.

Kenarlara baktığımızda geçen yılların 12.9 veya 9.7 inç iPad Pro’larından farklı bir düzenin olmadığını görüyoruz. Sağ kenarda ses tuşları, sol kenarda ise Smart Keyboard veya diğer destekleyen aksesuarların bağlanmasını sağlayan Smart Connector portu bulunuyor. Alt ve üst kenarlarda, kıyılara doğru yerleştirilmiş toplam dört adet hoparlör ızgarası da mevcut. Bunun dışında alt kenarda Lightning portu, üst kenarda da 3.5 milimetre kulaklık jakı ve güç butonu bulunuyor.

Arka tarafında daha önceki iPad Pro modellerinden pek bir farkı yok. Sol üst köşede 12 megapiksel çözünürlüklü kamerayı, dışa doğru dikkate değer derecede çıkıntı yapmış biçimde görüyoruz. Bunun hemen altında da dört LED’li, Dual Tone flaş bulunuyor. Elimizdeki model hücresel bağlantı destekli, bu nedenle kameranın hemen yanında, diğer kenara doğru anten birimi uzanıyor. Burasının ilk kez iPad Pro 9.7 inç modelinde metal kapak ve plastik şeritlerden yapıldığını görmüştük. Aynı yapı 10.5 inç modele de taşınıyor. Apple logosu ve iPad yazısı da arkada dikkat çeken diğer unsurlar arasında bulunuyor.

iPad Pro 10.5’in de 9.7 inç modelle aynı renk seçenekleri bulunuyor. Gümüş, uzay grisi ve altın renklerin yanı sıra roze altın renk seçeneği de bu modele özel olarak bulunuyor. 12.9 inç iPad Pro’da ise daha önceki nesilde olduğu gibi roze altın renk dışında diğer tüm renk seçenekleri sunuluyor.

iPad Pro 10.5 inceleme: Ekran

Apple’ın yeni iPad Pro seçeneğini farklı kılan en önemli unsur ekranı. Ekran sadece boyut açısından değil, barındırdığı teknoloji ve nitelikler bakımından da önemli yenilikler sunuyor. Köşeden köşeye 10.5 inç uzunluğa sahip olan bu ekran 1668 x 2224 piksel ile 265 ppi piksel yoğunluğu değerine ulaşıyor. Böylelikle Apple’ın iPad tabletleri için belirlediği Retina ekran koşulunu karşılıyor. Daha önce deneyimlediğimiz iPad modellerindeki keskinlik ve netlik bu tablette de mevcut. Böylelikle gazete veya dergi okurken, yazı yazarken, fotoğraflara bakarken, onları düzenlerken ya da video izlerken gözleriniz rahat edecektir.

Geçen yıl ilk kez iPad Pro ile birlikte gördüğümüz True Tone ekran teknolojisi bu yeni tablette de mevcut. Bu teknoloji sayesinde iPad Pro’nun ekranı ortamdaki ışığın rengine ve yoğunluğuna uygun şekilde kendi rengini ayarlıyor. Böylelikle daha doğal ve rahat bir görüntü deneyimi elde ediliyor. Belki True Tone’un etkisini normal kullanımda çok çabuk unutabilirsiniz. Ancak ekran ayarlarına girip bu özelliği kapatıp, ekrana yeniden bakın. Mavi renk tonlarının hakim olduğu ekranı görmek, True Tone’un farkını iyi şekilde anlamanızı sağlayacaktır.

iPad Pro’nun 10.5 inç ekranı 600 nit maksimum parlaklık değerine sahip. Böylelikle 9.7 inçlik selefinden yüzde 20 oranında daha yüksek parlaklığa ulaşıyor. Böylelikle hem iç hem de dış ortamda ekranın daha rahat şekilde görmek mümkün oluyor. Birinci nesil iPad Pro ve 10.5 inç iPad Pro’yu dışarıda, güneş ışığı altında yan yana getirdiğimizde, maksimum ekran parlaklığında 12.9 inç ekran idare edecek şekilde bir görüş sunarken, 10.5 inç ekran ise rahatlıkla görülebilecek ve kullanılabilecek görüşü sağlamayı başarıyordu.

