Meta ve Snap yöneticileri, sosyal medya bağımlılığına ilişkin açılan bir toplu davada ifade vermeye hazırlanıyor. Los Angeles’taki yargıç Carolyn B. Kuhl, Meta CEO’su Mark Zuckerberg, Instagram Başkanı Adam Mosseri ve Snap CEO’su Evan Spiegel’in mahkemede tanıklık yapması gerektiğine hükmetti. Ocak 2026’da başlaması planlanan bu dava, teknoloji şirketlerinin genç kullanıcılar üzerindeki etkilerine yönelik açılan davalar arasında ilk örnek olma niteliği taşıyor. Söz konusu karar, davada yöneticilerin bilgi düzeyini ve karar süreçlerini doğrudan mercek altına alacak.
Yargıç Kuhl, CEO’ların tanıklığının davanın gidişatında belirleyici olacağını açıkça ifade etti. Özellikle sosyal medya platformlarında oluşan zararların önlenebilir olup olmadığı konusu bu ifadelerle netlik kazanabilir. Çünkü bir CEO’nun zararlardan haberdar olup, buna rağmen harekete geçmemesi durumunda, hukuki sorumluluğun sınırları yeniden tanımlanabilir. Bunun yanında, yöneticilerin platformların bağımlılık yaratıcı yönlerine dair ne kadar bilgi sahibi olduğu da sorgulanacak. Tüm bu süreçte kamuoyunun beklentisi, sorumluluğun alt kademe çalışanlara değil, karar verici üst yönetime yüklenmesi yönünde.
Meta ve Snap yöneticilerinin bilgisi ve eylemsizliği mahkemede değerlendirilecek
Meta’nın hukuk ekibi, Zuckerberg ve Mosseri’nin ifade vermesinin gelecekte benzer davalara örnek oluşturacağını belirterek itiraz etti. Ne var ki yargıç, bu isimlerin rollerinin sadece sembolik değil, aynı zamanda doğrudan karar süreçlerini yönlendiren konumlar olduğunu belirtti. Snap tarafı da benzer şekilde, CEO Evan Spiegel’in tanıklığının davacıların iddialarını desteklemediğini savundu. Buna rağmen, mahkeme, yöneticilerin sürece doğrudan katkı sağlayabilecekleri kanaatiyle tanıklıklarını zorunlu tuttu. Bu da platformların en tepe yöneticilerinin artık sadece şirket değil, kullanıcılar açısından da daha büyük sorumlulukla hareket etmesi gerektiğini gösteriyor.
Snap’i temsil eden hukuk bürosu tarafından yapılan açıklamada, yargıcın tanıklık kararı davanın esasına dair herhangi bir yargıya işaret etmiyor. Bununla birlikte, savunma tarafı, Snapchat’e yönelik iddiaların hem hukuki hem de olgusal olarak yetersiz olduğunu belirtiyor. Her şeye rağmen, ifade sürecinin kamuoyunda yaratacağı algının, şirketlerin halkla ilişkiler stratejileri üzerinde etkili olacağı açık. Yani yalnızca mahkeme kararı değil, duruşma süresince kamuoyuna sunulan bilgi ve belgeler de dikkatle takip edilecek. Bu süreç, sosyal medya devlerinin kullanıcı güvenliği konusundaki şeffaflık düzeyini gözler önüne serecek.
Sosyal medya şirketlerinin genç kullanıcılar üzerindeki etkileri uzun süredir tartışma konusu. Özellikle algoritmaların dikkat süresini uzatmaya ve kullanıcıyı uygulamada tutmaya odaklı olması, bağımlılık riskini artırıyor. Meta özelinde bakıldığında, Instagram’ın içerik öneri sistemleri ve görsel odaklı yapısı genç kullanıcılar arasında beden algısı sorunlarına yol açabiliyor. Bu iddialar daha önce de gündeme gelmiş, fakat şirket tarafından yeterince ciddiye alınmadığı yönünde eleştiriler yapılmıştı. Öte yandan, kamuoyunda bu platformların gençlerin ruh sağlığı üzerindeki etkilerini hafife aldığı yönünde giderek güçlenen bir kanaat var.
Geçmişte Meta’dan sızdırılan belgeler, şirketin bu etkilerin farkında olduğunu ve buna rağmen yeterli önlem almadığını gösterdi. Yine de şirket, bu belgelerin bağlamından koparıldığını ve tüm kullanıcı verilerinin farklı amaçlarla yorumlandığını savundu. Buna rağmen, platformların genç kullanıcıları koruma konusundaki eksiklikleri açık şekilde tartışılıyor. Snap için de benzer bir tablo söz konusu. Çünkü Snapchat’in de gençler arasında yaygınlaşan zararlı davranışlara kapı araladığı iddia ediliyor.
Snapchat, içerik filtreleri ve kaybolan mesajlar gibi özelliklerle gençler arasında popüler hale geldi. Fakat aynı özellikler, olası taciz, yasa dışı içerik paylaşımı ve zorbalık gibi riskleri de beraberinde getiriyor. Bu nedenle uygulamanın güvenlik önlemleri, davada detaylı şekilde incelenecek. Özellikle ebeveynlerin ve eğitimcilerin bu konudaki endişeleri, dava sürecinde daha görünür hale gelebilir. Her ne olursa olsun, platformların sorumluluğu artık sadece ürün geliştirmeyle sınırlı değil.