Meta ile Avrupa Birliği arasında yapay zekâ konusundaki gerilim yeniden gündemde. Şirket, Avrupa Komisyonu’nun 10 Temmuz’da duyurduğu gönüllü uygulama kurallarını imzalamayacağını resmen açıkladı. Meta’nın Küresel İlişkiler Başkanı Joel Kaplan, kararın gerekçesini “aşırı müdahale” olarak özetledi. Kaplan’ın ifadesine göre, Avrupa yapay zekâ konusunda yanlış bir yöne ilerliyor.
Bu gönüllü kurallar, Avrupa Birliği’nin kısa süre önce yürürlüğe giren Yapay Zekâ Yasası’nın daha etkin uygulanabilmesi için oluşturulmuştu. Özellikle genel amaçlı yapay zekâ modelleri için hazırlanan bu rehber, geliştiricilere sorumluluk yükleyen maddeler içeriyor. Fakat Meta, bu metni detaylı inceledikten sonra yasal belirsizliklere yol açtığı ve yetki sınırlarını aştığı sonucuna vardığını belirtti. Şirketin doğrudan kamuoyuna yaptığı bu açıklama, yalnızca hukuki değil, siyasi bir tutum olarak da değerlendiriliyor.
Meta, Avrupa’nın yapay zekâ vizyonunu sınırlayıcı buluyor
Meta daha önce de Avrupa’daki dijital regülasyonları eleştirmişti. Şirketin geçmiş açıklamalarında, AB’nin yapay zekâ yasasını “öngörülemez” ve “inovasyonu engelleyici” olarak tanımladığı görülüyor. Buna göre Meta, bu tarz düzenlemelerin ürün geliştirme süreçlerini yavaşlattığını savunuyor. Aynı açıklamalarda, Avrupa’daki kullanıcıların bu düzenlemelerden doğrudan olumsuz etkilendiği de vurgulanmıştı.
Her ne kadar söz konusu kurallar yasal zorunluluk taşımasa da, bunları kabul eden şirketlerin gelecekte daha az hukuki denetime tabi tutulacağı belirtiliyor. Avrupa Komisyonu’nun dijital işlerden sorumlu sözcüsü Thomas Regnier, gönüllü uygulama kurallarını kabul etmeyen firmaların yasa karşısında farklı yöntemlerle uyum sağlamak zorunda kalacaklarını ifade etti. Bu da Meta gibi firmalar için ileride daha sıkı incelemelere neden olabilir. Bu tür bir tercih, sadece kısa vadeli değil, uzun vadeli riskleri de beraberinde getiriyor.
Kurallar arasında özellikle dikkat çeken maddeler bulunuyor. Örneğin, şirketlerin korsan içeriklerle yapay zekâ eğitimi yapmaları yasaklanıyor. Ayrıca, sanatçıların ve yazarların içeriklerinin eğitim verilerinden çıkarılması yönündeki taleplerin dikkate alınması bekleniyor. Geliştiricilerin teknik belgeleri düzenli olarak güncelleyip paylaşmaları da zorunlu tutuluyor. Bu maddeler, Avrupa’da içerik üreticilerinin haklarını daha fazla koruma altına almayı hedefliyor.
Meta’nın bu kuralları imzalamaması, şirketin uzun süredir devam eden Avrupa karşıtı dijital regülasyon politikalarıyla da örtüşüyor. Hatırlanacağı üzere, Meta’nın önceki dönemlerde de benzer çıkışları olmuştu. Şubat ayında şirketin politika direktörleri, AB düzenlemelerinin gelişmeleri yavaşlattığını ve ürünleri zayıflattığını belirtmişti. Bu çıkışlar, Meta’nın Avrupa ile olan ilişkilerinde yapısal bir anlaşmazlık olduğunu gösteriyor.
Tüm bunların yanında, Meta’nın bu süreçte yalnız olmadığını da belirtmek gerekiyor. Nisan ayında dönemin ABD Başkanı Donald Trump, Avrupa Birliği’ne yapay zekâ yasasını geri çekmeleri yönünde baskı yapmıştı. Bu baskı sırasında, düzenlemelerin “vergi benzeri bir yük” oluşturduğunu ileri sürmüştü.
Her şeye rağmen Avrupa Birliği, teknoloji firmaları üzerindeki denetimlerini artırma konusunda kararlı. Yapay Zekâ Yasası kapsamında, kuralları ihlal eden şirketlere yıllık gelirlerinin yüzde 7’sine varan para cezaları uygulanabiliyor. Gelişmiş modeller geliştiren firmalar için bu oran yüzde 3 olarak belirlenmiş durumda. Bu yaptırımlar, şirketleri gönüllü kurallara daha sıcak bakmaya yönlendirebilir.