Görme kaybı yaşayan yaşlı bireyler için geliştirilen yeni bir teknolojik sistem, kitap okuyup bulmaca çözmeyi tekrar mümkün kıldı. Bu sistem, yaşa bağlı makula dejenerasyonu (AMD) nedeniyle merkezi görmesini kaybeden kişiler üzerinde denendi. Her iki gözü de etkilenmiş, 60 yaş üstü bireylerin katıldığı klinik çalışmada umut verici sonuçlar alındı. Görme keskinliği ciddi düzeyde azalmış hastalar, retina altına yerleştirilen bir implant ve akıllı gözlük yardımıyla yeniden görsel bilgi alabilir hâle geldi.
Söz konusu implant yalnızca 2×2 milimetrelik bir alana sahip ve fotovoltaik hücrelerden oluşuyor. Bu cihaz, gözün retina tabakasının altına dikkatlice yerleştiriliyor. Dış dünyayı algılayan kamera donanımlı akıllı gözlük ise görüntüyü yakınlaştırarak kızılötesi ışıkla implanta iletiyor. İmplant, aldığı bu sinyalleri elektrik uyarılarına çevirerek optik sinire aktarıyor. Böylece, retinadaki ölü hücrelerin üstlendiği görev kısmen yapay bir sistem tarafından yerine getiriliyor. Görme tamamen net olmasa da, kullanıcıların günlük yaşam aktivitelerini yeniden yapabilmesi açısından büyük bir fark yaratıyor.
Retina altı implantı sınırlara rağmen hastaların yaşam kalitesini iyileştirdi
Klinik çalışmalarda 38 kişiye implant uygulandı ve bunlardan 32’si bir yıl boyunca deneylere devam etti. Süreç sonunda 26 hasta, test başlangıcına kıyasla belirgin şekilde daha iyi görebildi. Bu oran yaklaşık yüzde 80’e denk geliyor ve sistemin potansiyelini açık biçimde ortaya koyuyor. Görüntüler hâlen yalnızca siyah-beyaz ve bulanık, fakat kişilerin bağımsız hareket kabiliyetlerinde kayda değer bir artış yaşandı. Kitap okuma, tabela görme veya yüz tanıma gibi işlevlerde de sınırlı da olsa ilerleme kaydedildi. Dolayısıyla, mevcut sınırlarına rağmen sistem hastaların yaşam kalitesinde hissedilir bir iyileşme sağladı.
Teknolojiyi geliştiren Science Corporation, bu çalışmaları 2024 yılında devraldığı Pixium Vision’dan aldığı teknik altyapıyla yürütüyor. Daha önce Elon Musk ile Neuralink’i kurmuş olan Max Hodak, şu anda bu şirketin CEO’su konumunda. Pixium Vision yaklaşık on yıl süren geliştirme sürecinden sonra mali kaynak sıkıntısı nedeniyle çalışmaları sürdüremedi. Bunun üzerine Science Corporation, teknolojiyi sahiplenerek klinik test sürecine devam etti. Teknoloji dünyasında benzer örneklerin geçmişte de yaşandığı biliniyor; ne var ki bu proje, devamlılık açısından farklı bir çizgi izliyor. Çalışmaların istikrarlı biçimde ilerlemesi, uzun vadeli başarı şansını artırıyor.
Second Sight Medical adlı bir başka firma da daha önce görme protezi üzerine çalışmış fakat projeyi sonlandıramamıştı. Buna rağmen, söz konusu teknoloji başka bir girişim tarafından yeniden değerlendirmeye alındı. Görme kaybı alanında geliştirilen bu tür sistemlerin sürdürülebilirliği çoğu zaman finansman engeline takılıyor. Buna rağmen, farklı şirketlerin devreye girmesiyle projeler yarım kalmadan devam edebiliyor. Bu açıdan bakıldığında, bilimsel çalışmaların endüstriyel destekle buluşması büyük önem taşıyor. Destek sürdüğü sürece teknolojik çözümler daha geniş hasta gruplarına ulaşabilir hâle geliyor.
Sistemin sunduğu görüş henüz tam net değil, bununla birlikte hastalar yazılı metinleri okuyabilir, büyük yazıları seçebilir ve temel objeleri ayırt edebilir konuma geldi. Bu gibi işlevler sosyal etkileşimi de doğrudan etkiliyor. Görme yetisini tamamen yitiren bireylerin yeniden gündelik yaşama karışabilmesi, hem fiziksel hem psikolojik açıdan değer taşıyor. Hastaların tekrar bağımsız olarak alışverişe çıkabilmesi, yolda yürüyebilmesi ya da toplu taşıma kullanabilmesi gibi faaliyetler mümkün hâle geldi. Görme yetisinin bir kısmının bile geri kazandırılması, bireylerin hayat kalitesinde belirgin bir artış yaratıyor. Bu gibi kazanımlar, sadece tıbbi değil, toplumsal düzeyde de etkiler doğurabiliyor.
Her ne kadar sistem umut verici olsa da bazı sınırlamalar varlığını koruyor. İmplantın yerleştirilmesi cerrahi uzmanlık gerektiriyor ve hastaların gözlük kullanımına alışması da zaman alabiliyor. Ayrıca sistem hâlen deneysel kullanımda olduğu için geniş kitlelere sunulmuş değil. Bununla birlikte, elde edilen ilk sonuçlar, daha gelişmiş versiyonların üretilebileceğine işaret ediyor. İlerleyen süreçte cihazın görüş alanını genişletmesi ve görüntü kalitesini artırması bekleniyor. Gelişen teknolojiyle birlikte kullanıcı deneyiminin de iyileşmesi kaçınılmaz görünüyor.