Yüksek parlaklığın bir avantajı da yüksek dinamik aralığını desteklemesi. Diğer bir deyişle, iPad Pro’nun ekranı HDR içerikleri gösterme yeteneğine sahip. Ancak bunun için uygun içeriklerin ve uygulamaların ortaya çıkması gerekiyor ki, kısa zaman içinde bunun sağlanacağını göreceğiz. HDR’den bahsetmişken, iPad Pro 10.5’in ekranı dijital sinema endüstrisinin kullandığı P3 renk gamını da destekliyor. Böylelikle standart sRGB ekranlara göre yüzde 25 daha yüksek renk doygunluğu sağlanıyor. Bu da fotoğrafların ve videoların daha canlı ve gerçekçi görünmesini sağlıyor.

10.5 inç iPad Pro’nun ekranı da, tıpkı geçen yılın 9.7 inçlik Pro modeli ve iPad Air 2’nin ekranları gibi lamine ekran yapısına sahip. Yani ekran katmanları üst üste bindirilmiş, cam ve ekran paneli arasında boşluk yok. Böylelikle ekran sanki tabletin üst yüzeyine birleşikmiş gibi bir görünüm oluşuyor. Bu da görsel zevki biraz daha artırıyor.

Yukarıda saydığımız yüksek parlaklık, canlı ve doygun renkler ve lamine ekran yapısı gibi unsurlar sayesinde iPad Pro 10.5’in ekranı, sanki fiziksel bir kağıda bakıyormuş hissini veriyor. Sanki karşınızda dijital bir ekran yok da, göz alıcı renklerle bezenmiş, birinci sınıf mat kağıda basılmış bir resim veya dergi sayfası var gibi hissedebilirsiniz. Mat demişken, iPad Pro’nun ön yüzünü kaplayan camın yansıtmasının daha da azaltıldığını, Apple’ın belirttiğine göre, yansıtmada önceki modellere göre yüzde 40 oranında bir düşüşün olduğunu söyleyelim. Bu düşük yansıtma oranı sayesinde özellikle dışarıda daha rahat çalışma imkanı bulmak mümkün oluyor.

Ekran ile ilgili o kadar çok ayrıntıdan bahsettik. Ancak geriye en önemlisi kaldı; o da ProMotion teknolojisi. iPad Pro 10.5’in ekranı 120 Hz’e çıkan yenileme hızına ulaşabiliyor. Ekranın kendisini hızlı şekilde yenilemesi sayesinde görüntüler daha akıcı ve hızlı hareket eder hâle geliyor. ProMotion etkisini hemen görmek isterseniz, parmağınızı ana ekranda sağa sola hızlıca hareket ettirmeniz yeterli. Bunu yaptığınızda uygulama ikonlarının ne kadar hızlı şekilde değiştiğini fark edeceksiniz. Bunun dışında Safari’de web sayfalarında kaydırma yaparken de ProMotion’ın sağladığı akıcılıkla çok da etkileyici ve verimli bir gezinti deneyimi yaşanıyor. Oyunlarda da ProMotion’ın farkını hissetmek mümkün oluyor.

ProMotion teknolojisi sayesinde Apple Pencil’ın da verimliliği artıyor. Apple’ın kapasitif ekran kalemi daha önceki iPad Pro’ların ekranıyla da oldukça hızlı şekilde çalışıyordu. Şimdi artan yenileme hızıyla birlikte kalemle ekrana yazdıklarınız veya çizdikleriniz daha hızlı şekilde diğer tarafa geçiyor. Bu da gerçek bir kalem-defter deneyimine biraz daha yaklaşmanız anlamına geliyor.

