Teknoloji

Meta, Facebook ve Instagram’daki sahte reklamlarla milyarlar kazanıyor

meta whatsapp

Meta’nın dijital platformlarında yayımlanan sahte reklamların ulaştığı ekonomik büyüklük, teknoloji dünyasında yeni bir tartışmayı beraberinde getirdi. Facebook, Instagram ve WhatsApp gibi milyonlarca kullanıcıya ulaşan uygulamalarda, yatırım dolandırıcılıklarından yasadışı ürün tanıtımlarına kadar uzanan içerikler, dikkat çekici seviyeye ulaştı. Reuters’ın ortaya koyduğu yeni rapor, şirketin bu reklamlardan yılda yaklaşık 16 milyar dolar gelir sağladığını öne sürüyor. Bu rakam, Meta tarafından açıklanan toplam reklam gelirlerinin yaklaşık yüzde 10’una denk düşüyor.

Rapor, sadece elde edilen gelirleri değil, aynı zamanda sistemin sahte reklamlarla mücadelede nasıl zayıf kaldığını da gözler önüne seriyor. Özellikle şirketin içerik denetim mekanizmalarının reklamverenlere karşı yeterince hızlı ve sert önlemler alamadığı belirtiliyor. Ne var ki sistemdeki bu yavaşlık, kötü niyetli reklamverenlerin tekrar tekrar benzer içerikleri dolaşıma sokmasına olanak tanıyor. Bununla birlikte, Meta’nın büyük bütçeli reklamverenlere daha fazla tolerans tanıması, denetim eşitsizliği konusunda eleştirilere neden oluyor. Küçük ölçekli dolandırıcıların sistemden çıkarılması sekiz ihlal gerektirirken, bazı büyük reklamcıların 500’ün üzerinde kural ihlaliyle platformda kalması, dikkat çekici bir çifte standardı ortaya koyuyor.

Meta sahte reklamlarla mücadeleyi iç politikaları nedeniyle ikinci planda tutuyor

İç yazışmalarda ortaya çıkan bir diğer bilgi de, şirket yöneticilerinin dolandırıcılık içeren reklamları engelleme sürecinde ekonomik kaygıları öncelediği yönünde. Yönetim kademesindeki bazı isimlere, alınacak aksiyonların şirket gelirinin yüzde 0.15’inden fazlasına mal olmaması gerektiği yönünde uyarılar yapıldığı ifade ediliyor. Bu durum, kullanıcı güvenliğinin şirket politikalarında ne kadar geride kaldığını gösteriyor. Öte yandan, yalnızca dört sahte reklam kampanyasının Meta’ya 67 milyon dolar kazandırmış olması, sistemin neden bu kadar esnek tutulduğunu da açıkça ortaya koyuyor. Her şeye rağmen, bu esneklik şirketin toplumsal sorumluluğunu sorgulatan bir tablo yaratıyor.

Meta sözcüsü Andy Stone, konuya dair yaptığı açıklamada, belirtilen yüzde 10’luk gelirin “kaba ve aşırı kapsamlı” olduğunu savunarak rakamın doğruluğunu sorguladı. Fakat bu eleştiriye karşılık olarak net ve alternatif bir veri paylaşmadı. Buna karşın, 2025 yılı içinde şimdiye dek 134 milyon sahte reklamın platformdan kaldırıldığını söyledi. Bunun yanı sıra, son 18 ayda kullanıcı şikayetlerine konu olan bu tarz içeriklerin yüzde 58 oranında azaldığını iddia etti. Yine de bu rakamlar, sorunun tümüyle çözüldüğü anlamına gelmiyor.

Şirketin bu söylemleri, bazı çevrelerce yeterli bulunmuyor. Çünkü reklamverenlerin sistemden uzaklaştırılmadan yüzlerce kez ihlal yapabilmesi, sorunun sistematik olduğunu gösteriyor. Diğer yandan, bu içeriklerin sadece bireysel kullanıcıları değil, genel kamuoyunu da maddi zararlarla karşı karşıya bıraktığı biliniyor. Bu tarz reklamlar üzerinden yürütülen dolandırıcılıklar, yalnızca Meta kullanıcılarını değil, çevrim içi ekosistemdeki güven duygusunu da zedeliyor. Dolayısıyla, yalnızca reklamların kaldırılması değil, kalıcı bir denetim sisteminin kurulması gerektiği açık.

Meta’nın reklam altyapısı teknik olarak gelişmiş olsa da, içerik filtreleme ve istismar önleme konularında aynı düzeyde etkin çalışmadığı görülüyor. Şirketin algoritmaları, reklamların gelir potansiyelini tespit etmekte başarılıyken, bu içeriklerin kullanıcı güvenliği açısından taşıdığı riski önceliklendirmekte yetersiz kalıyor. Bu nedenle, sistemde sadece teknik iyileştirmeler değil, politika ve karar süreçlerinde de değişiklik yapılması gerekiyor. Tüm bunların yanında, içerik denetiminin algoritmalarla sınırlı kalması, manuel kontrolün ihmal edildiğini de düşündürüyor. Bu da dolandırıcılık içeriklerinin hızla yayılmasına zemin hazırlıyor.

Bazı uzmanlara göre, Meta gibi platformların yalnızca gelir performansına odaklanması, dijital güvenlik alanındaki boşlukları derinleştiriyor. Her ne kadar şirket, yapay zekâ destekli içerik tarama sistemlerine yatırım yaptığını belirtse de, mevcut tablo bu sistemlerin tam anlamıyla etkili olmadığını ortaya koyuyor. Kullanıcılar hâlâ sahte e-ticaret reklamlarıyla, yasa dışı ürün tanıtımlarıyla ve yatırım dolandırıcılıklarıyla karşılaşmaya devam ediyor. Bunun yanı sıra, bu reklamlar genellikle profesyonelce hazırlanmış içerikler olduğu için tespiti daha da zorlaşıyor. Denetim mekanizmalarının bu tür gelişmiş dolandırıcılıklara karşı daha hızlı yanıt vermesi bekleniyor.