Microsoft’un Redmond’daki merkez kampüsünde çalışanların gerçekleştirdiği protesto, gözleri bir kez daha yazılım devine çevirdi. Microsoft çalışanları, şirketin bulut hizmeti Azure’un İsrail ordusu tarafından Filistinlilerin gözetiminde kullanıldığı iddialarına dikkat çekti. Pankartlar ve sloganlarla süren eylem, şirketin sessizliğine karşı bir tepki niteliği taşıdı. Katılımcılar, alanı “Özgür Bölge” olarak adlandırarak sembolik bir mesaj vermeyi tercih etti.
Protesto sırasında öne çıkan mesajlardan biri, işçilerin emeğinin soykırıma alet edilmemesi gerektiği yönündeydi. Çalışanlar, “İşçi İntifadasına Katıl” ve “Şehit Filistinli Çocuklar Meydanı” gibi sloganlarla tepkilerini ortaya koydu. Bu tavır, yalnızca iş ilişkilerini değil aynı zamanda etik sorumlulukları da gündeme taşıdı. Ne var ki, Microsoft yönetiminden net bir cevap gelmedi.
Bu eylemi organize eden “No Azure for Genocide” adlı grup, şirketin İsrail ile olan tüm ticari bağlarını koparmasını istiyor. Daha önce benzer bir tepki, Satya Nadella’nın konuşması sırasında da görülmüştü. Joe Lopez isimli bir çalışan, CEO’nun sunumunu keserek Microsoft’un Gazze’deki saldırılarda rol oynadığını dile getirmişti. Buna rağmen şirketin açıklamaları çalışanları tatmin etmedi.
Microsoft tutumuyla çalışanlarının öfkesini büyüttü
Eski Microsoft çalışanı Hossam Nasr, Gazze’de öldürülen El Cezire muhabiri Anas el-Şerif’in ardından daha açık bir şekilde konuştuğunu ifade etti. Üç yıl boyunca Microsoft’ta çalışan Nasr, geçtiğimiz yıl Filistin için düzenlenen bir etkinlik nedeniyle işten çıkarıldığını belirtti. Ona göre, son gelişmeler şirketin rolünü görmezden gelinmeyecek boyuta taşıdı. Bunun yanında Guardian’da yayımlanan belgeler, iddiaları güçlendiren yeni ayrıntılar sundu.
Guardian ve +972 Magazine’in yayımladığı raporlarda, İsrail’in askeri istihbarat birimi Unit 8200’ün Microsoft’un Azure altyapısını kullandığı öne sürüldü. Bu belgelerde, Batı Şeria ve Gazze’de yaşayan Filistinlilerin telefon görüşmelerinin kaydedildiği iddia edildi. Fakat Microsoft, bu suçlamaları reddederek hizmetlerinin sivillerin gözetiminde kullanılmadığını savundu. Buna rağmen çalışanlar şirketten daha şeffaf bir yanıt bekliyor.
Protesto yaklaşık iki saat sürdü ve polislerin uyarısıyla sona erdi. Göstericiler, alanı terk etmeleri gerektiği konusunda bilgilendirildi ve aksi halde gözaltına alınacakları söylendi. Çalışanlar bu noktada dağılmayı kabul etti. Yine de mesajlarını kampüs içinde güçlü bir şekilde duyurmayı başardılar.
Microsoft, kısa süre önce yaptığı açıklamada yürütülen incelemelerden söz etti. Şirket, çalışanlarla görüşmeler ve doküman incelemeleri sonucunda Azure’un Gazze’de sivilleri hedef almak için kullanıldığına dair bir kanıt bulunmadığını belirtti. Fakat bu açıklama, çalışanların güvenini yeniden tesis edemedi. Protestocular, mevcut incelemelerin bağımsız ve şeffaf bir biçimde yürütülmediğini düşünüyor.
Redmond’daki merkez kampüsünde 47 bin kişiye yakın çalışanın görev yaptığı biliniyor. Eylem sırasında bazı çalışanlar dağıtılan bildirileri okuyarak bilgi edinmeye çalıştı. Öte yandan pek çok çalışan günlük işine ve öğle yemeğine devam etmeyi tercih etti. Bu durum, kampüs içinde farklı bakış açılarını bir arada gösterdi.
Bir çalışan, protestoculara sempati duyduğunu ancak bu eylemlerin şirket politikalarını değiştirecek ölçüde etkili olacağını düşünmediğini söyledi. Buna rağmen göstericiler, asıl amaçlarının farkındalık yaratmak olduğunu vurguladı. Julius Shan isimli bir başka çalışan, bu tartışmaların şirket içinde konuşulmasını sağladığını ifade etti. Ona göre süreç, çalışanların bilgi edinmesiyle daha geniş bir etkiye dönüşebilir..