Microsoft, merkez kampüsünde yaşanan protesto olayının ardından sert bir karar aldı. Brad Smith’in ofisini işgal eden çalışanlardan ikisi, eylem sonrası işten çıkarıldı. Yazılım mühendisleri Riki Fameli ile Anna Hattle, protestonun öne çıkan isimleri olarak kısa sürede gündeme oturdu. Bu durum, teknoloji şirketlerinde çalışanların politik anlaşmalara karşı tavrını yeniden gündeme taşıdı.
Protestoya katılan grup yalnızca iki kişiden ibaret değildi. Yedi kişinin katıldığı eylem, binanın güvenlik prosedürlerini devreye sokmasına yol açtı. Katılımcılar ofise girdikten sonra taleplerini yüksek sesle dile getirdi ve tüm süreci Twitch üzerinden canlı yayınladı. Bu yayın sayesinde protestonun sınırları kampüsün ötesine taşındı. Bunun yanında, binanın geçici süreliğine kapatılması, olayın ciddiyetini gözler önüne serdi.
Microsoft sözcüsü, ihlalleri gerekçe göstererek açıklama yaptı
Şirketin sözcüsü, iki çalışanın davranışlarının kabul edilemez olduğunu belirtti. GeekWire’a yapılan açıklamada, kuralların ciddi şekilde ihlal edilmesi nedeniyle iş akitlerinin feshedildiği duyuruldu. Buna rağmen The Verge’e herhangi bir resmi açıklama yapılmadı. Bu temkinli tutum, Microsoft’un konuyu kontrollü şekilde yönetmek istediğini düşündürdü. Ne var ki bu yaklaşım, şeffaflık tartışmalarını da beraberinde getirdi.
Olayın hemen ardından Brad Smith kameraların karşısına geçti. Ofisinde düzenlenen basın toplantısı YouTube üzerinden canlı olarak yayınlandı. Smith, burada insan hakları ilkelerinin ve sözleşme şartlarının korunacağını söyledi. Bunun yanı sıra, Microsoft’un Orta Doğu’daki iş birliklerinde bu prensiplere bağlı kalacağını vurguladı. Açıklamalar, çalışanların talepleriyle şirketin duruşu arasındaki mesafeyi açıkça ortaya koydu.
Smith’in değindiği bir başka nokta da Azure hakkında çıkan iddialardı. The Guardian’ın haberinde bulut platformunun Filistinlilere yönelik gözetim için kullanıldığı ileri sürülmüştü. Smith, bu iddialar üzerine soruşturma başlatıldığını hatırlattı. Bunun yanında, soruşturmanın halen sürdüğünü ve sonuçlarının şeffaf biçimde paylaşılacağını ifade etti. Bu açıklamalar, eleştirilerin gölgesinde Microsoft’un kendini savunma çabasını gösterdi.
Hattle’ın adı daha önce de benzer bir olayda gündeme gelmişti. Geçtiğimiz hafta Microsoft genel merkezinde düzenlenen eylemde 20 kişi polis tarafından gözaltına alınmıştı. Protestocular kampüs meydanında “Özgürleştirilmiş Bölge” adını verdikleri bir alan kurmuştu. Bununla birlikte, Microsoft tabelasının üzerine kırmızı boya dökerek dikkat çekmişlerdi. Hattle da bu eylemde gözaltına alınanlar arasında yer almıştı.
“No Azure for Apartheid” isimli grup, bu eylemlerin arkasındaki başlıca oluşum. Hem mevcut hem de eski Microsoft çalışanlarından oluşan grup, İsrail hükümetiyle yapılan anlaşmaların iptal edilmesini talep ediyor. Son aylarda farklı şekillerde protestolar düzenleyerek seslerini duyurmaya çalışıyorlar. Öte yandan, grubun yöntemleri şirketin güvenlik önlemlerini sıkılaştırmasına neden oluyor. Tüm bunların yanında, eylemler giderek daha görünür hale geliyor.
Grup, yalnızca kampüs içiyle sınırlı kalmadı. Yönetici evlerinin önünde ve ofis çevrelerinde de protestolar gerçekleştirdi. Bu tarz eylemler, çalışanların konuyu daha geniş bir alana yaymak istediğini ortaya koyuyor. Fakat bu durum aynı zamanda şirketin huzurunu bozduğu gerekçesiyle eleştiriliyor. Buna rağmen protestocular geri adım atmıyor.
Teknoloji sektöründe çalışanların bu tür çıkışları yeni değil. Google ve Amazon gibi şirketlerde de devletlerle yapılan anlaşmalara karşı itirazlar yükselmişti. Bunun yanı sıra, bu durum teknoloji devlerinin yalnızca kâr amacı güden kurumlar olmadığını, aynı zamanda etik sorumlulukları da taşıdıklarını hatırlatıyor. Her şeye rağmen, çalışanların bu çıkışları kamuoyu nezdinde dikkatle izleniyor.
Microsoft’taki gelişmeler kısa vadede farklı gerilimler yaratabilir. Bir yandan şirket ticari ilişkilerini sürdürmek istiyor, diğer yandan çalışanların talepleri daha yüksek sesle dile getiriliyor. Bu karşıtlık, şirketin iç dengelerini zorlayan bir tablo ortaya çıkarıyor. Tüm bunların yanı sıra, yaşanan işten çıkarmalar bu tartışmanın kolayca kapanmayacağını açıkça gösteriyor.