SpaceX, şimdiye kadar geliştirdiği en büyük ve güçlü roket sistemi olan Starship’in 11. test uçuşuna saatler kala son hazırlıklarını tamamladı. Roket, Teksas eyaletindeki Starbase tesisinde yeniden istiflendi ve fırlatma rampasına yerleştirildi. Bu süreçte paylaşılan yeni görüntüler, roketin Super Heavy ve Ship kısımlarının birleşimini açık biçimde ortaya koydu. Fotoğraflarda, Starship’in gün batımıyla beraber gökyüzüne yükselmek için hazır beklediği görülüyor.
Fırlatma hazırlıkları yalnızca teknik açıdan değil, lojistik olarak da yoğun bir süreci beraberinde getirdi. Elon Musk’ın yönettiği şirket, alt kademe olan Super Heavy ile üst kademe Ship’i bir kez daha aynı yapının içine dahil etti. Her ne kadar daha önce benzer istifleme çalışmaları yapılmış olsa da, bu uçuşta kullanılacak konfigürasyonun bazı açılardan yenilendiği belirtildi. Bunun yanı sıra bu uçuşta, hem üst kademe hem de alt kademenin kontrollü bir şekilde suya iniş yapması bekleniyor. SpaceX, bu iniş senaryosunu bir tür genel prova olarak görüyor.
SpaceX Starship’in yeniden kullanılabilir yapısıyla maliyetleri düşürüyor
Super Heavy roketinin görevini tamamladıktan birkaç dakika sonra güvenli biçimde suya iniş yapması hedefleniyor. Geçmişte Falcon 9’da başarıyla uygulanan bu tür iniş senaryoları, Starship için çok daha büyük ölçekte test ediliyor. Bu noktada asıl zorluk, bu denli büyük bir sistemin kontrollü bir biçimde yönlendirilmesini sağlamak. Fakat şirket, geliştirdiği yeni yazılım algoritmaları sayesinde yön ve hız kontrolünü iyileştirmeye çalışıyor. Tüm bu çaba, roketi çok kez kullanılabilir hale getirmeyi amaçlıyor.
Üst kademe olan Ship için de benzer bir iniş senaryosu planlanmış durumda. Geliştirilen bu yapı, gelecekte Ay ya da Mars gibi yüzeylere doğrudan iniş yapabilecek potansiyele sahip. Bunun yanında, yeryüzüne dönüş sırasında dik iniş yeteneği de sistemin önemli bir parçası haline geldi. Ship’in bu özelliği, derin uzay görevlerinin lojistik planlamasında doğrudan avantaj sağlayacak. Her ne olursa olsun, bu özelliklerin her biri gerçek görev senaryolarında test edilmedikçe tam anlamıyla doğrulanmış sayılmıyor.
Öte yandan SpaceX, yalnızca Starbase üzerinden değil, farklı bölgelerden de fırlatma yapabilmek için altyapı oluşturuyor. Florida’daki Kennedy Uzay Merkezi’nde inşası süren ikinci Starship rampası, bu hedefin ilk adımı olarak görülüyor. Bu bölge, ABD’nin doğu kıyısında yer alması nedeniyle farklı yörüngelere erişim açısından stratejik bir noktada bulunuyor. Bununla birlikte, inşaatın tamamlanmasının yanı sıra çevresel değerlendirme süreçlerinin de sonuçlanması gerekiyor. Bu denetimlerin zamanlaması, fırlatma takvimini doğrudan etkileyebilir.
Kennedy Uzay Merkezi’nden yapılacak ilk Starship fırlatması için 2026 yılı hedefleniyor. Şirket bu konuda net bir tarih vermese de, hazırlıkların hızla sürdüğü ifade ediliyor. Her şeye rağmen bu sürecin yalnızca mühendislik açısından değil, çevresel sürdürülebilirlik bağlamında da yönetilmesi bekleniyor. Florida kıyılarından bu büyüklükte bir roketin fırlatılması, bölgedeki doğal yapılar üzerinde etkili olabilir. Bu nedenle Federal Havacılık İdaresi tarafından yürütülen çevresel analizlerin sonucu büyük önem taşıyor.
Tüm bu hazırlıklar yapılırken, fırlatma alanı çevresindeki insan hareketliliği de dikkat çekici boyutlara ulaştı. Starship’in fırlatma rampasına yerleştirildiği gün, yüzlerce kişi tesise yakın sahil şeridine akın etti. Bölge halkı ve roket tutkunları, gökyüzüne çıkacak bu dev yapıyı yakından izlemek için sahil boyunca toplandı. Tüm bunların yanında, sosyal medya üzerinden yapılan canlı yayınlar da büyük ilgi gördü. Starship artık yalnızca teknik bir yapı değil, aynı zamanda küresel düzeyde dikkat çeken bir simge haline geldi.
SpaceX, fırlatma günü öncesinde hava durumuna ilişkin beklentilerini de paylaştı. Şirketin pazar günü yaptığı açıklamaya göre, test uçuşunun gerçekleşmesi için hava koşulları %80 oranında elverişli. Bu oran, önceki bazı uçuşlarda yaşanan olumsuzluklara kıyasla umut verici bir tablo sunuyor. Bununla birlikte fırlatma öncesinde tüm sistemlerin yeniden gözden geçirileceği ve gerekirse erteleme yapılabileceği ifade ediliyor. Yine de mevcut şartlar altında, roketin fırlatma penceresine girmesi yüksek olasılık olarak değerlendiriliyor.
Starship’in bu 11. test uçuşu, yalnızca bir sistem denemesi değil; aynı zamanda gelecekteki uzay görevlerinin yapı taşlarından biri olarak öne çıkıyor. Özellikle iniş senaryolarının başarıyla tamamlanması, aracın yeniden kullanılabilirliğini somut şekilde ispatlayacak. Bu doğrultuda elde edilecek her veri, sonraki testlerde ve nihai görevlerde risk analizine doğrudan katkı sağlayacak. SpaceX’in bu süreçten elde edeceği tecrübe, uzun vadede derin uzay taşımacılığına yön verebilecek potansiyeli içinde barındırıyor. Tüm gözler, bu yüksek riskli uçuşta elde edilecek somut sonuçlara çevrilmiş durumda.