Microsoft, Windows 11 işletim sistemi için geliştirmeye devam ettiği yapay zekâ destekli Copilot asistanına yeni bir özellik daha ekliyor. Şirketin resmi blog sayfasında yer alan duyuruya göre, “Hey Copilot” komutuyla çalışan sesli erişim özelliği belirli Windows Insider kullanıcılarının kullanımına açıldı. Bu yenilik, kullanıcıların Copilot ile etkileşime geçmesini daha pratik ve doğrudan hale getiriyor. Copilot’un daha önce yalnızca uygulama içinden veya belirli kısayollarla başlatılabilmesi, bu özelliğin önemini artırıyor.
Yeni özellik, Copilot Voice olarak adlandırılan güncellenmiş kullanıcı arayüzüyle birlikte geliyor. Kullanıcılar uygulama ayarlarından sesli komutu manuel olarak etkinleştirdiklerinde, görev çubuğunun üzerinde mikrofon simgesi taşıyan yüzer bir arayüz beliriyor. Bu arayüz, sistemin kullanıcının sesli komutlarını dinlemeye hazır olduğunu gösteriyor. “Hey Copilot” komutu duyulduğunda kısa bir bildirim sesiyle sistemin dinlemeye geçtiği anlaşılıyor.
Yalnızca İngilizce sistem diline sahip bilgisayarlarda kullanılabilen bu özellik, şu anda yalnızca Copilot’un 1.25051.10.0 ya da üzeri sürümlerinde çalışıyor. Microsoft, bu güncellemenin kademeli olarak dünya genelindeki Insider kullanıcılarına sunulacağını belirtiyor. Türkiye’deki kullanıcılar için bu, özelliğin henüz erişilebilir olmadığı anlamına geliyor. Fakat bu tür özelliklerin ilerleyen dönemlerde daha fazla dil desteğiyle genişletilmesi bekleniyor.
Microsoft, dijital asistan deneyimini yeniden şekillendirmeye çalışıyor
Yeni sesli komut sistemi, tamamen cihaz üzerinde çalışan bir “uyandırma kelimesi algılayıcısı” sayesinde çalışıyor. Sistem, sesli komutu tanıyabilmek için 10 saniyelik bir ses arabelleği kullanıyor. Microsoft’un açıklamasına göre, bu ses verileri ne buluta gönderiliyor ne de cihazda yerel olarak kaydediliyor. Böylelikle kullanıcı gizliliğine yönelik kaygılar en aza indiriliyor.

Her ne kadar “Hey Copilot” komutu çevrimdışı ortamda tanınabilse de, Copilot’un işlevlerini yerine getirebilmesi için internet bağlantısı gerekiyor. Bu da, sesli komutla başlatılan taleplerin bulut tabanlı işlem gücüyle çözümlendiğini gösteriyor. Copilot’un temelinde yer alan yapay zekâ motorları hâlâ bulut servisleri üzerinden çalıştığı için, sistem çevrimdışı modda sınırlı kalıyor. Tüm bunların yanında, temel erişimin çevrimdışı gerçekleşebilmesi bile kullanıcı deneyimi açısından dikkat çekici bir adım.
Microsoft, bu özellikle birlikte kullanıcılarına daha doğal ve sezgisel bir deneyim sunmayı hedefliyor. Siri, Alexa ve Google Assistant gibi rakip sistemlerde yıllardır var olan bu sesli erişim özelliği, Microsoft ekosistemine geç dahil olmuş olsa da, Copilot’un konumunu güçlendirebilir. Şirket daha önce Cortana ile benzer bir denemede bulunmuş, ancak bu sistem istenilen etkiyi yaratamamıştı. Copilot ise hem görsel hem de metin tabanlı destekle bu boşluğu doldurmaya çalışıyor.
Öte yandan, Microsoft’un bu adımı, Copilot’u yalnızca üretkenlik aracı olmaktan çıkarıp daha geniş bir dijital asistan kimliğine kavuşturma çabasını da yansıtıyor. Özellikle masaüstü ortamında eller serbest kullanım senaryoları düşünüldüğünde, sesle çalışan yapay zekâ asistanları önemli avantajlar sağlayabiliyor. Kullanıcıların yalnızca “Hey Copilot” demesiyle komut verebilmesi, bu anlamda önemli bir eşik olarak değerlendiriliyor. Her ne olursa olsun, bu sistemin günlük kullanıma entegrasyonu zamanla netlik kazanacak.
Copilot’un sesli erişim özelliği ücretsiz olarak sunuluyor. Ancak bu, sistemin yalnızca İngilizce dilinde ve belirli test kullanıcılarına açıldığı gerçeğini değiştirmiyor. Türkçe dil desteğiyle birlikte bu özelliğin Türkiye pazarına ne zaman sunulacağı henüz açıklanmış değil. Bunun yanı sıra, özellik geldiğinde yerel kullanıcıların nasıl bir deneyim yaşayacağı da merak konusu olarak kalmayı sürdürüyor.
Microsoft’un sesli erişim desteği sunduğu bu yeni sistem, Copilot’un gelecekte daha geniş kullanıcı kitlelerine ulaşmasına katkı sağlayabilir. Özellikle hibrit çalışma ortamlarında, sesli asistan desteği iş akışlarını hızlandırabilir ve kullanıcı alışkanlıklarını dönüştürebilir. Fakat bu tür özelliklerin sürdürülebilir olabilmesi için yalnızca teknolojik yeterlilik değil, aynı zamanda dil, kültür ve gizlilik gibi unsurların da dikkate alınması gerekiyor.