Intel, üçüncü çeyrek sonuçlarıyla birlikte uzun süredir beklenen mali toparlanmanın ilk güçlü sinyallerini verdi. Şirketin açıklamasına göre gelir 13,7 milyar dolara ulaştı ve bu, geçen yılın aynı dönemine kıyasla 800 milyon dolarlık bir artış anlamına geliyor. Net gelirdeki yükseliş ise daha dikkat çekici: 4,1 milyar dolarlık kâr, şirketin yeniden mali dengeye oturduğunu gösteriyor. Her ne kadar bu tablo güçlü bir toparlanmaya işaret etse de, perde arkasında hâlâ netlik kazanmayan kritik alanlar bulunuyor.
Gelirlerdeki bu iyileşme, yalnızca operasyonel verimlilikle sınırlı değil; farklı kaynaklardan gelen yüksek meblağlı yatırımlar da bu tabloyu destekliyor. SoftBank’ın 2 milyar dolarlık yatırımının ardından, ABD hükümeti Intel’e yüzde 10 ortak oldu ve bu kapsamda 5,7 milyar dolar şirkete aktarıldı. Nvidia ise Eylül ayında 5 milyar dolar değerinde bir hisse alımı gerçekleştirdi. Bu üç yatırım birlikte ele alındığında, Intel’in bilançosuna yaklaşık 13 milyar dolarlık bir katkı sağlandı. Tüm bunlara ek olarak, Altera ve Mobileye hisselerinin satışıyla sağlanan 20 milyar dolarlık nakit akışı da dikkate değer bir unsur olarak göze çarpıyor.
Intel dökümhane stratejisini netleştirmiş değil
Bu finansal canlanmaya rağmen dökümhane iş kolu üzerindeki belirsizlik, şirketin önümüzdeki yıllardaki büyüme planlarını gölgede bırakıyor. Intel’in müşteriye özel çip üretimi yaptığı bu birim, uzun süredir şirketin en sancılı alanlarından biri olmaya devam ediyor. CEO Lip-Bu Tan yaz aylarında bu bölümde kapsamlı işten çıkarmalar yaptı, ancak bu operasyonel daralma uzun vadeli stratejiyi netleştirmedi. Şirket, bu alanda hâlâ sağlam temellere dayalı bir yol haritası ortaya koymuş değil. Yatırımcılar ise bu durumu giderek daha fazla sorgulamaya başladı.
ABD hükümetinin yatırım yaparken koyduğu koşullardan biri, Intel’in dökümhane işinden önümüzdeki beş yıl boyunca çekilmemesi yönündeydi. Bu şart, dökümhane biriminin sadece ticari değil, aynı zamanda stratejik ve politik bir öneme sahip olduğunu açıkça gösteriyor. Intel, ABD’nin kendi yarı iletken altyapısını güçlendirmek istediği bu dönemde önemli bir rol üstleniyor. Buna rağmen, şirketin dökümhane tarafında hâlâ yoluna nasıl devam edeceği sorusu yanıtsız kalmış durumda. Ne yönetimden gelen açıklamalar ne de mevcut yatırımlar bu boşluğu tam anlamıyla doldurabiliyor.
Tan, yaptığı açıklamalarda dökümhane birimini “uzun vadeli bir güven ilişkisi üzerine inşa edilmesi gereken” bir alan olarak tanımlıyor. Öte yandan, bu tür ifadeler yatırımcılar için netlik anlamına gelmiyor. Tan, potansiyel müşterilerle aktif temasların sürdüğünü belirtse de, bu temasların hangi aşamada olduğu ya da hangi sonuçları doğurduğu henüz açıklanmadı. Şirketin bu alandaki üretim kabiliyetini geliştirmesi, ancak müşteri odaklı esneklik ve yüksek kaliteyle mümkün olabilir. Sürecin hem zaman hem de strateji gerektirdiği açık.
Wall Street çevreleri, Intel’in dökümhane iş koluna dair yeterli bilgi sunmamasını eleştirmeye başladı. Çünkü bu iş kolunun geleceği, şirketin genel toparlanma sürecinde kritik bir rol oynayacak. Bu noktada yalnızca yeni yatırımlarla değil, aynı zamanda net ve uygulanabilir bir stratejiyle ilerlenmesi gerektiği ifade ediliyor. Pek çok analiste göre, Intel’in karşı karşıya kaldığı asıl mesele kaynak eksikliği değil, yön eksikliği. Bu yüzden dökümhane tarafı, sadece üretim değil, yönetişim açısından da yeniden kurgulanmalı.
Tüm bunların yanında, Intel’in yakın geçmişte elden çıkardığı Altera ve Mobileye hisseleriyle sağladığı nakit girişi, kısa vadeli finansal hareket alanını genişletmiş durumda. Şirket, böylece dökümhane dahil olmak üzere farklı iş kollarına esnek yatırım yapabilecek bir pozisyona geldi. Fakat yatırım esnekliği tek başına başarı anlamına gelmiyor; çünkü yönsüz büyüme, verimsizlik riskini de beraberinde getiriyor. Intel’in önündeki en büyük görev, bu finansal rahatlamayı stratejik kararlara dönüştürebilmek olacak. Dökümhane alanı için bu, her zamankinden daha kritik.
Nvidia ile gerçekleştirilen 5 milyar dolarlık yatırım, aynı zamanda Intel ile daha yakın teknik iş birliği anlamına geliyor. Bu ortaklık, önümüzdeki yıllarda çip geliştirme süreçlerini doğrudan etkileyebilir. Ancak bu iş birliğinin kısa vadede dökümhane alanına nasıl katkı sağlayacağı da şimdilik belirsiz. Stratejik ortaklıklar kadar, şirket içi yapının ve üretim süreçlerinin verimli hâle gelmesi de önem taşıyor.





