AMD, Oak Ridge Ulusal Laboratuvarı’nda konuşlandırılmak üzere iki yeni süper bilgisayar geliştirmek için Amerika Birleşik Devletleri Enerji Bakanlığı ile 1 milyar dolarlık bir iş birliğine imza attı. Lux ve Discovery adlarını taşıyan bu sistemler, yüksek işlem kapasitesiyle bilimsel araştırmaları yapay zekâ ile birleştirmeyi hedefliyor. Proje kapsamında Oracle ve Hewlett Packard Enterprise gibi teknoloji devleri de teknik ortak olarak yer alıyor. Lux’un 2026’da, Discovery’nin ise 2029’da faaliyete geçmesi bekleniyor.
İlk süper bilgisayar olan Lux, yapay zekâ odaklı veri işleme görevlerine özel olarak hazırlanacak. Özellikle büyük yapay zekâ modellerinin eğitimi, ince ayarı ve uygulanması için geliştirilen sistem, bilimsel keşif süreçlerini hızlandırmayı amaçlıyor. Bu noktada Lux’un, derin öğrenme ve model temelli analizlerde yüksek performans göstereceği belirtiliyor. Bununla birlikte sistem, enerji, malzeme ve ulusal güvenlik alanlarında yürütülen projelere doğrudan katkı sağlayacak şekilde yapılandırılıyor. AMD’nin Frontier süper bilgisayarındaki deneyimi, Lux için sağlam bir temel oluşturuyor. Tüm bunların yanında, veri yoğunluğu yüksek iş yüklerine uygun altyapısıyla dikkat çeken bir sistem geliyor.
AMD işlemci sağlayıcısı olmaktan fazlasını yapıyor
Discovery adı verilen ikinci süper bilgisayar, çok daha geniş bir araştırma yelpazesine hitap edecek biçimde tasarlanıyor. Sistemin “her yerde bant genişliği” anlayışıyla kurulacağı ve işlem kapasitesinde önemli bir artış hedeflendiği ifade ediliyor. Enerji verimliliğinin yükseltilmesi de öncelikler arasında yer alıyor. Bu sayede Discovery, Frontier ile benzer maliyetlerde çalışmasına rağmen çok daha fazla işlem gücü sunacak. Özellikle yeni nesil reaktörlerden batarya teknolojilerine, yarı iletkenlerden katalizör tasarımlarına kadar geniş bir alanda kullanılacak. Böylece bilimsel çalışmalar, daha kısa sürede ve daha derinlemesine yapılabilecek hale gelecek.
Lux ve Discovery’nin yalnızca donanım açısından değil, aynı zamanda yazılım optimizasyonu bakımından da güçlü olacağı aktarılıyor. Sistemlerin, yapay zekâ tabanlı uygulamaların eğitim ve dağıtım süreçlerine doğrudan entegre olacağı belirtiliyor. Bu entegrasyon, hem bilimsel keşif süreçlerinin hızlanmasını hem de kaynak tüketiminin azaltılmasını mümkün kılacak. Her iki sistemin de yüksek paralellikte çalışan yapay zekâ modelleriyle uyumlu hale getirileceği vurgulanıyor. Bununla birlikte, büyük veri analizlerinde ölçeklenebilirliği artıracak özel çözümler üzerinde de çalışılıyor. Bu durum, araştırmacıların iş akışlarını doğrudan etkileyecek.
AMD, bu projede yalnızca işlemci sağlayıcısı rolünü üstlenmiyor. Aynı zamanda sistem mimarisinin oluşturulmasında, işlem gücü ve bellek bant genişliği optimizasyonunda da etkin şekilde görev alıyor. Şirketin EPYC işlemcileri ve hızlandırıcıları, yapay zekâ temelli uygulamalarda yüksek verimlilik sunacak şekilde kullanılacak. Bunun yanı sıra, AMD’nin bu alandaki önceki tecrübeleri, yeni sistemlerin tasarımında belirleyici oluyor. Özellikle Frontier’da edinilen bilgiler, Lux ve Discovery için yol gösterici nitelikte değerlendiriliyor. Böylece AMD’nin teknik kapasitesi proje geneline yayılmış durumda.
Hewlett Packard Enterprise ve Oracle’ın projeye dahil olması ise altyapı ve sistem yönetimi açısından yeni olanaklar sunuyor. HPE’nin yüksek performanslı bilgi işlem çözümleri, sistemlerin sürekliliğini destekleyecek. Oracle ise özellikle veri işleme ve bulut tabanlı yazılım çözümlerinde katkı sağlayacak. Soğutma sistemlerinden enerji tüketimine kadar birçok bileşen, bu ortaklığın teknik uyumu sayesinde daha verimli hale getiriliyor. Bu iş birliği yapısı, süper bilgisayarların sadece güçlü değil, aynı zamanda sürdürülebilir olmasına da olanak tanıyor. Böylece uzun vadede sistemlerin kararlılığı korunmuş oluyor.
Discovery’nin öne çıkan özelliklerinden biri de çok disiplinli kullanıma açık olması. Yani yalnızca enerji ya da fizik gibi geleneksel alanlarla sınırlı kalmadan, biyoloji, tıp ve çevre bilimleri gibi alanlarda da yüksek kapasiteli analizler yapılabilecek. Özellikle yapay zekâ destekli protein analizleri, genetik modellemeler ve çevresel etki simülasyonları gibi konularda da etkili sonuçlar alınması bekleniyor. Bu durum, yalnızca teknik araştırmalar için değil, kamu politikalarını şekillendiren bilimsel verilere de katkı sağlayacak. Bu noktada Oak Ridge Ulusal Laboratuvarı’nın rolü daha da güçleniyor. Böylece bilimsel topluluk için önemli bir merkez haline geliyor.
Süper bilgisayar projelerinde enerji tüketimi her zaman kritik bir konu olarak değerlendiriliyor. Bu nedenle Lux ve Discovery, enerji verimliliği açısından da özel olarak tasarlanıyor. Kullanılacak işlemci ve bellek sistemleri, sadece performansa değil, aynı zamanda düşük enerji tüketimine de odaklanıyor. Özellikle karbon ayak izinin azaltılması yönündeki global eğilimler, bu tür projelerde belirleyici bir faktör haline gelmiş durumda. Bu kapsamda, AMD ve ortaklarının tercih ettiği donanım mimarileri, çevresel etkileri minimize edecek şekilde belirleniyor. Bu da uzun vadeli kullanımda maliyetlerin kontrol altında tutulmasını sağlıyor.
Geliştirilecek süper bilgisayarların uluslararası iş birliklerine açık bir yapıda olması, bilimsel veri paylaşımı açısından yeni fırsatlar doğuracak. Oak Ridge’deki bu altyapının Avrupa, Asya ve diğer bölgelerden gelen araştırmacılarla birlikte kullanılabilmesi hedefleniyor. Böylece küresel ölçekte bilimsel keşiflerin hızlanması mümkün hale gelecek. Bunun yanında, sistemlerin siber güvenlik konusunda da üst düzeyde korunması için özel protokoller geliştiriliyor. Bu da yalnızca verilerin güvenliği açısından değil, kullanıcılar arası adil erişim bakımından da önem taşıyor. Böyle bir altyapı, bilimsel şeffaflık açısından güçlü bir örnek teşkil ediyor.