Ekran 120 Hz’lik maksimum yenileme hızına ulaşıyor. Ancak bununla birlikte yenileme hızının dinamik şekilde değişimi söz konusu. Örneğin bir video izlerken yenileme hızı video içeriğin hızına göre ayarlanıyor. Bu da görüntülerin daha etkileyici ve akıcı şekilde görüntülenmesini sağlıyor. Bunun dışında yenileme hızı gerekmediği takdirde daha düşük seviyelere indiriliyor. Anlayacağınız, pil ömrünü de ön planda tutan, ona önem veren dinamik bir işleyiş söz konusu.

Tüm bunlar sayesinde 10.5 inç iPad Pro etkileyici, şimdiye kadar herhangi bir tablette veya başka bir cihazda görmediğimiz seviyede bir görsel deneyim yaşamanızı sağlıyor. Apple, ekrandaki bu yetenekleri sadece 10.5 inç tabletle sınırlı tutmuyor. 2017’de yenilenen 12.9 inç iPad Pro da True Tone, ProMotion ve diğer görüntü niteliklerinden nasibini alıyor.

iPad Pro 10.5 inceleme: Donanım ve Performans

Apple, yeni iPad Pro’nun ekranıyla sunduğu etkileyici ve doyurucu görsel deneyimi yüksek performansla tamamlıyor. Apple A10X Fusion işlemci, daha önce gördüğümüz iki iPad Pro modelinde yer alan A9X işlemciye göre yüzde 30’a varan oranda daha hızlı CPU performansı sunuyor. Üstelik benchmark testleri A10X Fusion’ın performans açısından birçok PC’yi de geçebildiğini gösteriyor. Grafik tarafında da Apple’ın belirttiğine göre, yüzde 40’a varan oranda daha yüksek hıza ulaşılıyor. M10 yardımcı hareket işlemcisinin de sisteme dahil olduğunu belirtelim. Bu arada, her ne kadar Apple belirtmese de, GeekBench 4 benchmark test uygulaması sayesinde bu tablette 4 GB RAM bulunduğunu görüyoruz. Böylelikle Apple, geçen yılın daha küçük ekranlı tabletinde yer verdiği 2 GB RAM’in yerine, bu yıl her iki Pro tabletine de aynı miktarda RAM eklemiş oluyor.

iPad Pro kağıt üstünde epey güçlü görünüyor. Bu güç pratiğe de fazlasıyla yansıyor. Bu yüksek profilli Apple tabletinden beklediğiniz performansı alacağınız, hayal kırıklığına uğramayacağınızı rahatlıkla söyleyebiliriz. İnternette gezinmek, e-postaları kontrol etmek, sosyal medya uygulamalarını kullanmak, gazete veya dergi okumak, YouTube videolarını izlemek gibi günlük işleri bir kenara bırakın. Bu tablet daha fazlasını gerçekleştirmek için tasarlanmış ve beklentisi daha yüksek olanları tatmin edecek seviyede bir performans sunuyor.

iPad Pro 10.5’i dışarıda çoğu kez Teknoblog’a yazı ve haber girişi için kullandık. Bu esnada kullandığımız Chrome, masaüstü veya dizüstü bilgisayardakiyle aynı seviyede performansı rahatlıkla sunuyor. Sekmeler arasında geçiş sanki Mac veya PC’de olduğu gibi, bir sekmede bıraktığınız işe geri dönüp kaldığınız yerden devam ediyorsunuz. Sekmenin yeniden yüklenmesi durumu söz konusu değil. Bunun dışında çekilen birkaç farklı 4K videoyu iMovie veya Adobe Premiere Pro uygulamalarında düzenlemek, Adobe Lightroom’da çekilmiş fotoğraflarda ince ayar yapmak gibi işlerde de iPad Pro epey akıcı ve baş ağrıtmıyor.

