Bilim

SpaceX Starshield uydularının frekans ihlali endişe yaratıyor

spacex starshield

SpaceX tarafından sadece hükümet kurumlarına yönelik geliştirilen Starshield adlı uydu ağı, uluslararası telekomünikasyon standartlarına aykırı hareket ettiği iddialarıyla gündeme geldi. NPR’ın ortaya koyduğu bilgilere göre, Starshield uyduları radyo frekanslarını olması gerektiği gibi kullanmıyor. Özellikle belirli sinyallerin, yalnızca yer istasyonlarından uydulara veri aktarımı için ayrılmış uplink frekanslarında gönderildiği tespit edildi. Bu kullanım biçimi, uzay iletişiminde olası karışıklıklara zemin hazırlayabilir. Her şeyden önce, bu tür frekanslar belirli amaçlarla ayrılmışken farklı şekilde değerlendirilmesi ciddi teknik sonuçlara neden olabilir.

Bu iddialar, amatör uydu takipçisi Scott Tilley’nin yaptığı gözlemlere dayanıyor. Tilley, bazı sinyallerin yeryüzünden değil de uydulardan geldiğini belirterek bu durumu sorgulamaya başladı. Normal şartlarda uplink olarak adlandırılan bu frekansların yönü, tersine çevrilmemeli. Çünkü bu tür bir yön değişimi sadece teknik değil, aynı zamanda düzenleyici bir sorunu da beraberinde getiriyor. Öte yandan, frekans karışıklığı yaşanması durumunda başka uyduların da etkilenebileceği düşünülüyor. Bu da yalnızca SpaceX’i değil, diğer uydu operatörlerini de doğrudan ilgilendiren bir risk ortaya çıkarıyor.

SpaceX Starshield ihlali uluslararası düzeni sarsabilecek düzeyde

Uluslararası Telekomünikasyon Birliği (ITU) tarafından belirlenen kurallar, uydular arasında çakışmayı ve sinyal bozulmasını önlemek için var. Bu kurallar, özellikle askeri projelerde daha hassas bir şekilde uygulanmalı. Çünkü bu tarz sistemler yalnızca veri iletimi değil, aynı zamanda komuta ve kontrol işlevi de görüyor. Tilley’nin belirttiğine göre, uplink frekansları üzerinden gönderilen sinyaller bu hassas yapıyı tehdit ediyor olabilir. Buna rağmen henüz somut bir iletişim aksaklığı yaşanmadı. Ancak bu, ileride yaşanmayacağı anlamına gelmiyor.

Sinyallerin teknik analizi sırasında, kaynağın Starshield’a ait olduğu yönünde bazı teknik işaretler bulundu. Ne var ki bu sinyallerin içeriği veya amaçları hakkında herhangi bir resmi açıklama yapılmadı. Her şeye rağmen, sistemin gizli doğası nedeniyle kamuoyunun bilgilendirilmemesi anlaşılabilir. Fakat bu durum, uluslararası düzenlemelere aykırı davranıldığı gerçeğini ortadan kaldırmıyor. Tüm bunların yanında, kamuya açık verilerle bu tür teknik analizlerin yapılabiliyor olması da ayrı bir tartışma başlığı.

SpaceX’in konuya dair sessiz kalması, spekülasyonların büyümesine neden oldu. Her ne kadar şirket daha önce de benzer durumlarda kamuoyuna açıklama yapmamış olsa da bu seferki iddialar doğrudan uluslararası düzenlemeleri ilgilendiriyor. Bu nedenle, bir açıklamanın yapılmaması teknik değil, politik bir tavır olarak da okunabilir. Şirketin hükümetlerle yürüttüğü kapalı projeler, bu süreci daha da karmaşık hale getiriyor. Bununla birlikte, SpaceX’in bu projeleri tek başına yürütmediği, ABD’li resmi kurumların da işin içinde olduğu biliniyor.

Starshield, ilk kez 2023 yılında ABD Uzay Kuvvetleri ile yapılan 70 milyon dolarlık bir anlaşmayla kamuoyunun dikkatini çekti. Bu projeyle birlikte Starshield’ın askeri alandaki kullanımının kapsamı daha iyi anlaşılmaya başlandı. 2024 yılında ise bu sistemin, Ulusal Keşif Ofisi için casus uydular geliştirmekte kullanıldığı ileri sürüldü. Bu uyduların yeryüzünden yüksek çözünürlüklü görüntüler toplamak üzere konumlandırıldığı belirtiliyor. Bu bilgiler, sistemin yalnızca savunma değil, istihbarat faaliyetlerinde de aktif şekilde görev aldığını gösteriyor.

Tüm bunların ışığında, frekans ihlali meselesi yalnızca teknik değil, aynı zamanda hukuki ve politik bir boyut da taşıyor. Çünkü ITU gibi kuruluşlar, belirlenen kurallara uymayan ülkeleri ve şirketleri çeşitli yaptırımlarla karşı karşıya bırakabiliyor. Her ne olursa olsun, uzayda faaliyet gösteren her kuruluşun bu kurallara riayet etmesi bekleniyor. Aksi halde, küresel iletişim altyapısında telafisi zor sorunlar yaşanabilir. Burada söz konusu olan, yalnızca bir şirketin hatası değil, tüm sistemin istikrarı.

Uydu iletişim teknolojileri hızla gelişiyor ve bu gelişim, bazı mevcut düzenlemelerin sorgulanmasına da neden oluyor. Bunun yanında, ticari şirketlerin devlet destekli projelerde giderek daha fazla yer alması, denetim mekanizmalarının zayıflamasına yol açabiliyor. Ne var ki teknik ilerlemenin olduğu her alanda düzenleme ihtiyacı da paralel olarak artıyor. Eğer bu uyum sağlanamazsa, bugünkü tartışmalar ileride çok daha büyük krizlere dönüşebilir. Bu açıdan bakıldığında, yaşananlar sadece bugünü değil, önümüzdeki yılları da yakından ilgilendiriyor.

Yörüngedeki uydu sayısı arttıkça frekansların paylaşımı daha karmaşık bir hal alıyor. Bu yüzden, mevcut kuralların esnetilmesi değil, daha titiz uygulanması gerekiyor. Starshield gibi gizli projelerin bu kuralların dışında hareket etmesi, diğer aktörlerin tepkisini çekebilir. Bu da yalnızca teknik değil, diplomatik sonuçlar doğurabilecek bir tabloyu beraberinde getiriyor. Olası frekans karışıklıkları, sivil altyapılar üzerinde dahi zincirleme etkilere neden olabilir.