Yapay zekâ uygulamaları iş dünyasında dönüşüm yaratmaya başladı. Giriş seviyesi görevler en çok etkilenen pozisyonlar arasında yer alıyor. OpenAI CEO’su Sam Altman, bu süreçte milyonlarca çalışanın iş tanımının değişeceğini öngörüyor. McKinsey ve Goldman Sachs gibi kuruluşlar da benzer tahminlerde bulunuyor.
Altman, üretken yapay zekâ sistemlerinin verimliliği artırırken istihdamın dağılımını değiştireceğini savunuyor. Özellikle tekrarlayan ve kurallara dayalı görevler bu dönüşümden en fazla etkilenecek alanlar arasında. Altman’ın “The Gentle Singularity” başlıklı açıklamasında belirttiğine göre, üretken sistemler artık birçok görevde insanla eşit ya da daha yüksek başarı gösteriyor. Bu durum, hukuk, finans, medya ve müşteri hizmetleri gibi alanlarda önemli değişikliklere zemin hazırlıyor.
Anthropic CEO’su Dario Amodei’nin aktardığına göre, giriş seviyesindeki ofis pozisyonlarının yarısı beş yıl içinde ortadan kalkabilir. Bu gruba, fatura mutabakatı, şablon müşteri desteği, ilk taslak metin yazımı gibi işler dâhil. Ayrıca, haber özeti hazırlama ve temel kod hata ayıklama görevleri de aynı risk altında. Lojistikte robotlar, medyada otomatik altyazı sistemleri giderek yaygınlaşıyor. Bu gelişmeler şirketlerin iş gücü maliyetlerini düşürmesini sağlıyor.
Yapay zekâ bazı meslekleri dönüştürürken yenilerini ortaya çıkarıyor
Bu değişim yalnızca iş kaybıyla sınırlı değil. Yeni teknolojiler, farklı uzmanlık alanlarının da oluşmasına neden oluyor. Prompt mühendisliği, veri küratörlüğü ve model denetimi gibi görevler bu kapsamda öne çıkıyor. Ayrıca, AI operasyon teknisyenleri ve sentetik medya tasarımcıları da büyüyen alanlar arasında yer alıyor. Bu görevler, sistemlerin hem teknik hem de etik açıdan yönetimini mümkün kılıyor.
Bunun yanında bazı mesleklerde yapay zekâ destekleyici bir rol üstleniyor. Müşteri temsilcilerinin üretkenliği üzerinde yapılan araştırmalarda, yapay zekâ yardımıyla saatlik performansın %14 arttığı görülüyor. Daha az deneyimli çalışanlarda bu oran %34’e kadar çıkıyor. Böylece yeni işe başlayanların adaptasyon süresi kısalıyor. İçerik üretiminde ise ilk taslaklar yapay zekâ ile hazırlanıyor, ardından editörler tarafından nihai hale getiriliyor.
Sağlık, hukuk ve eğitim alanlarında da otomasyonun etkisi giderek yaygınlaşıyor. Belgelerin analiz edilmesi, sözleşmelerin gözden geçirilmesi ve kişisel öğrenme önerilerinin hazırlanması gibi görevler, yapay zekâ yardımıyla daha hızlı tamamlanıyor. Tıp alanında tanı destek sistemleri, radyoloji görüntülerinin ön incelemesini üstleniyor. Eğitimde sınav değerlendirmeleri ve içerik kişiselleştirme uygulamaları öne çıkıyor. Ne var ki klinik kararlar ve sınıf içi etkileşim hâlâ insanlar tarafından yürütülüyor.
Özellikle yaratıcı işlerde de dönüşüm kendini gösteriyor. Oyun geliştirme, film senaryosu yazımı ve dijital illüstrasyon gibi alanlarda üretken yapay zekâ sistemleriyle birlikte çalışılıyor. Müzik prodüksiyonunda da yeni nesil araçlar, fikir aşamasından düzenlemeye kadar çeşitli görevlerde kullanılıyor. Bu sistemler, çoğu zaman fikir verme ya da zaman kazandırma amacıyla tercih ediliyor. Böylelikle manuel olarak uzun süren bazı süreçler daha kısa sürede tamamlanıyor.
Goldman Sachs raporuna göre, üretken yapay zekânın 2030’a kadar küresel ekonomiye katkısı %7’yi bulabilir. Bu katkının büyük bölümü verimlilik artışına dayanıyor. Fakat iş gücü yapısında meydana gelecek değişim, bazı sektörlerde önemli sonuçlar doğurabilir. Özellikle analitik ve veri odaklı görevlerde yapay zekâ kullanımı yaygınlaştıkça, insan müdahalesi azalıyor. Bu durum, çalışanların beceri setlerinin güncellenmesini zorunlu kılıyor.
McKinsey & Company tarafından yayımlanan tahminlere göre, dünya genelinde yaklaşık 100 milyon kişi meslek değiştirmek zorunda kalabilir. Bunun önüne geçmek için çeşitli ülkelerde yeniden beceri kazandırma girişimleri başlatıldı. Devletlerin yanı sıra özel sektör de bu süreçte aktif rol üstleniyor. Bazı kurumlar çalışanlarına yönelik prompt mühendisliği ve veri okuryazarlığı eğitimleri sunmaya başladı. Her şeye rağmen eğitim kurumları bu geçiş sürecinde belirleyici konumda yer alıyor.
Elde edilen veriler, teknik bilgiye sahip olan ya da yapay zekâ sistemleriyle çalışmayı öğrenen kişilerin iş gücü içinde daha dirençli kaldığını gösteriyor. Eğitim, sağlık ve danışmanlık gibi insani becerilere dayalı meslekler daha az etkileniyor. Bu nedenle bazı uzmanlar, gelecekte hem teknolojik hem de sosyal becerilere sahip çalışanların öne çıkacağını belirtiyor. Fakat bu sürecin eşit şekilde ilerleyebilmesi için eğitim erişiminin genişletilmesi gerekiyor. Yapay zekânın yaygınlaşmasıyla birlikte mesleklerin tanımı yeniden şekillenmeye devam ediyor.