Oyun tarafında da iPad Pro 10.5 beklentileri karşılıyor. App Store’da sunulan her iPad oyununu bu tablette, en yüksek seviyede performansı ve grafik kalitesini, akıcılığını elde edecek şekilde oynayabilirsiniz. Diğer bir deyişle oyun konsolu seviyesinde deneyimi bu tabletle yaşamanız mümkün. Oyun gibi diğer multimedya içeriklerin tüketiminde de iPad Pro, üst düzeyde hizmet veriyor. Yüksek parlaklık ve geniş renk gamı desteği sayesinde film izlemek büyük bir keyfe dönüşüyor. Dört adet hoparlörün sunmuş olduğu yüksek şiddette, doygun ve kaliteli ses çıkışını da unutmayalım. Hoparlörün ses şiddeti 12.9 inç tabletin seviyesine çıkmıyor, ancak bir Bluetooth hoparlöre veya başka bir ses aksesuarına ihtiyaç bırakmayacak seviyede yüksek ve kaliteli bir çıkış sunuyor. iPad Pro ile rahatlıkla film izleyebilir, dört hoparlörün de katkısıyla kendinizi filme kaptırabilirsiniz.

Multimedya akıllara doğal olarak depolama alanını getiriyor. Apple, iPad Pro’larda depolama alanı seçeneklerini daha yüksekten başlatıyor ve epey yukarılara götürüyor. Bu tabletin 64 GB, 256 GB ve 512 GB’lık seçenekleri bulunuyor. iCloud Drive veya diğer bulut depolama servislerinden yararlanma imkanının bulunduğunu göz önünde bulundurursak, 64 GB’lık başlangıç seçeneğinin çoğu kullanıcı için yeterli olacağını söyleyebiliriz. Ancak her şeyi elinin altında, internet bağlantısı olmadan da erişilebilir hâlde isteyenler için daha yüksek kapasiteler tercih edilebilir olacaktır.

Daha parlak, daha yüksek çözünürlüklü ve üstün birçok nitelikle donatılmış ekrana, aynı zamanda A10X Fusion gibi güçlü bir işlemciye rağmen, pil ömrü tarafında Apple, iPad’lerde sunmuş olduğu pil ömrü seviyesini korumayı başarıyor. Apple’ın belirttiğine göre, normal yoğunluklu kullanımda bu tablet 10 saate varan pil ömrüne ulaşabiliyor. Pratikteki duruma baktığımızda da, izlenimlerimizin Apple’ın verdiği değerle uyumlu olduğunu görüyoruz. Ekran parlaklığının yüzde 60-70 seviyelerinde ve hücresel bağlantının da aktif olduğu durumda, birçok pencerenin ve uygulamanın açık olduğu yoğun bir kullanımda tablet tek şarjla, 7-8 saat arası varan kullanım süresine erişebiliyor. Bu da sabahtan akşama bir gününü dışarıda geçiren kullanıcılar için yeterli olacaktır.

Apple, 12.9 inç iPad Pro’da olduğu gibi bu tabletin kutusuna da 12W USB güç adaptörünü eklemeyi yeterli görmüş. Böylelikle şarj işlemini biraz daha hızlandırmak mümkün oluyor. Bu arada arzu ettiğiniz takdirde Apple’ın MacBook Pro dizüstü bilgisayarlarıyla sunduğu 29 W USB-C güç adaptörünü de ayrı olarak satın alabilirsiniz. Böylelikle tabletin daha da kısa sürede tam doluluğa ulaşması mümkün olacaktır.

iPad Pro’nun 10.5 inç modeli 4.5G bağlantısı tarafında da önemli bir basamak atlıyor. Geçen yılın daha küçük ekranlı tableti Kategori 4 LTE desteğine sahipti. Halbuki bu yıl Apple’ın bir değil, iki basamak birden atladığını ve bu tablette Kategori 9 LTE desteğini sunduğunu görüyoruz. Yani bu tabletle teoride 450 Mbps’ye varan indirme hızlarına ulaşmak mümkün oluyor. Pratikte o kadar yüksek hıza çıkmak zor, ancak tabletin yüksek indirme hızlarına ulaşabilecek yeteneğe sahip olduğunu bilmek güzel. Eğer vaktinizin büyük kısmı dışarıda geçiyorsa, zaten önceliğinizi 10.5 inçlik modele vermelisiniz. Bununla birlikte LTE desteğini de tercih etmek daha rahat şekilde çalışmanızı, her yerde Wi-Fi bağlantısı aramamanızı sağlayacaktır.

