Teknoloji

WordPress’in kurucusu WP Engine’a marka ihlali nedeniyle karşı dava açtı

wordpress automattic

WordPress kurucularından Matt Mullenweg ile barındırma hizmeti sağlayıcısı WP Engine arasındaki gerilim uzun süredir devam ediyor. Bu kez Automattic, WP Engine’ın açtığı davaya yanıt niteliğinde yeni bir karşı dava ile gündeme geldi. Dava dosyasında, WP Engine’ın WordPress markasını izinsiz kullandığı ve açık kaynak topluluğuna verdiği destek sözünü yerine getirmediği belirtiliyor. Tüm bu iddialar, iki taraf arasındaki hukuki çekişmeyi çok daha karmaşık bir hale getirmiş durumda.

Automattic’e göre süreç, özel sermaye şirketi Silver Lake’in WP Engine’a yaptığı 250 milyon dolarlık yatırımla farklı bir yön kazandı. Bu yatırımın ardından şirketin odağını topluluk katkısından çok kâr artırmaya çevirdiği iddia ediliyor. Mullenweg’in hukuk ekibi, WP Engine’ın “WordPress Teknoloji Şirketi” ifadesini kullanarak markayı ticari kazanç aracı haline getirdiğini ileri sürüyor. Bunun yanında, bazı iş ortaklarının da şirketi “WordPress Engine” olarak adlandırmasına göz yumulduğu ifade ediliyor. Automattic, bu durumun markanın tanınırlığına zarar verdiğini ve kullanıcılar nezdinde kafa karışıklığı yarattığını vurguluyor.

WordPress projesinde açık kaynak kültürünün de korunması isteniyor

Bu iddialar, Automattic’in yalnızca marka haklarını değil, aynı zamanda açık kaynak kültürünü de koruma çabasıyla ilişkilendiriliyor. Mullenweg’in avukatları, WP Engine’ın WordPress projesine kaynaklarının yüzde beşini ayırma taahhüdünü yerine getirmediğini savunuyor. Bu katkının eksik kalması, topluluğun sürdürülebilirliği açısından olumsuz bir tablo oluşturuyor. Her ne kadar WP Engine bu iddiaları reddetse de, açık kaynak ilkeleriyle ticari amaçlar arasındaki denge konusu yeniden tartışmaya açılmış durumda. Her iki taraf da bu sürecin uzun süreceğini öngörüyor.

Automattic’in dava dosyasında, WP Engine’a “adil bir marka lisans anlaşması” teklif edildiği; ancak şirketin bu görüşmeleri bilinçli şekilde ertelediği belirtiliyor. İddiaya göre WP Engine, lisans görüşmelerinin gelirlerini azaltacağını düşündüğü için gerçek bir anlaşmaya yanaşmadı. Bunun yanında, Silver Lake’in WP Engine’ı 2 milyar dolar değerlemeyle satma planı yaptığı da dosyada yer alıyor. Bu satış planı, lisans konusundaki gecikmeleri açıklayan önemli bir unsur olarak görülüyor. Automattic, bu ertelemelerin bilinçli şekilde yapıldığını öne sürüyor.

Her şeye rağmen WP Engine, bu iddialara karşı kararlı bir duruş sergiliyor. Şirket sözcüsü, WordPress markasının açık kaynak yazılımı tanımlamak için uzun süredir kullanıldığını ifade ediyor. Bu kullanımı sektör genelinde yaygın bir uygulama olarak nitelendiren sözcü, Automattic’in suçlamalarının temelsiz olduğunu savunuyor. Şirketin açıklamasına göre, mevcut yasal düzenlemeler bu kullanımı adil bir marka hakkı kapsamında değerlendiriyor. Buna rağmen dava süreci, markanın sınırlarının ne ölçüde çizileceğini yeniden gündeme getirdi.

WP Engine’ın açtığı ilk dava, Mullenweg’in yönetim tarzını sert biçimde eleştiriyordu. Dava dilekçesinde Mullenweg, “gücü kötüye kullanmak”, “şantaj yapmak” ve “açgözlülük” gibi suçlamalarla itham edilmişti. İddiaya göre Automattic, WP Engine’dan aylık gelirinin yüzde sekizini telif olarak talep etmişti. Bu süreç, şirket içinde büyük bir huzursuzluğa yol açtı. O dönemde 100’ün üzerinde Automattic çalışanı gönüllü olarak istifa etti ve bu durum kurumsal yapı üzerinde ciddi bir etki yarattı.

Mullenweg’in yeni karşı davası ise tabloyu tersine çeviriyor. Artık suçlamalar, Automattic’ten değil WP Engine’dan geliyor. Bu kez odakta marka bütünlüğü ve açık kaynak katkısının ihlali var. Automattic tarafı, WordPress’in geleceği için bu mücadelenin topluluk yararına olduğunu vurguluyor. Tüm bunların yanında, davanın sonucu açık kaynak projeleriyle özel şirketler arasındaki ilişkilere dair yeni bir tartışmayı da tetikliyor.