Marvel Sinematik Evreni’nin en sıra dışı hikâyelerinden biri olan Thunderbolts, sinemalarda elde ettiği büyük başarıyı şimdi dijital dünyaya taşıyor. Marvel’ın alışılmış kahraman formülünü tersine çeviren yapım, 26 Kasım itibarıyla Disney+ üzerinden izlenebilecek. Film, süper kahraman kavramına farklı bir bakış getirirken izleyiciyi gri bir ahlak çizgisine davet ediyor. Kısacası, bu kez sahnede kurtarıcılar değil, kendi karanlığıyla savaşan karakterler var.
Yelena Belova, Bucky Barnes, Red Guardian, Ghost, Taskmaster ve John Walker’dan oluşan bu sıra dışı ekip, geçmişleriyle hesaplaşmadan geleceğe adım atamayan karakterlerden oluşuyor. Her biri farklı bir travmanın temsilcisi olan bu altı karakter, hem birbirlerine hem de kendilerine güvenmeyi öğrenmek zorunda kalıyor. Valentina Allegra de Fontaine’in yönlendirmesiyle başlayan görev, aslında onların içsel dönüşüm sürecine dönüşüyor. Bunun yanında, hikâyede güçlü diyaloglar ve çatışmalar karakterlerin arka planını daha da derinleştiriyor. Tüm bunların sonunda, izleyici hem aksiyon hem de duygu açısından yoğun bir deneyim yaşıyor.
Thunderbolts Marvel’ın klasik anlatımından farklı bir yapıya sahip
Jake Schreier’in yönettiği film, karakter temelli anlatımıyla Marvel evreninde farklı bir yere konumlanıyor. Florence Pugh’un canlandırdığı Yelena, zekâsı ve stratejik düşünme gücüyle grubun odak noktasına yerleşiyor. Sebastian Stan’in hayat verdiği Bucky Barnes ise geçmişinden kaçamayan ama yeniden inşa olmaya çalışan bir figür olarak öne çıkıyor. Bunun yanı sıra, David Harbour’un Red Guardian karakteri filme mizahi bir denge getiriyor. Öte yandan, bu üçlü arasındaki kimya filmin duygusal ritmini belirleyen ana unsur haline geliyor.
Taskmaster, Ghost ve John Walker gibi karakterlerse hikâyeye daha karmaşık bir katman ekliyor. Özellikle Ghost’un güçleri üzerindeki yeni kontrol çabası, filmdeki en dikkat çekici dönüşüm süreçlerinden birini oluşturuyor. Buna rağmen, karakterin geçmişine yapılan göndermeler izleyiciye empati kurma imkânı sağlıyor. John Walker’ın dengesiz vatanseverliği, hikâyeye hem çatışma hem de gerilim kazandırıyor. Bunun yanında, Taskmaster’ın fotoğrafik refleks yeteneği aksiyon sahnelerinde belirleyici bir unsur olarak öne çıkıyor. Tüm bunlar bir araya geldiğinde, film sadece bir görev hikâyesi olmaktan çıkarak karakterlerin iç dünyasına yöneliyor.
Thunderbolts, Marvel’ın klasik anlatım çizgisinden farklı bir yapıya sahip. Bu farklılık, yalnızca karakter seçiminde değil, anlatım biçiminde de kendini hissettiriyor. Filmde görsel efektlerin yoğunluğu yerine, duygusal derinlik ve dramatik ton ön plana çıkarılıyor. Bununla birlikte, tempolu sahneler ve iyi planlanmış geçiş sekansları izleyiciyi hikâyenin ritminde tutuyor. Her şeye rağmen, filmdeki aksiyonun arkasında güçlü bir insan hikâyesi yer alıyor.
Görsel açıdan film oldukça dengeli bir anlatı sunuyor. Özellikle Ghost’un fazlama yeteneğinin ekranda yaratığı etki, sinematografik açıdan özgün bir atmosfer oluşturuyor. Red Guardian’ın fiziksel gücüyle birleşen bu sahneler, klasik Marvel koreografisinden daha ağırbaşlı bir ritimle ilerliyor. Fakat yönetmen, tempoyu düşürmeden karakter odaklı sahneler arasında yumuşak geçişler kurmayı başarıyor. Bunun yanında, film boyunca kullanılan renk paleti ve kamera açıları karakterlerin ruh hâlini yansıtır biçimde kullanılıyor.







