OpenAI, video üretim aracı Sora’yı daha etkileşimli ve kişiselleştirilebilir hâle getiren yeni özelliklerle güncelledi. Kullanıcıların kendi karakterlerini oluşturup bu karakterleri videolarında tekrar tekrar kullanmalarına olanak tanıyan bir sistem devreye alındı. Sadece bireylerin yüzleri değil; oyuncaklar, evcil hayvanlar ve çizimler gibi farklı nesneler de bu sisteme dahil edilebiliyor. Böylece içerik üreticileri daha esnek ve yaratıcı projeler geliştirebiliyor.
Güncelleme ile birlikte artık her kullanıcı, oluşturduğu karaktere bir isim ve kullanıcı adı atayabiliyor. Bu karakter videolarda istenilen zaman etiketlenerek kullanılabiliyor. Bunun yanında karakterin paylaşım düzeyi de tamamen kullanıcıya bırakılıyor. Yani isteyen yalnızca kendi kullanımı için saklayabiliyor; dileyen ise takipçileriyle ya da tüm platformla paylaşabiliyor. Böylece karakter paylaşımı, kişisel gizlilikten topluluk katkısına kadar birçok farklı biçimde değerlendirilebiliyor. Bu sistemin daha fazla kullanıcıya ulaşması için erişim kısıtları da geçici olarak kaldırılmış durumda.
OpenAI Sora için karakter sistemi dışında yenilikler de sunuyor
Bu karakter özelliği, daha önce yalnızca kişisel yüz klonlarıyla sınırlı olan video içeriğini genişletiyor. Kullanıcılar artık bir görselin ötesine geçerek kendi yarattıkları hayali figürleri dijital sahnelere yerleştirebiliyor. Ne var ki, bu noktada bazı teknik ve etik sorular da gündeme geliyor. Örneğin, başka bir yapay zekâ aracıyla oluşturulmuş, gerçeğe oldukça yakın bir karakterin Sora’ya yüklenip yüklenemeyeceği netleşmiş değil. Bununla birlikte, gerçek bir kişiye benzeyen karakterlerin nasıl ayırt edileceği ve bu durumun platforma etkileri henüz açıklanmadı. Tüm bunların yanı sıra, kullanıcıların oluşturdukları karakterleri paylaşırken dikkatli olmaları gerektiği de göz ardı edilmemeli.
Öte yandan, Sora’ya eklenen tek yenilik karakter sistemiyle sınırlı kalmıyor. Uygulamaya dahil edilen video birleştirme aracı sayesinde birden fazla sahne birleştirilerek çok parçalı hikâyeler oluşturulabiliyor. Bu özellik, kısa klip formatının sınırlarını aşmak isteyen kullanıcılar için oldukça işlevsel. Kullanıcılar daha kapsamlı anlatılar üretme şansı yakalarken, içerik üretiminde yapısal esneklik de artmış oluyor. Özellikle eğitim, hikâye anlatımı veya reklam temelli içeriklerde bu araç etkili sonuçlar verebilir. Her sahneyi ayrı ayrı üretip daha sonra bütünleştirme imkânı ise süreci daha planlı hâle getiriyor.
Tüm bunlara ek olarak, OpenAI’nin sunduğu sıralama tabloları içerik dinamiklerini daha görünür kılıyor. Artık Sora’da en çok izlenen videolar, en sık kullanılan karakterler ve en çok etkileşim alan içerikler listeleniyor. Bu sıralamalar, kullanıcıların hangi içeriklerin daha fazla ilgi gördüğünü anlamasına katkı sağlıyor. Fakat sıralama sisteminin algoritmik yapısı hakkında detaylı bir bilgi paylaşılmış değil. Buna rağmen, bu görünürlük sisteminin içerik üreticileri arasında rekabeti ve yaratıcılığı artırması muhtemel. Aynı zamanda, öne çıkan içeriklerden esinlenen kullanıcılar için bu listeleme işlevsel bir keşif alanı sunuyor.
Uygulamanın davetiyesiz olarak açılması, dört ülkede kullanıcı sayısında gözle görülür bir artışa neden olmuş durumda. ABD, Kanada, Japonya ve Güney Kore’deki kullanıcılar için bu erişim modeli şimdilik geçici tutuluyor. Her ne kadar bu uygulamanın ne kadar süre açık kalacağı bilinmese de, ilginin yoğunlaşması durumunda bu sürenin uzatılması beklenebilir. Bu adım, Sora’nın test edilme oranını yükseltirken yeni özelliklerin kullanıcı geri bildirimleriyle gelişmesine de katkı sağlıyor. Diğer ülkelerdeki kullanıcılar içinse henüz resmi bir genişleme tarihi açıklanmadı. Bu da platformun hâlâ kontrollü büyümeye öncelik verdiğini gösteriyor.
Sora’daki “cameo” ifadesinin kullanımı, OpenAI için hukuki bir sorunu da beraberinde getirdi. Ünlülerin videolu içerikler sunduğu Cameo adlı platform, bu terimin kullanımına itiraz ederek OpenAI’ye dava açtı. Markalaşmış bir terimin bu şekilde kullanılması, özellikle teknoloji ve medya kesişiminde sıkça karşılaşılan bir durum. Fakat sürecin nasıl sonuçlanacağına dair herhangi bir tahminde bulunmak için henüz erken. Bu gelişmenin, uygulamada kullanılan terimlerin gözden geçirilmesine yol açabileceği ihtimali göz önünde bulundurulmalı.
Sora’nın sunduğu bu yeni araçlar, video üretim süreçlerinde daha fazla kullanıcı katılımı ve kişiselleştirme olanağı yaratıyor. Her kullanıcı, ister basit bir hikâye anlatmak, ister deneysel bir anlatı kurmak istesin, Sora’nın sağladığı olanaklarla bunu gerçekleştirebiliyor. Bununla birlikte, yapay zekâ karakterlerin etik sınırları, paylaşım politikaları ve içerik özgünlüğü gibi konular da tartışılmaya açık hâle geliyor. Sora’yı kullananlar için bu araçlar bir yandan özgürlük sağlarken, diğer yandan dikkatli ve bilinçli bir kullanım sorumluluğunu da beraberinde getiriyor. İçerik üretiminin bu kadar kolaylaştığı bir ortamda, sınırları çizmek ve fark yaratmak da her zamankinden daha önemli hale geliyor.








