OpenAI, yapay zekâ tabanlı içerikleri ön plana çıkaracak yeni bir sosyal medya uygulaması üzerinde çalışıyor. Bu uygulama, şirketin Sora 2 adlı video üretim modeliyle doğrudan bağlantılı olacak. TikTok’a benzer bir arayüzle gelecek platform, dikey video akışını temel alacak. Kullanıcıların ekranı kaydırarak gezineceği bir deneyim sunulacak. Fakat burada kritik fark, içeriklerin tamamen yapay zekâ üretimi olması olacak.
Kullanıcıların telefonlarından herhangi bir fotoğraf ya da video yüklemesine izin verilmeyecek. Yalnızca Sora 2’nin oluşturduğu içerikler uygulamada yer bulacak. Bu tercih, platformu klasik sosyal medyadan ayıran en önemli noktalardan biri olarak öne çıkıyor. Bunun yanında kısa video sınırı da dikkat çekiyor. Uygulama içindeki videolar en fazla 10 saniye uzunluğunda olabilecek.
OpenAI Sora 2 ile üretilen videolar kullanıcı deneyimini yeniden şekillendirecek
Sora 2’nin 10 saniyelik üretim sınırı, TikTok’un ilk dönemlerini akla getiriyor. TikTok başlangıçta yalnızca 15 saniyelik videolara izin veriyordu. Zamanla bu süre önce bir dakikaya, ardından 10 dakikaya kadar çıktı. OpenAI’ın uygulaması ise bu konuda daha sınırlı bir deneyim ortaya koyuyor. Bu yaklaşım, kullanıcıların daha kısa ve hızlı tüketilen içeriklere yönelmesini sağlayabilir.
Bunun yanında uygulamaya kimlik doğrulama özelliği ekleniyor. Kullanıcı kendi yüzünü doğrulattığında, yapay zekâ bu yüzü videolarda kullanabilecek. Böylece diğer kullanıcılar da bu yüzü etiketleyerek içeriklerinde değerlendirebilecek. Her kullanımda kişiye bildirim gönderilmesi planlanıyor. Bildirimler, video uygulama akışına eklenmese bile gönderilecek.
Bu güvenlik önlemi, kullanıcıların yüzleri üzerindeki kontrolünü artırmayı hedefliyor. Yine de böyle bir özellik, mahremiyet tartışmalarını da beraberinde getirebilir. Özellikle kimlik doğrulama süreçlerinin hassasiyeti, kullanıcı güveni açısından kritik önem taşıyor. Ne var ki OpenAI’ın bu konuda şeffaf bir politika izlemesi beklenecek. Tüm bunların yanında, sistemin olası kötüye kullanımlara karşı ne kadar dayanıklı olduğu zamanla görülecek.
Telif hakları konusu da uygulamanın geleceğini belirleyecek başlıklardan biri olarak öne çıkıyor. Wired’ın aktardığı bilgilere göre, bazı içeriklerin üretilmesi telif engeline takılacak. Buna rağmen The Wall Street Journal, hak sahiplerinin içeriklerinin kullanılmaması için ayrıca talepte bulunmaları gerektiğini yazdı. Bu durum, telif haklarının korunması konusunda tartışmalara yol açabilir. Özellikle içerik sahiplerinin yükümlülükleri belirsizliğini koruyor.
OpenAI’ın sosyal medyaya yönelmesinin nedenleri de dikkat çekiyor. ABD’de TikTok’un sahibi ByteDance’in geleceğiyle ilgili belirsizlikler bu konuda etkili olmuş görünüyor. Uygulamanın sosyal özellikler barındırması, kullanıcıların farklı yapay zekâ modellerine yönelmesini de engelleyebilir. Çünkü bu platformdan ayrılmak, aynı zamanda oluşacak topluluktan da uzak kalmak anlamına gelecek. Bu da kullanıcıların daha uzun süre bağlı kalmasını sağlayabilir.
Öte yandan sosyal medya pazarındaki yoğun rekabet, OpenAI’ın işini kolaylaştırmayacak. Meta ve Google gibi şirketler de yapay zekâ tabanlı içerik üretim araçlarını sosyal platformlara entegre ediyor. Tüm bunların yanında bağımsız girişimler de benzer çözümler üzerinde çalışıyor. OpenAI’ın uygulaması bu ortamda farklılaşmak zorunda kalacak. Her şeye rağmen yalnızca yapay zekâ içeriklerinin bulunması onu benzersiz kılabilir.