Slack üzerinde uzun süredir varlığını sürdüren Slackbot, artık klasik hatırlatıcı rolünden çıkarak ciddi bir dönüşüm geçiriyor. Yeni yapı, alışıldık sınırları aşan, yapay zekâ destekli ve kullanıcıyla etkileşim kurabilen bir forma sahip. Bu da Slack’in sadece bir mesajlaşma aracı değil, aynı zamanda üretkenliği merkeze alan bir iş platformu olarak yeniden şekillendiğini gösteriyor. Her geçen gün iş süreçlerinin daha hızlı ve daha akıllı hale geldiği bir dönemde bu tarz dönüşümler kaçınılmaz hâle geliyor.
Slackbot’un yeni sürümüyle birlikte kullanıcılar artık doğal dilde yazılmış cümlelerle komut verebiliyor. Kısa, basit ya da bağlama dayalı cümlelerle bile işlem başlatmak mümkün hâle geldi. Örneğin “yarınki sunum için notları toparla” dendiğinde, bot hem ilgili belgeleri tarıyor hem de içerikleri bir araya getiriyor. Bu süreçte kullanıcıya yalnızca kontrol etmek kalıyor. Bu yönüyle bakıldığında, yeni Slackbot sadece bir araç değil, aynı zamanda iş akışına dâhil olan bir yardımcı gibi davranıyor.
Slack, Slackbot’u kullanıcıyla konuşan ve bağlamı anlayan bir yapay zekâya dönüştürdü
Bununla birlikte, Slackbot’un bilgi bulma kabiliyeti de dikkat çekici düzeyde artırılmış durumda. Kullanıcılar yalnızca hatırladıkları birkaç kelimeyi yazarak önceki konuşmalara, belgelere ya da dosya bağlantılarına erişebiliyor. Bu sayede arama süresi kısalıyor, doğru bilgiye daha hızlı ulaşılıyor. Özellikle yoğun belge trafiği olan ekiplerde bu tür pratik çözümler iş yükünü gözle görülür biçimde azaltıyor. Diğer yandan, bu gelişme Slack’in belge içeriği analizi ve bağlam çözümleme becerisini de daha üst seviyeye taşıyor.

Yeni Slackbot, yalnızca Slack içerisindeki verilerle değil, aynı zamanda Google Drive, OneDrive ve Salesforce gibi üçüncü taraf uygulamalarla da entegre çalışıyor. Böylece çok kaynaklı veri analizleri mümkün hâle geliyor. Kullanıcılar farklı platformlara dağılmış bilgileri tek bir çatı altında görüntüleyebiliyor. Bu entegrasyonlar özellikle karar verme süreçlerinde hız kazandırıyor. Aynı zamanda verilerin birbiriyle ilişkilendirilmesi konusunda da kullanıcıya zaman kazandırıyor.
The Verge tarafından test edilen bu yapay zekâ destekli sürüm, markaya özel sosyal medya içerikleri üretebiliyor. Bununla birlikte bir ürünün lansman planını oluşturabilecek düzeyde stratejik planlama yapabiliyor. Bu örnekler, Slackbot’un artık sadece içerik değil, içerik stratejisi de tasarlayabildiğini ortaya koyuyor. Şirketin paylaştığına göre, bot bu görevleri markanın diliyle ve iletişim tarzıyla uyumlu biçimde gerçekleştirebiliyor. Tüm bunların yanında, yapılan işlemlerin kalitesine dair somut örnekler henüz kamuya açık şekilde paylaşılmadı.
Slack, şu anda bu yeni bot sürümünü yalnızca 70.000 kullanıcıyla test ediyor. Ancak yıl sonuna kadar daha geniş bir kullanıcı kitlesiyle buluşması planlanıyor. Kurumlar, eğer isterlerse bu özelliği devre dışı bırakabilecek. Buna karşılık, bireysel kullanıcılar için bu tür bir kontrol sunulmuyor. Bu durum kullanıcıların gizlilik ve veri kullanımı konusundaki endişelerini de beraberinde getiriyor.
Tüm bunların yanında, Slack son dönemde yapay zekâyla olan entegrasyonlarını sürekli genişletiyor. Canvas isimli doküman paylaşım alanına eklenen yazım asistanı bunlardan biri. Kanallar ve mesaj dizileri için oluşturulan özetleme sistemi de kullanıcıya zaman kazandırmayı hedefliyor. Bu yeniliklerin toplamında Slack’in, ekip içi verimliliği arttırmayı temel alan bir yola girdiği görülüyor. Aynı zamanda kullanıcı deneyimini daha kişiselleştirilmiş bir yapıya taşıma çabası da dikkat çekiyor.
Öte yandan, Slack’in kullanıcı mesajlarını varsayılan olarak yapay zekâ modellerini eğitmek için kullanması tepkiyle karşılandı. Kurumsal müşteriler, bu durumu değiştirmek için manuel olarak devre dışı bırakma talebinde bulunmak zorunda kalıyor. Bu durum, veri gizliliği açısından çeşitli tartışmaları da beraberinde getiriyor. Slack’in bu konuda daha şeffaf bir politika izlemesi gerektiği yönünde görüşler yaygınlaşıyor. Dolayısıyla kullanıcıların bu konuda bilinçli hareket etmeleri büyük önem taşıyor.