Samsung’un Galaxy kullanıcıları için geliştirdiği Samsung Cloud servisi, görünüşe göre 2026 yılında çok daha iddialı bir yapıya kavuşacak. Şirketin uzun süredir Microsoft OneDrive ile sürdürdüğü entegrasyonun sona ereceği bilgisi, bu dönüşümün ilk adımı olarak değerlendiriliyor. Yeni bilgiler ışığında, Samsung’un kendi bulut altyapısına yatırım yaparak Apple ve Google gibi rakiplerle doğrudan rekabet etmeye hazırlandığı anlaşılıyor. Henüz resmi bir duyuru yapılmamış olsa da, sızdırılan ekran görüntüleri bu yöndeki hazırlıkların ciddiyetini gösteriyor.
Devam eden bu süreçte, kullanıcılara sunulması planlanan iki yeni ücretli depolama seçeneği dikkat çekiyor. Buna göre, 49 GB ve 199 GB kapasiteli planlar aylık ücret karşılığında kullanılabilecek. Her iki planın da 1 dolarlık bir fiyat etiketi taşıdığı görülüyor; fakat bu fiyatların geçici olduğu ve sonradan değiştirilebileceği belirtiliyor. Bu tür yer tutucu fiyatların, sistemin test sürecinde kullanıldığı biliniyor. Üstelik bu planlarla sınırlı kalınmayacağı, daha yüksek depolama seçeneklerinin de ilerleyen dönemde gündeme gelebileceği konuşuluyor. Bu detay, Samsung’un sadece temel ihtiyaçlara değil, daha geniş kitlelere de hitap etmek istediğini gösteriyor.
Samsung Cloud için büyüme hedefi netleşiyor
Samsung Cloud, her ne kadar uzun süredir Galaxy cihazlarda yer alsa da, şimdiye kadar daha çok temel yedekleme görevleriyle sınırlı bir rol üstleniyordu. Kullanıcılar fotoğraf, video, çağrı geçmişi ve mesajlar gibi içerikleri bu servisle saklayabiliyordu. Buna rağmen, iCloud veya Google One gibi servislerle kıyaslandığında daha sınırlı bir deneyim sunduğu sık sık dile getiriliyordu. Bu sınırlılık, özellikle yüksek hacimli veri saklamak isteyen kullanıcılar için Samsung Cloud’u yetersiz kılmıştı. Tüm bunların yanında, yeni ücretli planların devreye girmesiyle birlikte bu algının değişmesi muhtemel görünüyor. Samsung’un artık sadece entegre bir yedekleme aracı değil, bağımsız bir bulut platformu sunmayı hedeflediği görülüyor.
OneDrive desteğinin yıl sonunda sona ereceği bilgisi, bu geçiş sürecini hızlandırıyor. Kullanıcıların bulut yedekleme ihtiyaçlarının kesintiye uğramaması için alternatifin doğrudan Samsung tarafından sunulması önem taşıyor. Fakat bu geçiş sürecinde kullanıcıların nasıl yönlendirileceği ve hangi verilerin kolaylıkla aktarılabileceği gibi sorular hâlâ belirsizliğini koruyor. Samsung’un, bu konuda bir geçiş rehberi yayımlaması ya da cihazlara özel yönlendirmeler sunması bekleniyor. Aksi halde, mevcut OneDrive kullanıcılarının veri kaybı ya da senkronizasyon sorunlarıyla karşılaşma riski bulunuyor. Buna rağmen, şirketin kullanıcı deneyimini önceleyen bir planlama yaptığı izlenimi oluşmuş durumda.
Samsung Cloud’un yedekleme özellikleri günümüzde oldukça kapsamlı bir listeyi içeriyor. Cihaz ayarları, alarm ve zamanlayıcılar, ev ekranı düzeni, uygulama verileri ve ses kayıtları gibi çok sayıda detaylı veri, servisin desteklediği içerikler arasında yer alıyor. Öte yandan, bazı sınırlamalar halen geçerliliğini koruyor. Örneğin, 1 GB’tan büyük dosyalar sistem tarafından desteklenmiyor ve güvenli klasör içerisindeki içerikler yedeklenemiyor. Bunun yanı sıra, Google hesabı gibi senkronize edilen üçüncü taraf hizmetlere ait kişiler ve takvim etkinlikleri de bu servisin kapsamına girmiyor. Bu kısıtlamaların gelecekte nasıl değişeceği ise henüz açıklanmadı.
Yeni ücretli planlarla birlikte, Samsung’un bu teknik sınırlamaları gözden geçirerek daha esnek bir yapı kurması olasılık dâhilinde. Kullanıcıların uzun süredir talep ettiği daha geniş depolama alanı, bu hizmetin benimsenmesini ciddi şekilde etkileyebilir. Fakat depolama kapasitesinden daha fazlası da önemli: Kullanıcı arayüzünün kullanım kolaylığı, veri senkronizasyon hızı ve cihazlar arası geçişte yaşanan sorunsuz deneyim gibi faktörler de tercihleri belirliyor. Samsung’un, yalnızca depolama alanını artırmakla kalmayıp, bu unsurlarda da iyileştirme yapması gerekiyor. Tüm bunların yanında, fiyatlandırma stratejisinin piyasadaki rekabete uygun bir seviyede kalması da elzem. Zira Apple ve Google gibi dev rakiplerin sunduğu entegre avantajlar, kullanıcıları mevcut ekosistemlerinden koparmayı zorlaştırıyor.
Yeni planlar sadece Galaxy telefonlarla sınırlı kalmayabilir. Samsung’un tabletleri, dizüstü bilgisayarları ve hatta akıllı saatleri de bu servise entegre edebilir. Böyle bir senaryo gerçekleştiğinde, şirketin farklı cihazlar arasında uçtan uca bir bulut deneyimi sunması mümkün hâle gelir. Bu yaklaşım, Apple’ın iCloud ve Google’ın Google One sistemleriyle sağladığı ekosistem bütünlüğüne benzer bir yapı kurmak açısından kritik bir adım olur. Samsung’un, özellikle Android kullanıcıları için böyle bir platform oluşturarak pazarda öne çıkması mümkün. Üstelik bu servis, yalnızca veri yedekleme aracı değil; aynı zamanda bulut üzerinden içerik yönetimi yapan kullanıcılar için de cazip bir çözüm haline gelebilir.
Samsung’un attığı bu adımlar, doğrudan Google One’la rekabete girme niyetini gösteriyor. Android kullanıcılarının çoğu için Google One uzun süredir varsayılan tercih olsa da, Samsung’un kendi cihazlarına özel entegrasyonu bazı kullanıcıları cezbedebilir. Bu bağlamda, Samsung’un veri güvenliği, şifreleme ve gizlilik politikalarını da daha şeffaf şekilde ortaya koyması önem kazanacak. Kullanıcılar sadece alan değil, verilerinin nasıl korunduğunu da bilmek istiyor. Tüm bu detaylar, servisin kalıcılığını ve kullanıcı sadakatini doğrudan etkileyecek unsurlar arasında yer alıyor.