Zoom CEO’su Eric Yuan, yapay zekânın iş dünyasında yaratacağı dönüşümün sadece üretkenlikle sınırlı kalmayacağını düşünüyor. Ona göre bu teknolojik değişim, aynı zamanda çalışma süresine de doğrudan etki edecek. Bu görüşlerini San Francisco’daki TechCrunch Disrupt 2025 etkinliğinde paylaştı. Yuan’a göre, yapay zekâ sayesinde insanlar haftanın yalnızca üç ya da dört günü çalışarak işlerini tamamlayabilecek.
Yuan’ın dikkat çektiği en önemli özelliklerden biri, Zoom’un geliştirdiği yapay zekâ tabanlı “dijital ikiz” teknolojisi. Kullanıcıların yerini alabilen bu sanal avatarlar, belirli durumlarda kullanıcı adına konuşabiliyor. Bu sistem, Yuan’ın bizzat yatırımcılarla gerçekleştirdiği bir toplantıda denendi. Konuşmanın bir kısmı dijital ikiz aracılığıyla yürütüldü. Bu örnek, yapay zekânın iş dünyasındaki rolünü yeniden tartışmaya açtı. Çünkü artık yalnızca aracı bir teknolojiden değil, doğrudan etkileşime girebilen bir sistemden söz ediliyor.
Zoom üretkenlik çözümlerine yapay zekâ entegre ediyor
Eric Yuan, dijital avatarların sadece sunumlar için değil, iş görüşmeleri ve müzakereler gibi daha karmaşık süreçlerde de kullanılabileceğini belirtiyor. Örneğin, iki yönetici arasında yapılacak bir sözleşme görüşmesinin ilk safhası, bu dijital ikizler aracılığıyla yürütülebilir. İnsanlar yalnızca karar aşamasında sürece dahil olabilir. Bu da zaman tasarrufu ve odaklanma açısından büyük avantaj sağlar. Tüm bunlara ek olarak, şirket içi süreçlerin otomatikleşmesi de hız kazanır. Böylece çalışanlar üzerindeki operasyonel yük bir miktar da olsa azalabilir.
Yuan’ın vurguladığı bir diğer alan da e-posta yönetimi. Günümüzde e-posta kutuları çoğu çalışan için zaman kaybına yol açabiliyor. Ne var ki, yapay zekâ bu noktada da devreye girebilir. Sistem, gelen mesajları analiz ederek öncelik sırasına göre sıralayabilir. Bu sayede çalışan, gerçekten yanıtlanması gereken mesajlara zaman ayırır. Geri kalan mesajlar ya otomatik olarak cevaplanır ya da uygun bir zamanda hatırlatılır.
Zoom’un üretkenlik çözümleri arasında yer alan beyaz tahta uygulamaları, ortak çalışma belgeleri ve toplantı notları da yapay zekâ ile entegre ediliyor. Yuan, bu ürünlerin bugünkü haliyle hâlâ manuel kullanım gerektirdiğini ifade ediyor. Ancak uzun vadede tüm bu sistemler otomatikleştirilecek. Böylelikle hem zamandan kazanmak mümkün olacak hem de çalışanlar yalnızca stratejik işlere odaklanabilecek. Çünkü tekrar eden görevler, zaman içinde makineler tarafından yönetilebilir hale gelecek. Bu da genel iş yapısını daha verimli bir noktaya taşıyabilir.
Yuan’a yöneltilen yatırım sorusuna verdiği yanıt, şirketin yönelimlerini açıkça ortaya koyuyor. “Yapay zekâ, yapay zekâ ve yine yapay zekâ” ifadesi, Zoom’un bu alana verdiği önemin bir göstergesi. Şirket içinde haftalık olarak düzenlenen uzun süreli toplantılarda yalnızca yapay zekâ konuşuluyor. Hangi ürünlerin geliştirileceği, hangi alanlarda daha fazla otomasyon sağlanabileceği bu oturumlarda değerlendiriliyor. Yuan’a göre bu yalnızca bir teknolojik yatırım değil, aynı zamanda çalışma kültürünün yeniden tanımlanması anlamına geliyor.
Yine de bu dönüşümün hızı, yalnızca teknolojik gelişmelere bağlı değil. Kurumsal politikalar, çalışan beklentileri ve yasal düzenlemeler bu sürecin yönünü belirleyecek. Yapay zekâ ne kadar gelişmiş olursa olsun, onu etkili kullanabilmek için insan odaklı bir çerçeve gerekiyor. Çünkü teknoloji, ancak belirli bir toplumsal zemin üzerinde işlevsel hâle gelebilir. Ne var ki, mevcut gelişmeler bu çerçevenin hızla şekillenmekte olduğunu gösteriyor.
Öte yandan, Yuan’ın haftalık üç-dört gün çalışma öngörüsü ilk bakışta uzak bir hedef gibi görünse de bazı iş modellerinde bu uygulamalar şimdiden test ediliyor. Özellikle yaratıcı ve bilgi temelli sektörlerde çalışan kişiler, zaten esnek çalışma düzenleriyle verimliliği artırma arayışında.







