ManşetlerTeknoloji

OpenAI, Oracle ile bulut bilişim tarihine geçen 300 milyar dolarlık anlaşmayı imzaladı

openai chatgpt

Yapay zekâ dünyasında rekabet giderek daha fazla teknoloji devini sahaya sürerken, OpenAI ile Oracle arasında imzalanan 300 milyar dolarlık bulut bilişim anlaşması dikkatleri üzerine çekti. Bu anlaşmanın, 2027’den itibaren başlayarak beş yıl boyunca geçerli olması bekleniyor. Taraflar, bu sürede yüksek miktarda işlem gücünün Oracle üzerinden OpenAI’a aktarılmasını planlıyor. Söz konusu rakam, teknoloji sektöründe bugüne dek duyurulan en yüksek hacimli altyapı yatırımlarından biri olma özelliğini taşıyor.

Anlaşmanın duyurusu, Temmuz 2025’te kamuoyuyla paylaşılan Stargate projesi kapsamında geldi. Projede, Oracle’ın yanı sıra Japon yatırım firması SoftBank ile ABD Başkanı Donald Trump da yer alıyor. Bu ortaklık dahilinde toplam 4.5 gigawatt gücünde veri merkezlerinin kurulması hedefleniyor. Ne var ki, projenin açıklanmasından bu yana en çok merak edilen konu, bu altyapının maliyetiydi. Artık bu detay da netleşti: OpenAI, beş yıllık süreçte bu altyapı için Oracle’a 300 milyar dolar ödeme yapacak.

Oracle ile imzalanan anlaşmayla OpenAI altyapı kapasitesini katlamayı hedefliyor

Bu gelişme, sadece OpenAI tarafında değil, Oracle’ın finansal tablolarında da ciddi bir etki yarattı. Şirketin CEO’su Safra Catz, 2025 mali yılının ilk çeyreğine ilişkin açıklamalarında, üç farklı şirketle dört adet milyar dolarlık sözleşme imzalandığını duyurdu. Bu şirketlerden birinin OpenAI olduğu kuvvetle muhtemel. Zira Oracle’ın bu çeyrekte 317 milyar doları aşan yeni sözleşmelerle gelecek gelirini garanti altına aldığı bildirildi. Tüm bunların yanında, Oracle hisselerindeki artış da bu gelişmenin finansal etkisini net biçimde ortaya koydu.

Larry Ellison, şirketin kurucusu ve başkanı olarak, bu yükselişin ardından dünyanın en zengin kişisi konumuna geldi. Elbette ki bu türden büyük altyapı yatırımları, sadece ekonomik sonuçlar doğurmuyor. Aynı zamanda sektördeki güç dengelerini de yeniden şekillendiriyor. Her şeye rağmen, Oracle’ın altyapı kapasitesini bu denli hızlı şekilde genişletmesi, şirketi Amazon Web Services ve Google Cloud gibi dev rakipleriyle aynı masaya oturtuyor. OpenAI ile yapılan iş birliği de bu pozisyonun güçlenmesinde etkili olacak.

OpenAI’ın yapay zekâ çözümleri üretme konusundaki iştahı hız kesmeden sürüyor. Şirketin sadece Oracle değil, aynı zamanda Broadcom ile de 10 milyar dolarlık bir iş birliği içerisinde olduğu konuşuluyor. Bu anlaşma kapsamında, OpenAI’ın kendi özel AI çiplerini tasarlayarak dışa bağımlılığı azaltması hedefleniyor. Yapay zekâ modellerinin ihtiyaç duyduğu yüksek işlem kapasitesi göz önüne alındığında, bu tür donanım yatırımlarının önemi her geçen gün artıyor. Öte yandan bu türden özel çipler, yazılım ve donanım entegrasyonunu da daha verimli hâle getiriyor.

OpenAI’ın 2025 yılı sonunda 12.7 milyar dolarlık bir gelir elde etmesi öngörülüyor. Bu gelir yapısı, yalnızca ChatGPT gibi son kullanıcıya dönük ürünlerle sınırlı değil. Büyük kurumlara yönelik lisanslar ve özel yapay zekâ çözümleri de şirketin gelir kaynakları arasında önemli yer tutuyor. Bu bağlamda, Oracle ile yapılan dev anlaşmanın yalnızca teknolojik değil, aynı zamanda stratejik bir yönü de bulunuyor. Çünkü altyapısı güçlü olmayan bir yapay zekâ şirketinin ölçekli hizmet sunması pek mümkün görünmüyor.

Anlaşmanın detaylarında dikkat çeken bir başka unsur, OpenAI’ın veri merkezlerine olan yaklaşımı. Şirket, dış kaynaklı altyapılara yatırım yaparken, aynı zamanda özel donanım çözümlerine de yöneliyor. Tüm bunların yanında, güvenlik ve sürdürülebilirlik kriterlerinin de ön planda tutulduğu bildiriliyor. Özellikle 4.5 gigawatt gücündeki veri merkezleri için çevresel etkilerin de gözetileceği ifade ediliyor. Bu da gösteriyor ki yapay zekâ altyapısı artık yalnızca performans değil, aynı zamanda sorumluluk da gerektiriyor.

Bulut bilişim pazarı, bu gelişmeyle birlikte yeni bir eşiğe ulaşmış durumda. Oracle’ın son çeyrekteki yüzde 77’lik bulut gelir artışı, bu alandaki büyümenin geçici olmadığını ortaya koyuyor. Diğer büyük oyuncuların da benzer iş birliklerine yönelmesi olasılık dahilinde. Çünkü yapay zekâ uygulamaları büyüdükçe, veri işleme kapasitesine duyulan ihtiyaç da katlanıyor. Bu yüzden altyapı anlaşmaları, teknoloji şirketlerinin geleceğini doğrudan belirleyen faktörler hâline geliyor.

Sektörde yaşanan bu gelişmeler, gelecekte yapay zekânın nasıl bir yöne evrileceğine dair de güçlü sinyaller veriyor. Daha karmaşık modeller, daha yüksek işlem gücü ve daha özel çözümler artık kaçınılmaz hâle gelmiş durumda. OpenAI’ın attığı bu adım da bu evrimin merkezinde yer alıyor. Buna rağmen, yatırımın verimli sonuçlar doğurması için uzun vadeli sürdürülebilirlik planlarının da doğru kurgulanması gerekiyor. Aksi takdirde, büyük bütçelerle yapılan anlaşmalar uzun vadede fayda yerine zarar getirebilir.