Tesla, önümüzdeki ay gerçekleştirilecek olan hissedar toplantısı öncesinde Elon Musk’ın ödeme planına onay alabilmek için yeniden benzer bir yöntemle gündeme geldi. Şirket yönetimi, Musk’a onay verilmezse Tesla’nın gelecekteki değerinin düşebileceği uyarısında bulundu. Bu uyarı, daha önceki ödeme paketlerinde de dile getirilen bir argümandı. Yönetim kurulunun mesajı açık: ya bu ödeme planı geçecek ya da Musk şirketten uzaklaşabilecek. Bu tür bir restleşme ise daha önce olduğu gibi yine etkili olabilir.
Hissedarlara gönderilen mektupta imzası bulunan Yönetim Kurulu Başkanı Robyn Denholm, Musk’ın liderliğinin şirketin vizyonu için vazgeçilmez olduğunu belirtti. Yazdığı ifadelerde, Tesla’nın yapay zekâ, otomasyon ve enerji dönüşümü gibi alanlardaki iddiasının Musk olmadan anlamını yitireceğini vurguladı. Buradaki dikkat çeken nokta ise Denholm’un geçen yıl da neredeyse birebir aynı söylemlerle 55 milyar dolarlık ödeme paketi için destek istemiş olması. Hissedarlar o dönem bu paketi kabul etmişti. Fakat bu kez söz konusu olan miktar, çok daha yüksek bir düzeye taşınmış durumda.
Tesla yönetimi, Musk’ın liderliği için yine aynı söylemleri kullanıyor
Yeni ödeme planı yaklaşık 1 trilyon dolar seviyesinde ve bu rakam şimdiye dek bir CEO için önerilen en büyük bireysel paket olarak kayda geçmiş durumda. Bu durum, sadece hissedarlar değil, kurumsal yönetim danışmanlığı yapan şirketler arasında da tartışmalara neden oldu. ISS ve Glass Lewis gibi etkili danışmanlık firmaları, ödeme paketinin reddedilmesini önerdi. Bu şirketler, teklifin hem büyüklüğü hem de Musk’ın yönetim üzerindeki yoğun etkisi nedeniyle riskli olduğunu düşünüyor. Aynı zamanda geçmişte alınan mahkeme kararları da bu endişeleri güçlendiriyor.
Hatırlanacağı üzere, 2024 yılının başlarında Delaware Mahkemesi Musk’a onaylanan 50 milyar dolarlık ödeme planını iptal etmişti. Bu karar, Musk’ın teklifin hazırlanmasında etkili olduğu ve hissedarların yeterli bilgiye sahip olmadan oylama yaptığı gerekçesiyle verilmişti. Karar, şirket için ciddi bir geri adım anlamına gelmişti. Tesla ise bu iptalin ardından planı yeniden oylamaya sunmakla kalmadı; şirket merkezini de Delaware’den Texas’a taşıma fikrini gündeme aldı. Buradaki temel motivasyon, daha az kurumsal denetim ve daha serbest hareket alanıydı.
Tesla’nın Teksas’a taşınma süreci, yasal zemini değiştirmeyi hedeflese de yatırımcılar arasında yeni soru işaretleri doğurdu. Kurumsal denetimin zayıf olduğu bir bölgede şirketin daha az şeffaflıkla yönetileceğine dair görüşler dile getirildi. Öte yandan Musk’ın şirket hisselerinden tekrar alım yapması, yönetimin bu oylamayı kazanmak için elindeki tüm araçları kullandığını gösteriyor. Aynı zamanda Denholm, medyada nadiren yaptığı açıklamalarla da bu planın önemini tekrar tekrar vurguluyor. Bu da yönetimin oylamadan olumlu bir sonuç çıkmasını ne kadar önemsediğini ortaya koyuyor.
Tesla’nın üçüncü çeyrek satışları da bu dönemde beklenenden yüksek geldi. Bunun en büyük nedeni ise yıl sonunda sona erecek olan 7.500 dolarlık vergi teşviki. Bu geçici teşvik, tüketicilerin son dakikada araç alımına yönelmesine neden oldu. Ancak bu durum sürdürülebilir bir büyüme anlamına gelmiyor. Teşvik sona erdiğinde satış rakamlarında düşüş yaşanması kuvvetle muhtemel. Musk da bu konuda iyimser değil; ilerleyen çeyreklerin daha zorlu geçeceğini kendisi dile getirmişti.
Tesla’nın karşı karşıya olduğu sorunlar yalnızca finansal değil, aynı zamanda yapısal. Ürün gamının giderek yaşlanması, rakiplerin daha hızlı yenilik sunmasıyla birlikte şirketi baskı altında bırakıyor. Tam otonom sürüş sistemi hâlâ tamamlanmış değil ve bu alandaki vaatlerin karşılığı henüz sokakta görülmedi. Ayrıca, Tesla’nın küresel pazarlarda karşılaştığı gümrük vergileri ve ticaret kısıtlamaları da kârlılığı aşağı çekiyor. Bu koşullar altında devasa bir ödeme planını yeniden gündeme taşımak, bazı hissedarlar tarafından riskli bir adım olarak değerlendiriliyor.
Elon Musk’ın kişisel duruşu ve kamuya açık davranışları da yatırımcıların kararını etkileyebilecek bir diğer faktör. Özellikle politik görüşleri, sosyal medya platformu X’teki tartışmalı kararları ve bazı toplumsal gruplarla kurduğu bağlar şirkete gölge düşürüyor. Denholm’un gönderdiği mektupta bu konulara hiç yer verilmemesi dikkat çekiyor.







