Teknoloji

Samsung akıllı ev otomasyonunu sadeleştiren SmartThings güncellemelerini duyurdu

samsung smartthings

Samsung, SmartThings uygulamasını daha erişilebilir ve işlevsel hale getirecek bir dizi güncellemeyi kullanıcılarla paylaştı. Akıllı ev deneyimini sadeleştirmeyi hedefleyen bu değişiklikler, doğrudan uygulama içinden doğal dil kullanılarak rutin oluşturmayı mümkün kılıyor. Artık karmaşık menülerle uğraşmadan, sadece yazılı komut vererek ev otomasyon senaryoları yaratmak mümkün. Bu sayede teknolojiye mesafeli kullanıcıların bile sürece adapte olması kolaylaşacak gibi görünüyor.

Yapılan açıklamaya göre, kullanıcılar uygulamaya basit bir ifade yazarak sistemin kendi içinde senaryoyu otomatik olarak yapılandırmasını sağlayabilecek. Örneğin “Evden çıkınca tüm ışıkları kapat” cümlesi yeterli olacak. Cihazların tek tek seçilmesine, her ayarın manuel yapılmasına gerek kalmadan sistem devreye girecek. Bu adım, SmartThings’i daha önce karmaşık bulan kullanıcılar için belirgin bir fark yaratabilir.

SmartThings kullanıcıları artık zamanlı adımlarla çoklu otomasyonları tek bir rutinde çalıştırabilecek

Uygulamanın bir diğer dikkat çekici özelliği ise zaman gecikmeli adımlar tanımlayabilme yeteneği oldu. Artık tek bir rutin içinde farklı cihazlara farklı zamanlarda komut vermek mümkün. Örneğin, sabah 07:00’de ışıklar açılırken, 15 dakika sonra kahve makinesi devreye alınabiliyor. Bu tür detaylı otomasyonlar, günlük alışkanlıklara birebir uyum sağlama açısından işlevsel duruyor.

Buna ek olarak, kullanıcı güvenliğini artırmaya yönelik yeni bir adım daha atılmış durumda. Rutinlere eklenebilen “çalıştırmadan önce onayla” seçeneği, özellikle ortak yaşam alanlarında istenmeyen tetiklemeleri önlemeye yardımcı oluyor. Evde başka biri varken güvenlik modunun otomatik devreye girmesi gibi durumlar bu sayede engellenebilecek. Bildirim üzerinden gelen onay kutucuğu, kontrolü kullanıcıya bırakıyor.

SmartThings uygulamasındaki bu yenilikler yalnızca telefon kullanıcılarını değil, giyilebilir cihaz sahiplerini de kapsıyor. Apple Watch için geliştirilen yeni widget’lar sayesinde, ev cihazlarını bilekte kontrol etmek mümkün hale geliyor. Saat üzerinden lokasyonlar arasında geçiş yapılabiliyor ve belirli cihazlar doğrudan yönetilebiliyor. Bu durum özellikle ev içinde hareket halindeyken büyük kolaylık sağlıyor.

Samsung’un tanıttığı bir diğer özellik ise “Sanal Ev” deneyimi oldu. Gerçek akıllı cihazlara sahip olmayan kullanıcılar bile, sistemin sunduğu otomasyon imkanlarını sanal ortamda test edebiliyor. Rutinleri düzenlemek, farklı cihazlar ekleyerek sistemi denemek artık uygulama üzerinden yapılabiliyor. Bu da satın alma kararları öncesi kullanıcıya önemli bir ön izleme sağlıyor.

SmartThings Find hizmeti de bağlantı paylaşımı özelliğiyle daha işlevsel hale getirilmiş. Galaxy SmartTag cihazlarının konumu artık bir bağlantı üzerinden diğer cihazlarla paylaşılabiliyor. Paylaşım sadece Galaxy telefonlar üzerinden yapılabiliyor olsa da, bağlantı tüm internet erişimli cihazlarda görüntülenebiliyor. Böylece kayıp eşyaların takibi aile bireyleriyle daha kolay paylaşılabiliyor.

SmartThings’in bir diğer dikkat çeken hamlesi ise Calm Onboarding programının kapsamını genişletmesi oldu. Program artık 58 ülkede aktif ve Galaxy Watch ile Galaxy Buds gibi giyilebilir cihazları da destekliyor. Uygulamada “Cihazımı Otomatik Ekle” seçeneğini aktif hale getiren kullanıcılar, desteklenen ürünleri ekstra bir işlem yapmadan tanıtabiliyor. Bu süreç, yeni cihazların SmartThings’e dahil edilmesini ciddi anlamda hızlandırıyor.

Yeni özelliklerin bir kısmı şimdiden uygulamaya entegre edilmiş durumda. Geri kalan yenilikler ise kısa süre içinde Android ve iOS platformlarındaki kullanıcılara sunulacak. Samsung, bu kapsamlı güncellemelerle birlikte kullanıcıların akıllı ev kurulumlarını daha kolay ve sezgisel hale getirmeyi amaçlıyor. Özellikle doğal dil desteği, gelecekte ev otomasyonunun standart yöntemi haline gelebilir.

Tüm bu gelişmeler, akıllı ev teknolojilerinin karmaşıklıktan uzak, kullanıcı dostu bir noktaya evrildiğini gösteriyor. Samsung’un SmartThings için attığı bu adımlar, günlük yaşama dokunan pratik çözümleriyle dikkat çekiyor. Uygulamanın doğal dil ile rutin oluşturma yeteneği, teknolojiyi daha geniş kitleler için ulaşılabilir kılma yolunda etkili olabilir. Geliştirmelerin etkisi, kullanıcı alışkanlıklarına yansımaya başladıkça daha net şekilde görülecek.