ManşetlerTeknoloji

Togg, Can.ai ile yapay zekâyı mobilite sahnesine taşıdı

togg

Togg, Münih’te düzenlenen IAA Mobility 2025 fuarında uluslararası teknoloji gündemine damga vurdu. Şirket, Microsoft Türkiye iş birliğiyle geliştirdiği yapay zekâ platformu Can.ai’ı ziyaretçilerin karşısına çıkardı. Trumore Zone adı verilen özel alanda sahnelenen platform, fuara gelenlere akıllı şarj yönlendirme ve sesli komutlarla araç yönetimi gibi uygulamaları test etme imkânı sundu. Bunun yanında, arayüz gerektirmeyen medya ve sağlık senaryoları da yoğun ilgi gördü.

Togg, yapay zekâyı yalnızca ek bir özellik olarak değil, tüm dijital mimarisinin merkezinde konumlandırıyor. 2020’den bu yana geliştirilen altyapı, GPU destekli eğitim sistemleriyle desteklendi. Bu yaklaşım, hem güvenliği hem de ölçeklenebilirliği ön planda tutan bir yapı ortaya koydu. Her şeye rağmen şirket, yalnızca altyapıya yatırım yapmakla yetinmedi; kullanıcı deneyimini doğrudan dönüştürecek çözümler geliştirmeyi de amaçladı. Tüm bunların yanında Microsoft mühendislerinin katkısıyla Azure tabanlı sağlam bir yapı ortaya çıktı.

Togg altyapısı yapay zekâ için güçlü mimari oluşturdu

Can.ai, kullanıcıyla kurduğu ilişki bakımından geleneksel sistemlerden ayrılıyor. Sistem, yalnızca komutlara yanıt vermekle kalmıyor, aynı zamanda niyet, zamanlama, lokasyon ve geçmiş davranışları da dikkate alıyor. Böylece kullanıcıya daha sezgisel bir deneyim sunuluyor. Bunun yanı sıra, empati kurabilen ve gerektiğinde önceden harekete geçebilen bir yapı ortaya çıkıyor. Ne var ki bu yaklaşım sadece araç kullanımını değil, tüm mobilite deneyimini yeniden şekillendiriyor.

Togg CEO’su M. Gürcan Karakaş, fuarda yaptığı konuşmada bu vizyonu net ifadelerle anlattı. Karakaş, yapay zekânın şirketin kuruluşundan itibaren stratejik omurgayı oluşturduğunu belirtti. Can.ai’ın ZeroTouchUI sayesinde kullanıcıların hiçbir menüye dokunmadan ya da karmaşık ekranlar arasında gezinmeden hizmet alabildiğini dile getirdi. Bu sistemde, sesli komutlar ya da bağlama göre otomatik tetiklenen senaryolar öne çıkıyor. Bunun yanında, güvenlik ve esneklik konularında Microsoft ile yürütülen iş birliği de dikkat çekti.

Microsoft Türkiye Genel Müdürü Levent Özbilgin, yapay zekânın dönüştürücü gücüne işaret etti. Özbilgin, Can.ai’ın farklı ekosistemlerle sorunsuz entegrasyon sağlayabildiğini vurguladı. Azure’un küresel ölçekli ve güvenli altyapısının bu noktada belirleyici olduğunu ifade etti. Fakat bu açıklamalar, sadece teknik detaylara değil, kullanıcı deneyiminin kesintisiz hale gelmesine de odaklanıyordu. Tüm bunların yanında platformun gelecekte farklı sektörlere de açılabileceği mesajı verildi.

Fuarda öne çıkan bir başka başlık, Can.ai’ın müşteri deneyimini desteklemesi oldu. Togg Care ekibinin dijital ikizi gibi çalışan sistem, çağrı merkezi süreçlerinden öğrendi. 1000’in üzerinde doküman ve milyonlarca çağrı kaydı üzerinde eğitilen platform, doğal dil işleme teknolojileriyle saniyeler içinde doğru yanıt üretebiliyor. Bu sayede, satıştan sipariş takibine kadar geniş bir alanda hizmetler hızla karşılanıyor. Öte yandan kullanıcıların teknik sorularına verilen yanıtların doğruluğu da dikkat çekti.

Bunun yanında, Can.ai’ın müşteriyle doğal bir dil üzerinden kurduğu iletişim önemli bir fark oluşturuyor. Platform, yalnızca hazır senaryolara bağlı kalmıyor; konuşmalar ilerledikçe kendini geliştirebiliyor. Her şeye rağmen sistemin temelinde empati yeteneği bulunuyor. Böylelikle kullanıcı kendini klasik bir botla değil, gerçek bir destek ekibiyle konuşuyormuş gibi hissediyor. Bu yaklaşım, müşteri sadakatini güçlendiren bir etki yaratıyor.

ZeroTouchUI kavramı fuarın en dikkat çekici yönlerinden biri oldu. Kullanıcı, herhangi bir menüye dokunmadan yalnızca sesli veya otomatik senaryolarla destek alabiliyor. Bunun yanı sıra, bu etkileşim modelinin yalnızca araçlarda değil, farklı cihazlarda da uygulanabileceği vurgulandı. Tüm bunların yanında teknolojinin gelecekte ev içi cihazlarla entegrasyonu da gündeme gelebilir. Böylece Can.ai, yalnızca mobilite sınırlarında kalmayan daha geniş bir potansiyele kavuşuyor.

Togg’un sunduğu platform, aynı zamanda ölçeklenebilir bir yapıya sahip. Bu durum, farklı pazarların ihtiyaçlarına hızlı uyum sağlayabileceğini gösteriyor. Öte yandan, Avrupa’daki bir fuarda tanıtılması, uluslararası rekabet gücünün de işaretini veriyor. Tüm bunların yanında Microsoft ortaklığı, küresel standartlarla uyumlu bir güvenlik çerçevesi oluşturuyor. Bu çerçeve, kullanıcı verilerinin korunması açısından kritik görülüyor.