Google, çevrimiçi güvenliği güçlendirmek için yeni bir adım attı. Şirket, StopNCII.org ile iş birliği yaparak rızasız paylaşılan müstehcen içeriklerin arama sonuçlarından kaldırılacağını açıkladı. Bu adım, mağdurların yükünü azaltmayı ve zararlı içeriklerin daha hızlı engellenmesini hedefliyor.
Bloomberg’in aktardığı bilgilere göre Google, bu yöntem konusunda rakiplerinden geride kaldı. Çünkü Facebook, Instagram, TikTok ve Bumble gibi platformlar bu sisteme 2022 yılında dahil olmuştu. Microsoft da 2024 yılının Eylül ayında Bing arama motoruna benzer bir çözüm entegre etti. Buna rağmen Google, sürece dahil olmakta gecikmiş olsa da mağdurların beklentilerine kulak verdiğini belirtiyor. Bu yaklaşım, şirketin güvenlik politikalarını daha ileriye taşıma niyetini gösteriyor.
Google mağdurların taleplerini dikkate alarak yeni yöntemler geliştiriyor
Google’ın resmi blog yazısında mağdurların görüşlerine ve ihtiyaçlarına vurgu yapıldı. Açıklamada, internetin ölçeği düşünüldüğünde yapılacak daha fazla şeyin bulunduğu ifade edildi. Daha önce sunulan araçlar mağdurların içerikleri tek tek tespit edip bildirmesine dayanıyordu. Bunun yanında bu süreç, özellikle psikolojik olarak zorlayıcı bir dönemde olan kişiler için ağır bir yük oluşturuyordu. Yeni sistem ise bu yükü hafifletmeyi amaçlıyor.
Google geçmişte intikam pornosu olarak bilinen içeriklerin kaldırılması için bazı yollar sunmuştu. Aynı şekilde kişisel iletişim bilgilerinin yayılmasına karşı da başvuru imkânı sağlamıştı. Ne var ki tüm bu yöntemlerde sorumluluk büyük ölçüde mağdurlara yüklenmişti. Bu nedenle yeni dijital imza yaklaşımı, süreci daha otomatik hale getirmesi bakımından öne çıkıyor. Her şeye rağmen yapay zekâ ile üretilen sahte içerikler, mücadeleyi daha karmaşık hale getiriyor.
Uzmanlar, dijital imza yönteminin güçlü yönleri olduğu kadar sınırlılıklarına da dikkat çekiyor. Örneğin görseller üzerinde yapılan küçük oynamalar, imza değerlerini değiştirebiliyor. Bu yüzden sistemin etkin olabilmesi için algoritmaların sürekli güncellenmesi gerekiyor. Bunun yanında farklı içerik formatları da yeni zorluklar yaratıyor. Öte yandan bu yöntem, mağdurların yaşadığı yükü hafifletmesi açısından kritik bir rol üstleniyor.
Her şeye rağmen yalnızca arama motorlarının çabası yeterli görülmüyor. İçeriklerin yayımlandığı sitelerin sorumluluk alması gerektiği sık sık dile getiriliyor. Düzenleyici kurumların bu noktada devreye girmesi kaçınılmaz görünüyor. Bu denetim eksik kaldığında mağdurların korunması tam anlamıyla mümkün olmuyor. Tüm bunların yanında Google’ın hamlesi, konunun küresel ölçekte yeniden tartışılmasına yol açtı.
Mağdurlar açısından hızlı kaldırma süreçleri, psikolojik yükün azaltılmasında büyük önem taşıyor. İçeriklerin internetten silinmesi, mağdurların özel hayatlarının korunmasına katkı sağlıyor. Bunun yanı sıra dijital imzalar sayesinde sürecin hızlanması, güvenlik hissini güçlendiriyor. Bu durum, kullanıcıların çevrim içi ortamda kendilerini daha güvende hissetmelerine yardımcı oluyor. Dolayısıyla sistemin olumlu etkileri yalnızca teknik düzeyle sınırlı kalmıyor.
Buna rağmen yapay zekâ kaynaklı içeriklerin artışı, bu alandaki mücadeleyi zorlaştırıyor. Derin sahte videolar ve görseller, dijital imza sistemlerini yanıltabilecek nitelikte olabiliyor. Bu sebeple şirketlerin yeni yöntemler geliştirmesi şart hale geliyor. Google’ın attığı adım bu açıdan önemli bir başlangıç kabul edilebilir. Öte yandan sürecin geleceği, geliştirilecek ek araçlarla şekillenecek.
Tüm bunların yanında kullanıcıların farkındalık düzeyinin artırılması da hayati bir unsur. İnsanların hangi yollarla içerik kaldırma talebi oluşturabileceğini bilmesi gerekiyor. Aynı zamanda şirketlerin sunduğu araçların erişilebilirliği ve şeffaflığı güven yaratıyor. Bu noktada eğitim ve bilgilendirme çalışmaları sürecin ayrılmaz bir parçası oluyor. Bu yaklaşım, mağdurların haklarını daha güçlü savunmalarına katkı sağlıyor.