Tesla yönetim kadrosundaki hareketlilik dikkat çekici biçimde sürüyor. Son olarak, Kuzey Amerika ve Avrupa üretiminden sorumlu üst düzey yönetici Omead Afshar’ın görevine Elon Musk tarafından son verildi. Bu görevden alma, Tesla’nın son aylarda yaşadığı küresel satış düşüşlerinin hemen ardından geldi. Afshar’ın ayrılığı, Tesla’nın iç dengesinde yeni bir kırılmayı daha işaret ediyor.
Afshar, Musk’ın farklı şirketlerinde 2017’den bu yana çeşitli görevler üstlenmiş, geçen yıl ise önemli bir terfiyle üretim operasyonlarının başına geçmişti. Ne var ki, son dönemde Tesla’nın satışlarında yaşanan istikrarlı düşüşler, bu görev değişikliğini kaçınılmaz hâle getirdi. Özellikle Avrupa pazarında yaşanan gerileme, yönetim kademesinde bazı değişimlere zemin hazırladı. Mayıs ayında Avrupa’da yeni Tesla tescilleri yüzde 41 oranında düştü.
Tesla, Elon Musk kaynaklı bir güven bunalımı içinde
Sadece Avrupa değil, Çin pazarı da Tesla açısından sıkıntılı bir tablo çiziyor. Çin’deki satışlar aynı dönemde yüzde 15 oranında azaldı. Bu gerileme, Tesla’nın küresel çapta artan rekabet karşısında zorlandığını ortaya koyuyor. Özellikle Çinli elektrikli araç üreticilerinin agresif büyümesi, Tesla’nın pazar payını önemli ölçüde daralttı.
Afshar’ın görevden alınmasının ardından gözler Elon Musk’ın diğer hamlelerine çevrildi. Musk’ın bu dönemde ABD’deki kamu görevlerinden ayrılması ve robotaksi hizmetini Austin’de devreye sokması dikkat çekti. Fakat tüm bu hamleler, Tesla’nın yaşadığı imaj sorununu ortadan kaldırmaya yetmiş değil. Şirketin özellikle ABD kamuoyunda giderek artan bir tepkiyle karşılaştığı görülüyor.
Musk’ın sosyal medyada yarattığı tartışmalı atmosfer, şirketin algısını ciddi şekilde etkiliyor. Eski ABD Başkanı Donald Trump’ın kampanyasına verdiği finansal destek, bu algının daha da olumsuzlaşmasına neden oldu. Bunun yanında DOGE isimli iç maliyet kesme programı da çalışanlar arasında huzursuzluk yarattı. Tüm bunların şirketin satış performansını doğrudan etkilediği düşünülüyor.
Tesla Takedown gibi kampanyaların yaygınlaşması da bu dönemin bir başka göstergesi olarak öne çıkıyor. ABD’deki bazı şehirlerde Tesla bayileri önünde düzenlenen protestolar, şirketin toplumsal zeminde karşılaştığı tepkileri yansıtıyor. Bu eylemlerin hem kamu algısını hem de satış performansını doğrudan etkilediği değerlendiriliyor. Her ne kadar bu tepkilerin satışlara etkisi doğrudan ölçülemese de, eğilim net şekilde gerilemeye işaret ediyor.
Tesla’nın Avrupa’da karşılaştığı düzenleyici engeller ve Çin’deki yoğun rekabet baskısı, şirketin önünde çözülmesi gereken başka sorunlara da işaret ediyor. Avrupa Birliği’nin karbon emisyonlarıyla ilgili daha sıkı düzenlemeleri, yerli üreticileri desteklemeye yönelik politikalarla birleşince Tesla için bu bölge daha zorlu hâle geliyor. Çin’de ise BYD ve Nio gibi markaların fiyat ve teknoloji avantajı, Tesla’nın yerel tüketici nezdindeki çekiciliğini azaltıyor. Böyle bir ortamda üretimden sorumlu yöneticilerin başarısı tek başına belirleyici olmuyor.
