Elon Musk, Netflix tarafından yayınlanan bazı dizilerde trans karakterlere yer verilmesine sert tepki gösterdi. Milyarder girişimci, kendi aboneliğini iptal ettiğini açıklayarak takipçilerine de aynı yönde hareket etmeleri çağrısında bulundu. Musk’ın bu çıkışı, ABD’de uzun süredir devam eden “woke” tartışmalarını yeniden alevlendirdi. Sosyal medyada yaptığı paylaşımlar, sağ görüşlü kesimlerin Netflix’e karşı seslerini yükseltmesine neden oldu.
Musk’ın özellikle öne çıkardığı yapımlardan biri 2022’de yayınlanan Dead End: Paranormal Park oldu. Çocuklara yönelik hazırlanan animasyon, trans bir baş karakter içeriyordu ve 2023’te iptal edilmişti. Buna rağmen Musk, bu diziyi yeniden gündeme taşıdı ve “Bu kabul edilemez” ifadelerini kullandı. Bunun yanında “Çocuklarınızın sağlığı için Netflix’i iptal edin” çağrısıyla tartışmayı büyüttü. Her şeye rağmen dizinin iptal edilmiş olması, tartışmanın sönmesine yetmedi.
Elon Musk Netflix çağrısıyla ABD’de siyasi bir tartışma başlattı
Musk’ın hedef aldığı yapımlar arasında yalnızca bu dizi yoktu. Öte yandan 2022’de iptal edilen The Baby-Sitters Club dizisi de trans karakterleri nedeniyle eleştirilere konu oldu. Tüm bunların yanında Musk, 2023’te yayımlanan bir CoComelon Lane bölümüne de tepki gösterdi. Bu bölümde bir çocuğun tütü ve taç denemesi yer alıyordu. Musk, bunu “çocuk programı için sorunlu” şeklinde nitelendirerek eleştirilerini sürdürdü.
Bu çıkışlar, sağ görüşlü siyasetçiler ve medya yorumcuları tarafından da desteklendi. Cumhuriyetçi kongre üyesi Marjorie Taylor Greene, Netflix’i “Demokratların cinsiyet ideolojisini yaymakla” suçladı. Bu söylemler, ABD’de medya şirketlerine yönelik ideolojik baskının bir parçası haline geldi. Bunun yanı sıra sağ görüşlü fenomenler de Musk’ın sözlerini sahiplenerek abonelik iptali çağrılarını çoğalttı. Buna rağmen farklı kesimlerden gelen tepkiler, tartışmayı daha da karmaşık hale getirdi.
ABD’de siyasi atmosferin de bu tartışmalara uygun bir zemin hazırladığı görülüyor. Trump yönetimi, çeşitlilik ve kapsayıcılık programlarını yasadışı ilan etmişti. Bununla birlikte çocuklar için cinsiyet geçişine yönelik sağlık hizmetleri yasaklandı. Bu kararlar, medya ve eğlence sektöründe farklı toplulukların temsiline yönelik daha büyük bir baskı oluşturdu. Tüm bunların yanında şirketlerin içerik politikaları da bu baskılardan doğrudan etkilenmeye başladı.
ABD Federal İletişim Komisyonu (FCC) Başkanı Brendan Carr’ın şirketler üzerindeki baskıları da dikkat çekiyor. Carr, firmaları çeşitlilik ve kapsayıcılık politikalarından vazgeçmeye zorluyor. Disney’in popüler programlarından Jimmy Kimmel Live!’ın askıya alınmasında bu baskıların etkili olduğu iddia ediliyor. Ne var ki Netflix gibi çevrimiçi platformlar doğrudan FCC denetiminde olmasa da dolaylı etkilerden kaçamıyor. Bu durum, Musk’ın sözlerinin sadece sosyal medyada kalmadığını, içerik ekosistemine de sirayet ettiğini gösteriyor.
Musk’ın çıkışları, teknoloji dünyasının sınırlarını aşarak kültürel bir tartışma başlığına dönüştü. Sosyal medyada yayılan bu çağrılar, özellikle ailelerin çocuklara yönelik içeriklere bakışını şekillendiriyor. Tüm bunların yanında, platformların uzun vadeli içerik politikalarında değişim ihtimali de gündeme geliyor. Analistlere göre bu tür çıkışlar, izleyici davranışlarını yönlendirme potansiyeline sahip. Buna rağmen farklı topluluklardan gelen tepkiler, şirketlerin denge arayışını zorlaştırıyor.
Her şeye rağmen Netflix, çeşitliliğe ve kapsayıcılığa yer veren yapımlar üretmeyi sürdürüyor. Dead End: Paranormal Park ve The Baby-Sitters Club gibi dizilerin iptali, bu politikada zaman zaman kesintiler olduğunu gösteriyor. Buna rağmen şirket, farklı grupları temsil eden yapımları kataloğuna eklemeyi sürdürüyor. Fakat Musk’ın çağrısı, bu içeriklerin kamuoyunda daha sert tartışılmasına yol açıyor. Böylece Netflix’in içerik tercihleri daha fazla sorgulanır hale geliyor.
Disney gibi diğer medya devleri de benzer tartışmalardan etkileniyor. Geçtiğimiz yıl, Moon Girl and Devil Dinosaur animasyonunun trans karaktere odaklanan bir bölümünün yayından kaldırıldığı iddia edildi. Bu durum, içerik üretiminde temsiliyetin ne kadar hassas bir konu olduğunu ortaya koyuyor. Bunun yanında medya şirketlerinin bu tartışmalara karşı attığı adımlar dikkatle izleniyor. Kapsayıcı içeriklerin geleceği, hem izleyici talepleri hem de siyasi baskılar arasında belirsizlik taşıyor.
Analistler, Musk’ın başlattığı bu tartışmaların sadece Netflix’le sınırlı kalmayacağını belirtiyor. Buna ek olarak farklı platformların da benzer eleştirilerle karşı karşıya kalabileceği konuşuluyor.
“Woke” nedir?
“Woke” kavramı, İngilizcede “uyanık” anlamına gelen “wake” fiilinden türeyen bir ifade olarak kullanılıyor. Günümüzde bu kavram, toplumsal eşitsizliklere, özellikle de ırkçılık, cinsiyet ayrımcılığı ve LGBTİ+ hakları gibi konulara duyarlı olmayı tanımlamak için kullanılıyor. Bununla birlikte son yıllarda, siyasi tartışmalarda olumsuz bir etiket haline gelerek “aşırı hassasiyet” veya “ideolojik dayatma” eleştirilerinin odak noktası oldu. ABD’de medya ve siyaset arenasındaki tartışmalarda kavramın bu farklı anlamları sıkça karşı karşıya geliyor.