Teknoloji

TikTok’un ABD’deki ofisine saldırı tehdidinde bulunan şüpheli yakalandı

tiktok abd

TikTok’un Los Angeles yakınındaki Culver City ofisinde geçtiğimiz hafta yaşanan olay, şirket çalışanlarını tedirgin etti. Sosyal medya üzerinden gelen çok sayıda tehdit mesajı, şirket yönetimini acil tahliye kararı almaya itti. Güvenlik ekipleri ofisi hızla boşaltırken, çalışanlar kontrollü biçimde dışarı çıkarıldı. Olayın ardından polis birimleri derhal harekete geçti ve tehdidin kaynağına ulaşmak için kapsamlı bir soruşturma başlattı.

Culver City Emniyet Müdürlüğü’nün yaptığı açıklamaya göre, tehditlerin arkasında 33 yaşındaki Hawthorne sakini Joseph Mayuyo bulunuyordu. Emniyet yetkilileri, Mayuyo’nun farklı sosyal medya platformlarından TikTok çalışanlarını hedef alan tehdit mesajları paylaştığını belirtti. Bu mesajların kısa sürede yayılması, güvenlik ekiplerini alarma geçirdi. Bunun yanı sıra, tehdidin ofisin e-ticaret bölümünü özellikle hedef aldığı iddia edildi. Her ne kadar olay büyümeden önlenmiş olsa da, çalışanlar uzun süre endişe içinde kaldı.

TikTok ve emniyet birimleri birlikte çalıştı

Olayın ardından polis ekipleri Mayuyo’nun evine ulaştı ve çevrede güvenlik önlemleri aldı. Soruşturma devam ederken, şüphelinin çevrim içi ortamda yeni tehditlerde bulunduğu ortaya çıktı. Bunlardan birinde “hayatta yakalanmayacağını” söylediği ifade edildi. Bu durum, olayın ciddiyetini daha da artırdı. Tüm bunların yanında, polis yaklaşık doksan dakika süren bir müzakerenin ardından Mayuyo’yu evinden çıkmaya ikna etti.

Şüpheli evinden çıkarak gönüllü şekilde teslim oldu ve olay herhangi bir fiziksel zarara yol açmadan sona erdi. Polis kaynaklarına göre operasyon dikkatli biçimde planlandı ve profesyonelce yürütüldü. Bu süreçte, TikTok’un güvenlik ekibi emniyetle sürekli iletişim halinde kalarak destek sağladı. Böylece hem çalışan güvenliği hem de kamu güvenliği açısından koordineli bir adım atılmış oldu. Ne var ki, bu olay TikTok çalışanları arasında ciddi bir gerginlik yarattı.

Business Insider’a konuşan bazı çalışanlar, tehdit mesajlarının içerik itibarıyla son derece rahatsız edici olduğunu anlattı. Kimileri bu mesajların doğrudan e-ticaret birimini hedef aldığını dile getirdi. Buna rağmen, TikTok yönetimi hızlı ve kontrollü bir karar alarak olası bir felaketin önüne geçti. Şirketin krizi yönetme biçimi, dijital güvenlik protokollerinin önemini bir kez daha gözler önüne serdi. Her şeye rağmen, olayın etkileri çalışanlar arasında bir süre daha hissedilmeye devam etti.

Mayuyo’nun sosyal medya geçmişi incelendiğinde, olayın rastgele gelişmediği izlenimi güç kazandı. X (eski adıyla Twitter) hesabı nefret söylemi politikalarını ihlal ettiği gerekçesiyle askıya alındı. Bununla birlikte, Medium platformundaki kişisel hesabında temmuz ayında yayımlanan bir yazıda “TikTokShop USA”yı dolandırıcılık olarak nitelendirdiği görüldü. Bu paylaşımlar, tehditlerin kişisel bir kinle bağlantılı olabileceğini düşündürdü. Buna ek olarak, olay dijital platformlarda denetim mekanizmalarının yetersizliği tartışmasını yeniden gündeme taşıdı.

TikTok cephesinden yapılan açıklamada, çalışanların güvenliğinin en üst düzeyde tutulduğu vurgulandı. Şirket sözcüsü, emniyet birimleriyle tam iş birliği içinde hareket ettiklerini belirtti. Tüm bunlara ek olarak, olay sonrası çalışanlara psikolojik destek sağlandığı bildirildi. Bu adım, şirketin kriz yönetimi yaklaşımının sadece fiziksel değil, duygusal güvenliği de kapsadığını gösterdi. Bu yaklaşım, teknoloji şirketleri arasında giderek önem kazanan bir sorumluluk alanına işaret ediyor.

Olayın yaşandığı süreçte TikTok, ABD operasyonlarında önemli değişimlerden geçiyordu. ByteDance’in ABD’deki varlıklarını yeni bir ortak girişim yapısına devretme süreci hız kazanmıştı. ABD Başkanı Donald Trump, bu satış sürecini onaylayan yürütme kararını kısa süre önce imzaladı. Bu durum, TikTok’un ABD’deki faaliyet yapısının yeniden şekilleneceğini gösteriyor. Öte yandan, bu yeniden yapılanma süreci de çalışanlar arasında belirsizlik yaratıyor.

TikTok’un bu süreçte hem iç güvenliğini hem de kurumsal dengesini korumaya çalıştığı görülüyor. Dijital platformlar üzerindeki tehditler artık sadece bireysel değil, kurumsal riskler de doğuruyor. Bunun yanında, olay güvenlik ve içerik denetimi konularının birbirinden ayrı düşünülemeyeceğini açık biçimde ortaya koyuyor.