Teknoloji

Meta yüz tanıma teknolojisini Avrupa, İngiltere ve Güney Kore’de devreye aldı

meta ai

Meta, sosyal medya güvenliğini artırmak amacıyla yeni bir adım attı. Şirket, Avrupa Birliği ülkeleri, İngiltere ve Güney Kore’de yüz tanıma tabanlı güvenlik araçlarını Facebook üzerinden faaliyete geçirdi. Instagram tarafında ise aynı sistemin birkaç ay içerisinde hayata geçirilmesi planlanıyor. Böylece sahte hesapların özellikle kamuya mal olmuş kişileri hedef almasının önüne geçilmek isteniyor.

Meta’nın duyurduğu bu yeni uygulama, kullanıcıların güvenlik ihtiyaçlarına doğrudan cevap veriyor. Kamuya mal olmuş kişilerin fotoğraflarının sahte hesaplarda kullanılmasının engellenmesi amaçlanıyor. Bunun yanında kullanıcıların maddi kayıp yaşamasına yol açan dolandırıcılık yöntemlerine karşı güçlü bir kalkan oluşturuluyor. Bu gelişmeyle birlikte sosyal medya deneyiminin daha güvenli hale geleceği öngörülüyor. Yine de sistemin nasıl uygulanacağı ve hangi sınırlar içinde kullanılacağı şimdiden tartışma konusu oldu.

Meta şüpheli profilleri yüz tanıma ile ayırt ediyor

Yeni sistemin işleyişi oldukça basit görünüyor. Şüpheli bir hesap tespit edildiğinde, profil fotoğrafı ilgili kamuya mal olmuş kişinin doğrulanmış profiliyle karşılaştırılıyor. Eğer eşleşme ortaya çıkarsa sahte hesap hızla ortadan kaldırılıyor. Bunun yanında kullanıcıların bu sürece gönüllü katılım gösterebilmesi, eleştirilerin yumuşamasını sağlıyor. Ne var ki bu tür bir kontrol mekanizmasının yüzde yüz doğruluk sağlaması şimdilik mümkün görünmüyor.

Meta, yüz tanıma tabanlı bu yöntemi ilk kez geçtiğimiz yıl ABD’de devreye aldı. Burada sahte reklamların saptanmasında ve ele geçirilen hesapların geri kazanılmasında ciddi faydalar sağlandı. 2025 yılının mart ayından bu yana Birleşik Krallık, Avrupa ve Güney Kore’de de hesap kurtarma süreçlerinde benzer yöntemler kullanılıyor. Tüm bunların yanında, şimdi gelen genişleme kararıyla birlikte yüz tanıma sisteminin kapsamı daha da büyümüş durumda. Bu durum, teknolojinin güvenlik alanında yeni bir aşamaya geçtiğini düşündürüyor.

Meta’nın paylaştığı verilere bakıldığında sistemin etkileri rakamlara yansımış durumda. 2025’in ilk yarısında sahte reklamlarla ilgili kullanıcı şikayetleri dünya çapında yüzde 22 azaldı. Bu düşüşün, yüz tanıma teknolojisinin doğrudan katkısıyla gerçekleştiği ifade ediliyor. Fakat uzmanlar, dolandırıcıların farklı yöntemler geliştirme ihtimalini göz ardı etmiyor. Bunun yanı sıra kullanıcıların bilinçli davranmasının da en az teknolojik çözümler kadar belirleyici olduğuna dikkat çekiliyor.

Her şeye rağmen yüz tanıma teknolojisi tartışmaların odağında kalmaya devam ediyor. 2021’de Meta, yoğun kamuoyu baskısıyla Facebook’taki yüz tanıma sistemini kapatmıştı. Şimdi ise aynı teknoloji çok daha dar kapsamlı, gönüllülük esaslı ve belirli bir amaca yönelik olarak yeniden devreye sokuluyor. Bu yaklaşım, kamuoyunun tepkisini azaltmayı hedefliyor. Öte yandan bu tercihin uzun vadeli sonuçları henüz bilinmiyor.

Veri güvenliği konusundaki endişeler ise hâlâ güçlü şekilde dile getiriliyor. Biyometrik verilerin işlenmesi, kişisel verilerin korunması çerçevesinde soru işaretleri yaratıyor. Avrupa Birliği’nin katı veri koruma yasaları göz önünde bulundurulduğunda, Meta’nın bu adımının düzenleyici kurumlar tarafından sıkı şekilde incelenmesi muhtemel görünüyor. Buna rağmen şirket, teknolojiyi kullanıcı güvenliği açısından savunmayı sürdürüyor. Bu denetim süreçlerinin nasıl işleyeceği önümüzdeki dönemde netleşecek.

Kullanıcılar açısından bakıldığında sistemin yararları dikkat çekici görünüyor. Hesapların ele geçirilmesi ya da ünlülerin adıyla açılan sahte profillerin artması ciddi güvenlik sorunlarına neden oluyordu. Bunun yanı sıra maddi kayıpların önüne geçilmesi kullanıcıların güvenini artırıyor. Yine de sistemin olası yanlış eşleşmeler yaratabileceği ihtimali göz ardı edilmiyor. Tüm bunların yanında kullanıcıların teknolojiye olan güvenini koruması, sistemin başarısı açısından kritik olacak.

Teknoloji uzmanları, yüz tanımanın giderek daha hassas ve güçlü hale geldiğini belirtiyor. Bu durum sahte hesapların engellenmesini kolaylaştırıyor, fakat etik tartışmaları da beraberinde getiriyor. Emniyet birimlerinde veya iş yerlerinde kullanımına dair görüşler hâlâ büyük farklılık gösteriyor. Buna rağmen sosyal medya platformlarında sınırlı kullanım, daha kabul edilebilir bir tablo çiziyor. Öte yandan bu dengenin sürdürülebilir olup olmayacağı zamanla görülecek.