Türk futbolunun simge isimlerinden Lefter Küçükandonyadis’in hayatını konu alan “Lefter: Bir Ordinaryüs Hikayesi” adlı film, 14 Kasım’da Netflix’te izleyicilerle buluşuyor. Yapım, yalnızca futbol sahalarındaki başarıları değil, aynı zamanda çok katmanlı bir yaşam mücadelesini de gözler önüne seriyor. Fenerbahçe tarihine adını altın harflerle yazdıran Lefter’in hikâyesi, ilk kez bu kadar kapsamlı ele alınıyor. Başrolde Erdem Kaynarca’nın yer aldığı film, hem duygusal hem tarihsel bir anlatım sunuyor.
Büyükada’nın çok kültürlü atmosferinde doğan Lefter, çocukluğundan itibaren hem ailesiyle hem çevresiyle farklı bir mücadeleye girişir. Babası Hristo’nun beklentilerine rağmen, futbol onun için bir tutkuya dönüşür. Bu tercih, sadece kariyer yolculuğunun değil, aynı zamanda kimliğini şekillendiren temel bir adım halini alır. Tüm bunların yanında, yaşadığı çevrenin sosyal yapısı da karakterinin gelişiminde önemli rol oynar. Ne var ki, bu yol kolay değildir; çünkü hem kendi iç dünyasıyla hem de toplumun önyargılarıyla baş etmek zorunda kalır.
Lefter, Erdem Kaynarca tarafından canlandırılıyor
Rum kökenli bir Türk vatandaşı olan Lefter, hem milli takıma seçilir hem de halkın sevgisini kazanmayı başarır. Kimliğini gizlemek yerine, tüm açıklığıyla yaşar ve bu duruşuyla büyük takdir toplar. Buna rağmen zaman zaman dışlanmalar, etnik kimliğine yönelik yargılarla karşı karşıya gelir. Öte yandan, saha içindeki olağanüstü futbol zekâsı ve teknik becerisi bu yargıların önüne geçmeyi başarır. Tüm bunların ışığında, onun yaşamı yalnızca bir sporcu portresi olmaktan çıkar ve daha geniş bir toplumsal temsil niteliği taşır.
Netflix’te yayınlanacak bu biyografik film, klasik başarı hikâyelerinden farklı olarak kimlik, aidiyet ve aile ilişkilerine de odaklanıyor. Senaryosu Ayşe İlker Turgut’a ait olan yapım, yalnızca olayları sıralamakla kalmayıp karakterin iç dünyasına da derinlemesine iniyor. Erdem Kaynarca’nın Lefter’i canlandırması, genç bir oyuncunun tecrübe ile harmanladığı performansını izleyiciyle buluşturuyor. Bunun yanında Aslıhan Gürbüz, Halit Ergenç ve Deniz Işın gibi güçlü oyuncular da kadronun dikkat çeken isimleri arasında yer alıyor. Bu çok katmanlı oyuncu kadrosu, hikâyenin farklı boyutlarını başarıyla yansıtıyor.
Filmde kullanılan kostümler, dönem mekânları ve görsel detaylar, 1940’lardan 1970’lere uzanan süreci güçlü bir şekilde hissettiriyor. Yapımın teknik tarafı, anlatının duygusal yapısıyla dengeli bir şekilde harmanlanmış durumda. Arka planda yer verilen döneme özgü müzikler ve arşiv görüntüleri de atmosferin daha sahici olmasını sağlıyor. Tüm bunların yanında yönetmen Can Ulkay’ın zaman ve karakter arasında kurduğu denge, filmi yalnızca bir anlatım aracı değil, aynı zamanda duygusal bir deneyime dönüştürüyor. Özellikle geçmişle bugünü harmanlayan anlatı dili, izleyiciyle daha kuvvetli bir bağ kuruyor.
Lefter’in futbolculuk kariyeri boyunca yaşadığı iniş çıkışlar, filmin ana eksenlerinden biri olarak sunuluyor. Milli takım formasıyla gösterdiği performanslar, Fenerbahçe’de geçirdiği yıllar ve yurt dışı deneyimleri detaylı biçimde ele alınıyor. Tüm bunların yanında onun futbolculuktan çok daha fazlası olduğunu anlatmak için özel sahneler kullanılıyor. Yani Lefter yalnızca attığı gollerle değil, sahadaki karakteriyle ve saha dışındaki duruşuyla da iz bırakmış bir figür olarak gösteriliyor. Bu yaklaşım, izleyicinin karakterle duygusal bir bağ kurmasını kolaylaştırıyor.
Yapımın yapımcı kadrosu da dikkat çekiyor. Timur Savcı, Cemal Okan, Can Ulkay, Oğuz Hidayetoğlu ve Fatih Dağlı’nın katkılarıyla ortaya çıkan bu proje, TAFF Pictures ve Ark Pictures ortaklığında hazırlandı.