iPad Pro 10.5 inceleme: Yazılım

iPad Pro 10.5’te iOS 10 yüklü olarak geliyor. Bildiğiniz gibi, bu yeni tabletin duyurusu WWDC 2017’de, Apple’ın iOS 11’i ilk kez gösterdiği etkinlikte gerçekleştirildi. Eğer bu etkinliği ya da sonrasındaki gelişmeleri yakından takip ettiyseniz, iOS 11’in iPad’lere birçok yenilik getireceğini biliyor olmalısınız.

Bilmeyenler için kısaca hatırlatacak olursak, iOS 11 ile birlikte iPad’ler deneyim açısından Mac’e biraz daha yaklaşacak, dizüstü bilgisayar havasını biraz daha fazla şekilde solumayı sağlayacak. Mac’tekine benzer, favori uygulamaların veya açılmış son uygulamaların yer aldığı Dock ekranın alt kısmında, her an hazır hâlde bekleyecek. Aynı ekranda iki yerine üç uygulamayı aynı anda açmak mümkün olacak. Ayrıca Apple, Dosyalar adını verdiği yeni uygulamayla cihazda depolanan veya çeşitli bulut depolama servislerinde bulunan dosyalarda ve klasörlerde hızlı gezinti imkanı sağlayacak.

Öte yandan Apple Pencil’ın kullanışlılığı da iOS 11 ile birlikte artacak. Ekran kapalıyken ya da kilit ekranı aktifken bile Notlar üzerinde kalemle hızlı notlar almak mümkün olacak. Ayrıca Apple Pencil ile alınan notlarda arama yapmak da imkan dahilinde olacak. Notlar’a eklenecek belge tarama özelliği de iPad Pro’nun kaliteli kamerasıyla belgelerin veya fotoğrafların taramasını çok hızlı ve kaliteli şekilde gerçekleştirme fırsatını sağlayacak.

Anlayacağınız, bu yepyeni Apple tableti esas farkını iOS 11’in yayınlanmasıyla birlikte gösterecek. Eylül ayında, iOS 11 ile yüklü iPad Pro 10.5 ile yeni bir inceleme daha yapmayı planlıyoruz. O incelemede bu tabletin gerçek anlamda nasıl bir deneyim sunduğunu daha iyi şekilde anlatma fırsatı elde edeceğiz.

iPad Pro 10.5 şu anda iOS 10’un iPad’lere getirmiş olduğu bölünmüş ekranda çoklu görev, resim içinde resim ve bunun gibi nispeten gelişmiş özellikleri destekliyor. Hem de, oldukça akıcı ve sorunsuz bir şekilde. App Store’da bulunan iPad destekli uygulama ve oyunları bu tablette sorunsuz şekilde kullanabilirsiniz. Tabii ki, geliştiricilerin iPad Pro’ya uyumlu hâle getirdiği, daha fazla ekran alanı ve çözünürlükten yararlandıkları uygulamalar daha verimli bir deneyim sunuyor. Öte yandan 10.5 inç ekranın sayesinde sanal klavyeyi tam boyutlu olarak kullanmak da mümkün oluyor.

iPad Pro 10.5 inceleme: Kamera

Apple kamera tarafında geçen yılın daha küçük ekranlı iPad Pro’suna verdiği önemi, onun yerini alan üründen de esirgemiyor. iPad Pro 9.7’de iPhone 6s’in kamera sistemi yer alıyordu. Benzer şekilde, iPad Pro 10.5’te de iPhone 7’nin 12 megapiksel çözünürlüklü ve f/1.8 diyafram açıklıklı lensi bulunuyor. Dört LED’li, Dual Tone flaş da unutulmamış.

