Teknoloji

Microsoft, IREN ile ABD merkezli 9.7 milyar dolarlık veri altyapısı ortaklığına gidiyor

microsoft telefon bağlantısı

Microsoft, yapay zekâ destekli hizmetlere yönelik artan küresel talebi karşılamak amacıyla altyapı kapasitesini daha da büyütmek için dikkat çeken yeni bir iş birliği gerçekleştirdi. Şirket, bu kapsamda Avustralya merkezli dijital altyapı firması IREN ile 9.7 milyar dolar değerinde, beş yıl sürecek büyük bir anlaşma yaptı. Bu ortaklık, Texas’ın Childress bölgesinde kurulacak yeni nesil veri işleme tesisine dayanıyor. Microsoft, bu tesisten elde edeceği işlem gücüyle Azure yapay zekâ servislerinin kapasitesini kayda değer ölçüde artırmayı planlıyor.

Anlaşmanın temelinde, Nvidia’nın yeni GB300 grafik işlemcilerini içeren yüksek performanslı sistemler yer alıyor. Bu sistemlerin, 2026’ya kadar kademeli şekilde veri merkezine entegre edilmesi planlanıyor. Öte yandan bu veri merkezinin tamamlandığında 750 megavat gibi yüksek bir elektrik kapasitesine ulaşması hedefleniyor. Bu da merkezde aynı anda çok sayıda AI modeli eğitilmesine ve çalıştırılmasına olanak tanıyacak. Microsoft’un sistemine doğrudan katkı sunacak bu merkez, aynı zamanda enerji verimliliği açısından da dikkat çekici çözümlerle donatılacak.

Microsoft Azure altyapısını daha fazla AI yüküne hazırlıyor

IREN, uzun süre boyunca kripto para madenciliği alanında faaliyet gösteren bir şirket olarak biliniyordu. Fakat şirket, son birkaç yılda artan yapay zekâ ihtiyaçlarını dikkate alarak altyapısını hızla yeniden yapılandırdı. Sahip olduğu yüksek kapasiteli GPU’ları bu kez yapay zekâ iş yükleri için kullanmaya başlayan IREN, bu stratejik dönüşümden ciddi kazanç elde etmeye başladı. CEO Daniel Roberts, Microsoft ile imzalanan anlaşmanın şirketin toplam kapasitesinin yalnızca yüzde 10’unu kapsadığını dile getirdi. Buna rağmen, bu anlaşmanın IREN’e yılda yaklaşık 1.94 milyar dolar gelir sağlayabileceği öngörülüyor.

Microsoft tarafında ise bu anlaşma, Azure altyapısını daha fazla AI yükü için hazır hâle getirme planlarının doğal bir sonucu olarak görülüyor. Geçtiğimiz ay devreye alınan Nvidia GB300 NVL72 sistemli ilk üretim kümesi, bunun açık bir örneğiydi. Bu sistemlerin nedensel modelleme, çok modlu üretken yapay zekâ ve ajan bazlı AI çözümleri için optimize edildiği belirtiliyor. Yeni altyapının devreye girmesiyle birlikte Microsoft’un yapay zekâ hizmetlerinde daha istikrarlı ve hızlı sonuçlar vermesi bekleniyor. Tüm bunlara ek olarak şirket, veri merkezlerini küresel ölçekte yaygınlaştırma hedefinden de sapmıyor.

Sadece IREN ile yapılan anlaşma değil, aynı zamanda başka veri tedarikçileriyle sürdürülen görüşmeler de Microsoft’un planlarını şekillendiriyor. Kısa süre önce Nscale ile yaklaşık 200 bin Nvidia GB300 GPU’nun tedariki konusunda anlaşmaya varıldı. Bu donanımlar, Avrupa’daki üç ve ABD’deki bir olmak üzere dört farklı veri merkezine dağıtılacak. Böylece şirket, yalnızca bir bölgeye odaklanmak yerine, çok merkezli bir yapıya geçerek sistem performansını ve kesintisizliği garanti altına almayı hedefliyor. Bu yaklaşım, kullanıcı deneyimini doğrudan etkileyen bir faktör olarak öne çıkıyor.

IREN’in donanım altyapısını desteklemek amacıyla Dell ile yaptığı 5.8 milyar dolarlık ek satın alma da bu gelişmelerin bir parçası niteliğinde. Bu sipariş kapsamında yüz binlerce GPU ve özel AI donanımı veri merkezine dahil edilecek. Her ne kadar Microsoft anlaşması öne çıksa da IREN’in diğer teknoloji şirketleriyle de görüşmeler yürüttüğü biliniyor. Bu durum, şirketin pazardaki konumunun geçici olmadığını, kalıcı bir altyapı sağlayıcısına dönüştüğünü gösteriyor. İş ortaklarının çeşitlenmesi de bu dönüşümün ne kadar kararlı şekilde sürdürüldüğünü ortaya koyuyor.

Microsoft’un yapay zekâ yatırımları, artık sadece yazılım seviyesinde değil; doğrudan donanım ve enerji kaynaklarına kadar inen bir ölçek kazandı. Bu büyüme, beraberinde daha yüksek hesaplama gücü, daha karmaşık modeller ve daha hızlı sonuçları da getiriyor. Yapay zekâ hizmetlerine yönelik kullanıcı taleplerinin her ay katlanarak arttığı bu dönemde, bu tür altyapı hamleleri teknoloji devleri açısından bir tercih değil, zorunluluk hâline gelmiş durumda. Fakat bu düzeyde yatırımların sürdürülebilirliği, enerji kaynaklarının etkin kullanımıyla da doğrudan ilişkili. Bu nedenle şirketlerin sadece donanımı değil, enerjiyi de akıllıca yönetmesi gerekiyor.