Samsung, Galaxy serisiyle birlikte mobil yapay zekâya dair vizyonunu netleştirirken, bu yolculuğun tek bir ortakla sınırlı kalmayacağını artık açıkça ortaya koyuyor. Şirketin mobil bölümü başkanı ve operasyonlardan sorumlu ismi Choi Won-Joon’un Reuters’a verdiği bilgiler, bu yaklaşımın ipuçlarını fazlasıyla içeriyor. Galaxy S24 ile başlayan AI destekli kullanıcı deneyimi, bugüne kadar Google’ın Gemini teknolojisiyle şekillendi. Fakat bu durumun çok yakında değişebileceği güçlü işaretlerle ortada duruyor.
Choi, farklı yapay zekâ sağlayıcılarıyla görüşmelerin sürdüğünü ve sadece tek bir çözümle ilerlemeyi düşünmediklerini belirtiyor. Kullanıcı deneyimini iyileştirecek her türlü alternatife açık olduklarını vurgulayan Choi, rekabetçi yapay zekâ çözümlerinin tercih edileceğini söylüyor. Bu açıklama, Samsung’un yapay zekâ tarafında daha esnek ve çok paydaşlı bir yapı kurmaya niyetli olduğunu ortaya koyuyor. Şirketin bu esneklik arayışı, özellikle yeni Galaxy modellerinde kendisini daha da belirgin şekilde gösterecek.
Samsung, Galaxy S26 ile birlikte yapay zekâ çözümlerinde çeşitliliğe yöneliyor
Samsung’un görüştüğü şirketler arasında şu an iki büyük isim öne çıkıyor: OpenAI ve Perplexity. ChatGPT ile adından söz ettiren OpenAI, Samsung’un dikkatini çekerken, Perplexity ise doğal dil işleme ve yapay zekâ destekli arama teknolojileriyle ön plana çıkıyor. Haziran ayında gündeme gelen bilgiler, Samsung’un Perplexity’ye yatırım yapmayı değerlendirdiğini ve bu şirketin mobil uygulamalarının doğrudan Galaxy cihazlarına entegre edileceğini gösteriyordu. Bu iş birliklerinin ilki, 2026’da çıkması beklenen Galaxy S26 ailesinde kullanıcı karşısına çıkabilir.
OpenAI cephesinde ise durum biraz daha farklı ilerliyor. Samsung’un bu şirketle yatırım temelli bir ilişki kurmadığı, buna karşın teknik entegrasyon olasılığını açık tuttuğu belirtiliyor. OpenAI’nin sahip olduğu büyük dil modeli teknolojileri, mobil cihazlarda daha akıllı yanıtlar, öneriler ve içerik üretimi anlamında önemli katkılar sunabilir. Bu kapsamda Samsung’un OpenAI ile sürdüreceği görüşmelerin, yazılım entegrasyonu odaklı ilerlemesi bekleniyor.
Samsung, sadece yazılım tarafında değil, donanım bileşenleri açısından da yeni kararlar almak üzere. Galaxy S26 ailesinde kullanılacak işlemci konusunda henüz kesin bir karara varılmış değil. Qualcomm’un Snapdragon 8 Gen 4 yongası ile Samsung’un kendi geliştirdiği Exynos 2600 yongası arasında bir tercih yapılacak. Bu karar, cihazın performans kapasitesi ve yapay zekâ işlemlerindeki verimliliği doğrudan etkileyecek.
Tüm bunların yanında, Apple’ın katlanabilir telefon pazarına giriş yapmaya hazırlandığına yönelik söylentiler de dikkat çekiyor. Samsung’un bu pazarda uzun süredir tek büyük oyuncu konumunda olduğu düşünülürse, Apple’ın olası hamlesi rekabeti kızıştırabilir. Choi Won-Joon, bu gelişmeyi sektör adına olumlu gördüğünü ve genel pazar dinamiklerini hareketlendireceğini belirtiyor. Şirket, pazardaki rekabetin kullanıcı yararına sonuçlar doğuracağını öngörüyor.
Samsung’un Gemini dışındaki çözümlere yönelmesi, aslında mevcut yapay zekâ vizyonunun doğal bir evrimi olarak okunabilir. Şirket, teknoloji partnerliğini yalnızca tek bir markaya bağımlı kılmamak için stratejik esneklik gösteriyor. Bu yaklaşım, cihazların küresel pazarda daha farklı ihtiyaçlara yanıt verebilmesini sağlayabilir. Aynı zamanda farklı AI çözümlerinin rekabet etmesi, kullanıcı deneyiminin daha hızlı gelişmesine katkıda bulunabilir.
Galaxy AI platformunun çok katmanlı hale getirilmesi, Samsung’un gelecekte yazılım güncellemeleri yoluyla daha çeşitli hizmetleri sunabilmesine zemin hazırlayabilir. Özellikle üretken yapay zekâ, akıllı özetleme ve gerçek zamanlı dil çevirisi gibi alanlarda alternatif modellerin katkısı büyük olabilir. Buna karşın, çoklu sağlayıcı sisteminin getireceği teknik uyum sorunlarının da titizlikle yönetilmesi gerekecek. Samsung’un bu geçişi ne kadar sorunsuz yöneteceği, yeni modellerin başarısını doğrudan etkileyecek.
Küresel ölçekte üretken yapay zekâ çözümleri giderek yaygınlaşırken, mobil cihaz üreticileri bu teknolojilere donanımsal destek sağlama zorunluluğuyla karşı karşıya. Galaxy S26 ailesinin sahip olacağı işlemci, bellek ve yazılım optimizasyonları bu açıdan kritik rol oynayacak. Özellikle yerel AI işlemlerinin cihaz üzerinde yapılabilmesi, veri güvenliği açısından da avantaj sağlayacak. Samsung’un bu yöndeki tercihlerinin, sadece yazılım entegrasyonu değil donanım düzeyinde de dikkatle planlandığı görülüyor.