Kamera bir tablette iyi olması beklenen özellikler arasında başlarda gelmez. Çoğumuz tabletlerle fotoğraf veya video çekmeyi fazla düşünmeyiz. Buna rağmen Apple, iPad Pro 10.5’e eklediği güçlü ve kaliteli kamerayla kullanıcılara tabletle fotoğraf ve video çekmeyi biraz daha cazip hâle getiriyor.

Üstelik Apple’ın, bu yıl tableti daha iyi kamerayla donatması için daha fazla nedeni var. iOS 11 ile birlikte Notlar uygulamasına belge tarama özelliği geliyor. İşini iyi yapan, düşük ışıkta iyi performans gösteren bir kamera belge tarama işlevini iyi şekilde yapacaktır. iPad Pro ile çalışanların tarayıcı aramak gibi bir derdi olmaz diye düşünüyoruz.

Öte yandan iOS 11 ile birlikte Apple artırılmış gerçeklik tarafında büyük bir atılım yapmayı planlıyor. WWDC 2017’de ön gösterimi yapılan bazı artırılmış gerçeklik uygulamaları ve hemen ardından çıkarılan ARKit uygulama geliştirme araçları bizi nasıl bir geleceğin beklediğini gösteriyor. iOS 11, App Store’da artırılmış gerçeklik özellikli uygulama ve oyunların artmasına kapı açacak. iPad Pro’nun arkasında yer alan kaliteli kamera sayesinde bu uygulama ve oyunlardan kaliteli ve tatmin edici şekilde yararlanma imkanı olacak.

Kameranın özüne dönecek olursak, bir tablet için fazlasıyla iyi sayılabilecek fotoğrafları bu Apple tabletiyle çekebilirsiniz. Sadece aydınlık ortamlarda değil, düşük ışık altında da detayların bol, netliğin ve canlılığın etkileyici seviyede olduğu fotoğraflar çekebilirsiniz. Kamera uygulaması iPhone’da da sunulan otomatik HDR ve Live Photo gibi özellikleri sunuyor. Bununla birlikte panorama, ağır çekim, hızlı çekim gibi modlar da kamera uygulamasında mevcut.

Video tarafında kamera 4K video kaydı gerçekleştirebiliyor. Aynı zamanda saniyede 60 kare hızında 1080p video kaydını da görüyoruz. Video çekimleri de gayet başarılı, sürekli odaklama da iyi şekilde çalışıyor. Ortamın ses kaydı da kaliteli şekilde gerçekleştiriliyor.

Ön kameranın iPhone 7’nin ön kamerasıyla aynı olması, arka kameradaki eşdeğerlikten daha fazla memnun edici olabilir. Ne de olsa, iPad Pro’nun ön kamerası FaceTime ile iletişim için daha fazla kullanılabilir. 7 megapiksel çözünürlüklü sensör 1080p video çekim yeteneğine sahip. Aynı zamanda Retina flaş özelliği sayesinde 10.5 inçlik ekran büyük bir flaş ışığına dönüşüyor. Selfie fotoğraf çekimi için epey cezbedici olsa gerek.

iPad Pro ile çektiğiniz fotoğrafları veya videoları, tabletin sunduğu büyük ekranın avantajını da kullanarak, iPad’e özel farklı uygulamalarla düzenleyebilir, ortaya farklı işler çıkarabilirsiniz. Eğer bir iPad Pro satın alacaksanız, cihazın hakkını tam anlamıyla vermek için bu gibi işlere girmenizi öneririz.

iPad Pro 10.5 inceleme: Sonuç

iPad Pro gerçekten cazip bir ürün. Üstelik taşınabilirlik ile büyük ekran arasında ince bir denge tutturan 10.5 inç ekranlı iPad Pro daha da cazip görünüyor. Ne var ki, 2999 TL’lik başlangıç fiyatıyla bu tabletin maliyeti epey yüksek. Yani, bu tablete gerçekten ihtiyacınız olup olmadığına iyice düşünüp taşınıp karar vermeniz gerekiyor.

