Kişisel sağlık takibi alanında yaşanan gelişmeler, kullanıcıların sağlık verilerini daha düzenli ve hassas şekilde izlemelerini mümkün hale getiriyor. Giyilebilir teknolojilerin yaygınlaşmasıyla birlikte, birçok kullanıcı günlük yaşamlarında sağlık göstergelerine dair bilgiye daha hızlı erişebiliyor. Huawei ve IPSOS’un ortaklaşa yürüttüğü 2025 Avrupa Sağlık Davranışları Araştırması da bu eğilimi ortaya koyuyor. Araştırma, sağlık profesyonellerinin dijital sağlık teknolojilerine olan güvenini ve önerilerini sayısal verilerle destekliyor.
Bu araştırmaya göre Avrupa’daki sağlık çalışanları, kişisel sağlık takibinde öncelikli olarak beş temel göstergenin takip edilmesini öneriyor. Bunlar arasında tansiyon, kan şekeri, kalp atış hızı, kandaki oksijen seviyesi ve EKG ölçümleri yer alıyor. Uzmanlar, bu göstergelerin düzenli olarak izlenmesinin hastalıkların erken teşhisinde belirleyici rol oynayabileceğini belirtiyor. Giyilebilir teknolojiler sayesinde bu ölçümler artık sağlık merkezlerine gitmeye gerek kalmadan gerçekleştirilebiliyor.
Sağlık uzmanlarının çoğunluğu akıllı cihaz kullanımını destekliyor
Tansiyon ölçümünün haftada birkaç kez yapılması gerektiğini belirten uzmanlar, kullanıcıların bu konuda giderek daha bilinçli hale geldiğine dikkat çekiyor. Huawei’nin önceki dönemlerde gerçekleştirdiği tüketici araştırmaları da bu eğilimi doğrular nitelikte. Tüketicilerin büyük kısmı, tansiyon verilerini düzenli takip etmenin önemini kavrıyor ve bunu sağlayan teknolojilere yöneliyor. Bu durum, sağlık profesyonelleri ile kullanıcılar arasında görüş birliğinin oluştuğunu gösteriyor.
Diğer taraftan, kandaki oksijen seviyesinin ayda en az bir kez, EKG ölçümlerinin ise belirli aralıklarla yapılması gerektiği ifade ediliyor. Yeni nesil akıllı saatlerin bu tür ölçümleri her gün gerçekleştirebilmesi, sağlık verilerinin daha düzenli toplanmasına katkı sağlıyor. Böylelikle, kullanıcıların olası sağlık risklerine karşı daha erken önlem alabilmesi mümkün hale geliyor. Ayrıca, bu cihazlar özellikle kronik rahatsızlığı olan bireyler için günlük izleme imkânı sunuyor.
Sağlık çalışanlarının yüzde 72’si, kullanıcıların sağlığına dair bilinç oluşturmak adına akıllı cihaz kullanımını öneriyor. Katılımcıların yüzde 58’i ise bu cihazların, hastalıkları önceden fark etmeye yardımcı olabileceğini düşünüyor. Bu da, yalnızca mevcut sorunları izlemek değil, sağlığın korunması anlamında da dijital sağlık teknolojilerinin etkili olduğunu ortaya koyuyor. Ne var ki bu cihazların etkili olabilmesi için kullanıcıların ölçüm sonuçlarını dikkatli şekilde değerlendirmesi gerekiyor.
Huawei’nin 2025 yılı için sunduğu sağlık teknolojileri de bu gereksinimleri karşılamaya yönelik olarak şekilleniyor. Şirketin geliştirdiği TruSense sistemi, vücudun altı temel sistemine ait 60’tan fazla sağlık göstergesini ölçme kapasitesine sahip. Bu sistemle birlikte kullanıcılar yalnızca temel verileri değil, daha detaylı fizyolojik bilgileri de elde edebiliyor. Bu da sağlık yönetimini daha kapsamlı hale getiriyor.
Yeni TruSense güncellemesiyle birlikte gelen Dağıtılmış Süper Algılama Modülü, sensör doğruluğunu artırarak ölçümlerde sapma payını azaltıyor. Bu modül, hem bilekten hem de parmak ucundan ölçüm yaparak daha hassas veri sağlıyor. Böylece, kullanıcılar farklı kaynaklardan alınan sağlık verileri sayesinde daha güvenilir sonuçlara ulaşabiliyor. Tüm bunlar, akıllı saatlerin yalnızca aksesuar olmaktan çıkıp birer sağlık izleme aracına dönüşmesini sağlıyor.
Huawei’nin bu teknolojileri, 15 Mayıs 2025’te tanıtılacak yeni ürün serisiyle kullanıcıların hizmetine sunulacak. Şirket, bu tarihte Huawei Watch 5 ve Huawei Watch Fit 4 modellerini resmi olarak duyurmayı planlıyor. Her iki modelin de gelişmiş sensörlerle donatıldığı ve sağlık takibini önceliklendirdiği belirtiliyor. Huawei Türkiye Tüketici Elektroniği Grubu CEO’su Wan Fei, bu yılın “en güçlü Watch Fit serisi” olacağını dile getiriyor.
Yapılan açıklamalara göre bu yeni modeller, günlük sağlık takibini kolaylaştıracak gelişmiş yazılım ve donanım özellikleriyle öne çıkacak. Kullanıcılar artık sadece kalp atış hızı ya da adım sayısı gibi sınırlı verilerle değil, vücut fonksiyonlarını çok daha geniş ölçekte izleyebilecek. Her ne olursa olsun, cihazların sunduğu bu olanakların etkin şekilde kullanılabilmesi için kullanıcı alışkanlıklarının da bu yönde gelişmesi önem taşıyor. Sağlık verilerinin doğru yorumlanması, erken teşhis ve sağlıklı yaşam kararlarında belirleyici olabilir.
Huawei’nin sunduğu bu yeni nesil saatler, yalnızca sağlık profesyonelleri tarafından değil, kullanıcılar tarafından da büyük ilgi görüyor. Araştırma sonuçları, akıllı saat kullananların yüzde 67’sinin bu cihazların yaşam tarzları üzerinde olumlu etkisi olduğunu belirttiğini gösteriyor. Bununla birlikte, düzenli kullanımın yeni sağlıklı alışkanlıkların kazanılmasına da katkıda bulunduğu ifade ediliyor. Yüzde 88’lik bir kesim fiziksel sağlıklarında iyileşme yaşadığını bildiriyor.
Tüm bunların yanında, akıllı cihazların yalnızca ölçüm yapması değil, kullanıcıyı harekete geçirmesi de bekleniyor. Bu nedenle yazılım tarafında yapılan iyileştirmeler ve uyarı sistemleri, cihazların etkisini artırabilecek unsurlar arasında yer alıyor. Giyilebilir teknolojilerin sağlıkta kullanım alanı her geçen gün genişlerken, bu alanda yapılacak yatırımların sürdürülebilir olması kritik önem taşıyor. Huawei’nin bu yönde attığı adımlar, teknoloji ile sağlık arasındaki köprünün daha da sağlamlaşmasına katkıda bulunuyor.