Nijer’in Sahra Çölü’nde 2023 yılında bulunan Mars kökenli dev bir göktaşı, geçtiğimiz günlerde Sotheby’s tarafından düzenlenen bir müzayedede 5.3 milyon dolarlık fiyatla satıldı. Taşın fiziksel ve kimyasal özellikleri, onu hem bilimsel hem de koleksiyon değeri açısından oldukça ayrıcalıklı bir konuma taşıyor. NWA 16788 koduyla tanımlanan bu göktaşı, bugüne kadar Dünya’da keşfedilen en büyük Mars parçalarından biri olarak kayıtlara geçti.
Mars’tan kopup Dünya’ya ulaşan göktaşları nadirlikleriyle bilinir; çünkü bu süreç kolay gerçekleşmiyor. Önce Mars’a büyük bir asteroid çarpıyor, bu da yüzeyden parça kopmasına neden oluyor. Ardından o parça milyonlarca kilometrelik boşlukta savruluyor ve uygun koşullar oluşursa Dünya’ya düşüyor. Bilim insanlarına göre, Mars yüzeyinde bu tür fırlatmaları gerçekleştirebilecek yalnızca 19 krater bulunuyor.
NWA 16788 bilinen en büyük Mars parçasından yüzde 70 daha büyük
NWA 16788’in fiziksel özellikleri bu taşı benzerlerinden ayırıyor; çünkü boyut açısından bakıldığında, bu göktaşı bilinen ikinci en büyük Mars parçasından yüzde 70 oranında daha büyük. 14,75 x 11 x 6 inç boyutlarında olan taş, yaklaşık 24,5 kilogramlık ağırlığıyla dikkat çekiyor. Tüm bu veriler değerlendirildiğinde, taşın Dünya üzerindeki tüm Mars materyallerinin yaklaşık yüzde 6,5’ini temsil ettiği anlaşılıyor. Renk ve doku açısından da Mars yüzeyini andıran bu taş, kızılımsı kahverengi tonları ve aşınmış yapısıyla görsel olarak da oldukça etkileyici.
Sotheby’s müzayede evi, satıştan önce göktaşının küçük bir örneğini laboratuvar analizine gönderdi. Yapılan analizler sonucunda taşın Mars’a özgü kimyasal bileşenler içerdiği net şekilde belirlendi. Özellikle maskelynit adlı cam benzeri mineralin taşın yüzde 21’inden fazlasını oluşturduğu tespit edildi. Bu mineral, Mars’a çarpan asteroitlerin etkisiyle oluşan nadir bir yapıdır ve taşın kökenini doğrulayan bilimsel bir kanıt niteliğindedir.
Göktaşının 4.3 milyon dolarlık başlangıç teklifinin üzerine komisyon ve diğer ek masraflarla birlikte toplam satış bedeli 5.3 milyon doları geçti. Bu rakam, onu şimdiye dek satılmış en pahalı göktaşı yapıyor. Bu tarz gök cisimleri genellikle koleksiyoncular, özel müzeler ya da üniversiteler tarafından ilgi görüyor. Nadirlikleri ve bilimsel potansiyelleri, bu taşların değerini her geçen yıl biraz daha artırıyor.

Her ne kadar Mars’tan örnek getirmek üzere planlanan uzay görevleri devam etse de, doğal yollarla Dünya’ya ulaşan bu tür materyaller hâlâ oldukça ender bulunuyor. Bu da onları hem bilim dünyasında hem de özel koleksiyon piyasasında farklı bir yere yerleştiriyor. Taşın bulunduğu konum ve yıllar süren yolculuğu, ona yüklenen anlamı daha da artırıyor. Böylece tek bir göktaşı, hem jeolojik bir bulgu hem de prestijli bir yatırım nesnesi olabiliyor.
Uzmanlar, bu tip göktaşlarının tespit edilip güvenli şekilde muhafaza edilmesinin kolay olmadığını belirtiyor. Sahra Çölü gibi el değmemiş bölgelerde bulunan örnekler, hem çevresel şartlar nedeniyle hem de erişim zorluğu yüzünden nadiren gün yüzüne çıkıyor. Tüm bunların yanında taşın bilimsel olarak sınıflandırılması ve doğrulanması da ayrı bir süreç gerektiriyor. Bu nedenle benzer niteliklerde yeni göktaşlarının bulunma ihtimali oldukça düşük.
Bilim camiasında göktaşlarının analizi, gezegenlerin yapısını ve geçmişini anlamada önemli bir kaynak oluşturuyor. Mars’tan gelen taşlar sayesinde gezegenin yüzey yapısı, volkanik etkinlikleri ve su izleri hakkında bilgi edinmek mümkün hale geliyor. NWA 16788 gibi örnekler bu bilgilerin toplanmasında anahtar bir rol üstleniyor. Ne var ki bu taşlar sadece bilim için değil, aynı zamanda nadirlik peşinde koşan koleksiyonerler için de büyük önem taşıyor.