Piyasada iPad Pro ile aynı seviyede fiyatlarda ortalama bir ultrabook PC satın alabilirsiniz. Ancak bu PC size ne oranda verim sağlar, buna bakmak gerekiyor. Alıştığınız geleneksel kullanıcı deneyimi, fiziksel klavye ve fare ile çalışma imkanı, Windows işletim sistemine olan aşinalık gibi avantajlar PC hanesine yazılıyor. Üstelik iPad Pro’nun gerçek anlamda bir PC’nin yerini alabilmesi için en azından Smart Keyboard gibi bir klavye aksesuarına da ihtiyacı var. Bu da maliyeti biraz daha artıran bir kalem.

Ne var ki, iPad Pro’nun avantajları hanesine baktığımızda da pratikliği ve kolaylığı görüyoruz. Seçtiğiniz takdirde SIM kartı içinde, internet bağlantısı her an hazır bir tablet ile işinizi her yerde, sadece ekranı uyandırıp istediğiniz uygulama veya uygulamaları açarak hemen yapmaya başlayabilirsiniz. Üstelik Smart Keyboard ile birlikte ağırlığı 600 gramı geçmeyen tableti bir çantaya ihtiyaç duymadan, elinizde bir akıllı telefon gibi tutarak her yere taşıyabilirsiniz.

Bunun dışında iPad Pro 10.5’in sahip olduğu donanım paketi, birçok PC’yi geride bırakacak seviyede. Benchmark testleri bunu gösteriyor. Üstelik iPad Pro’da çalışacak uygulamalar bu tablette en iyi performansı verecek şekilde optimize ediliyor. Böylelikle akıcı ve zahmetsiz şekilde çalışma imkanı bulacak, kilitlenme veya çökme gibi durumları nadiren yaşayacaksınız.

İnternette gezinme, e-posta kontrolü, Office uygulamalarında sunum, doküman veya hesap tablosu hazırlama gibi çoğu kullanıcının yaptığı genel işlerle uğraşıyorsanız, iPad Pro bu işleri bir PC kadar iyi şekilde yerine getiriyor. Buna ek olarak fotoğraf veya video düzenleme gibi işleri de temel seviyede, gayet iyi şekilde yerine getiriyor. iPad Pro gittiğimiz çoğu basın toplantısında yanımızda taşıdığımız tek cihaz oluyor. Chrome ile metin editörünü açıp yazıları yazmak, fotoğrafları buluta yükleyip adlarını uygun şekilde değiştirmek, daha sonra sunucuya yükleyip yazıya eklemek… Etkinlik anında iPad Pro’nun kamerasıyla fotoğrafları çekip, bunları uygun uygulamalarla küçültmek ve filigran eklemek… Tüm bu saydıklarımızı Apple’ın profesyonellere özel tabletiyle rahat şekilde yerine getirmek mümkün oluyor.

iPad Pro temel seviyedeki işler için ihtiyaçlara gayet iyi şekilde cevap veriyor. Ancak söz konusu daha karmaşık projeler olduğunda, bu noktada bilgisayara ihtiyaç duyuluyor. Ortalama veya ortalamanın biraz üstü kullanıcılar için bu gibi işler neredeyse yok denecek düzeyde. Eğer bu gibi kullanıcıların bütçeleri uygunsa, bir PC yerine iPad Pro seçmek hayatlarında dikkate değer farklılıklar yaratabilir. Öte yandan PC veya Mac sahibi olan profesyoneller için de iPad Pro güçlü bir yardımcı olacaktır.

iPad Pro’nun 10.5 inç ve 12.9 inçlik boyutları arasında kararsız kalanlar için, iPad Pro 10.5 önerilebilir. Bu tablet hem fiyatı hem de büyük ekran deneyimi ile taşınabilirlik arasında kurduğu denge ile daha uygun bir seçim gibi görünüyor. Tabii ki, gerçek anlamda bir iPad Pro deneyimi yaşamak için Smart Keyboard ve Apple Pencil gibi aksesuarları da boş geçmemenizi öneririz.