OpenAI, yapay zekâ teknolojilerinin eğitim sürecinde ihtiyaç duyduğu işlem gücünü büyütmek amacıyla Amazon Web Services (AWS) ile yedi yıllık ve toplam 38 milyar dolar değerinde kapsamlı bir anlaşmaya gitti. Bu iş birliğiyle şirket, Nvidia tarafından geliştirilen yüksek performanslı grafik işlemcilerine geniş çapta erişim sağlayacak. GPU altyapısının doğrudan eğitim süreçlerine aktarılacağı ve bu kapasitenin 2026 sonuna kadar tamamen devreye alınacağı belirtiliyor. Anlaşma, yalnızca teknik bir yatırım değil, aynı zamanda bulut hizmetleri alanındaki dengeleri değiştirecek nitelikte bir adım. OpenAI’ın artık Microsoft dışındaki altyapı sağlayıcılarıyla daha aktif ilişki kurması da bu sürecin önemli bir parçası.
OpenAI ile Amazon arasında yapılan bu yeni iş birliği, Microsoft’un OpenAI üzerindeki ayrıcalıklı konumunu büyük ölçüde kaybettiği bir dönemde gündeme geldi. Microsoft’un, OpenAI’ın bulut ortağı olarak sahip olduğu ilk söz hakkından feragat etmesi, şirketler arası ilişkilerin yeniden şekillendiğini gösteriyor. Bu değişim, OpenAI’ın sadece Azure ile sınırlı kalmayıp farklı servis sağlayıcılarla daha esnek biçimde çalışabileceğini ortaya koyuyor. Buna paralel olarak, Amazon ile yapılan anlaşmanın sadece teknik değil, stratejik yönleri de dikkat çekiyor. Her ne kadar Microsoft hâlâ büyük bir rol oynasa da, OpenAI’ın yeni arayışlara açık olduğunu net biçimde ortaya koyuyor.
OpenAI eğitim sürecinde Amazon üzerinden GPU erişimi sağlayacak
OpenAI’ın yaptığı açıklamaya göre, AWS üzerindeki GPU altyapısı hemen devreye alınmaya başlanacak. Tüm kaynakların 2026 yılı sonuna kadar eksiksiz şekilde kullanılabilir hale getirilmesi hedefleniyor. Bu altyapının 2027 ve sonrasında da genişletilmesi mümkün olacak şekilde tasarlandığı belirtiliyor. Bununla birlikte, Amazon’un bu süreçte sağlayacağı coğrafi dağılım avantajı da göz ardı edilmemeli. Zira AWS’in farklı bölgelerde bulunan veri merkezleri sayesinde hem hız hem de enerji verimliliği açısından olumlu bir tablo çiziliyor.
Bu gelişmeler, OpenAI’ın yalnızca teknik olarak değil, kurumsal yapısı açısından da önemli değişimlerden geçtiğini ortaya koyuyor. Geçtiğimiz günlerde şirket, kâr amacı güden yapısal dönüşümünü tamamladığını ve Microsoft ile mevcut anlaşmasını güncellediğini açıklamıştı. Bu yeni düzenlemeyle Microsoft, OpenAI teknolojilerine erişimini genel yapay zekâ (AGI) seviyesine ulaşılana dek sürdürecek. Fakat bu durum, OpenAI’ın üçüncü taraflarla iş birliği yapmasına engel teşkil etmiyor. Şirket, belirli ürünlerde farklı firmalarla çalışabilecek ve bazı modellerini açık kaynak olarak yayınlayabilecek.
Öte yandan, Microsoft’un OpenAI ile olan ilişkisi hâlâ yüksek bütçeli ticari anlaşmalara dayanıyor. OpenAI, Azure altyapısından 250 milyar dolarlık hizmet alımı taahhüdünde bulunmuş durumda. Bu rakam, Amazon’la yapılan 38 milyar dolarlık anlaşmadan çok daha büyük olsa da, kapsam açısından önemli farklılıklar içeriyor. Azure üzerinden alınan hizmetler daha çok uygulama seviyesi ve ticari ürünler etrafında şekilleniyor. AWS tarafında ise daha çok eğitim altyapısına odaklanan teknik bir yapı söz konusu.
Tüm bunların yanında, OpenAI’ın Oracle ile de yaklaşık 300 milyar dolar değerinde olduğu iddia edilen bir altyapı anlaşmasına sahip olduğu biliniyor. Oracle ile sürdürülen bu ilişki daha çok veri barındırma ve model dağıtımı gibi konulara odaklanıyor. Böylece OpenAI, ihtiyaç duyduğu işlem gücünü yalnızca bir kaynaktan değil, çoklu altyapı sağlayıcılarından sağlamayı sürdürüyor. Bu yaklaşım, hem esneklik kazandırıyor hem de teknik risklerin dağıtılmasına yardımcı oluyor. Şirketin bu yönde hareket etmesi, uzun vadeli sürdürülebilirliği açısından mantıklı bir tercih gibi görünüyor.
Amazon cephesine bakıldığında, şirketin sadece OpenAI’a değil, aynı zamanda Anthropic gibi diğer yapay zekâ girişimlerine de büyük yatırımlar yaptığı görülüyor. Anthropic’e sağlanan destek, Amazon’un rekabetçi yapay zekâ pazarında çok yönlü bir yaklaşım benimsediğini gösteriyor. Bunun yanı sıra, bu tür yatırımlar AWS’in hizmet kapasitesini daha güçlü hale getiriyor. Yani sadece mevcut müşterilere değil, potansiyel yeni iş birliklerine de zemin hazırlanıyor. Amazon’un bu stratejik yayılımı, uzun vadede pazarda daha sağlam bir konum edinmesini sağlayabilir.








