Teknoloji

Escobar marka telefonlarla yapılan dolandırıcılık yargıya taşındı

escobar phone

2019 sonunda ortaya çıkan ve sosyal medyada oldukça tartışma yaratan Escobar marka katlanabilir telefon dolandırıcılığı, nihayet yargı önüne taşındı. Amerika Birleşik Devletleri Adalet Bakanlığı tarafından yapılan açıklamaya göre, Escobar Inc.’in eski CEO’su Olof Kyros Gustafsson, dolandırıcılık ve kara para aklama suçlamalarını kabul etti. Söz konusu süreçte şirketin, tüketicilere sözde “yenilikçi” ürünler sunduğu fakat hiçbirini teslim etmediği ortaya çıktı. Satıştan elde edilen gelirlerin ise kişisel harcamalarda kullanıldığı belirtildi.

Escobar Inc., kamuoyunun dikkatini Pablo Escobar’ın adı ve imajı üzerinden çekmeye çalıştı. Şirket, özellikle “katlanabilir telefon” furyasının başladığı dönemde, Escobar Fold 1 ve Fold 2 isimli cihazları tanıtarak piyasada yer edinmeye çalıştı. Tanıtımlarında, bu telefonların yüksek teknolojili ve çok uygun fiyatlı olduğu vurgulandı. Ancak bu cihazların gerçekte yalnızca yeniden etiketlenmiş Samsung Galaxy Fold’lar olduğu anlaşıldı.

Escobar katalogunda ilginç başka ürünler de vardı

YouTube’da yayın yapan ve milyonlarca takipçiye sahip Marques Brownlee, bu aldatmacayı ifşa eden isimlerden biri oldu. Brownlee’nin sipariş ettiği Escobar Fold 2, aslında sadece üzerine altın renkli bir çıkartma yapıştırılmış orijinal bir Samsung Galaxy Fold’du. Üstelik Escobar Inc., bu telefonu yalnızca 400 dolara satıyordu, oysa ürünün orijinali piyasada yaklaşık 2000 dolarlık bir değere sahipti. Bu durum hem fiyat farkıyla hem de etik olmayan pazarlama yöntemleriyle büyük tepki çekti.

Firma sadece telefonlarla sınırlı kalmadı; ürün yelpazesi oldukça ilginç parçalardan oluşuyordu. 500 dolara satılan ve The Boring Company’nin Not-A-Flamethrower cihazına benzeyen “Escobar Alev Silahı”, bu ürünlerden biriydi. Buna ek olarak “yenilenmiş iPhone 11 Pro” olarak pazarlanan Escobar Gold 11 Pro isimli bir telefon modeli daha vardı. Hatta fiziksel bir kripto para olarak lanse edilen Escobar Cash isimli ürün dahi satışa sunulmuştu.

Tüm bu ürünlerin ortak noktası ise tüketicilere teslim edilmemiş olmalarıydı. Şirket, alıcılara gerçek ürün yerine kitap, mülkiyet sertifikası ya da Escobar Inc. logolu promosyon içerikleri gönderdi. Bu tür gönderilerle kargo sisteminde iz bırakılarak ürün teslim edilmiş gibi gösterildi. Ardından, iade isteyen müşterilere gönderi kanıtı olarak bu belgeler gösterilip para iadeleri reddedildi.

Gustafsson’un yönettiği bu sahtecilik zinciri, sistematik olarak sürdürüldü ve binlerce kişiyi etkiledi. Tüm gelen ödemeler, farklı hesaplara aktarılıp izleri silinerek kişisel kullanımda harcandı. Adalet Bakanlığı’na göre bu işlemler açık şekilde kara para aklama faaliyetleri kapsamında değerlendirildi. Gustafsson’un bizzat ödeme sağlayıcıları yanlış yönlendirdiği de dava dosyasında yer aldı.

ABD’li savcılar, bu suçların neticesinde Gustafsson’un 20 yıla kadar hapisle karşı karşıya olduğunu açıkladı. Kara para aklama suçundan ise ayrı olarak 10 yıla kadar ceza talep ediliyor. Bunlara ek olarak, yaklaşık 1.3 milyon dolarlık tazminatın da ödenmesi gerekiyor. Mahkeme, ceza duruşmasını 5 Aralık tarihine planladı.

Escobar Inc.’in faaliyetleri, dijital alanda yürütülen dolandırıcılık yöntemlerine dair çarpıcı bir örnek sunmuş oldu. Sosyal medyada yaratılan sahte güven algısı ve sahte ürün incelemeleriyle nasıl büyük kitlelerin kandırılabildiği bir kez daha görüldü. Bu olay aynı zamanda ödeme altyapılarının ve dijital pazar yerlerinin denetim ihtiyacını da gündeme taşıdı. Tüm bunların yanında, tüketicilerin yalnızca fiyat cazibesine değil, ürünün ve markanın güvenilirliğine de dikkat etmesi gerektiği açıkça ortaya çıktı.