Teknoloji

Google gizlilik davasında 425 milyon dolar cezaya çarptırıldı

google

ABD’de teknoloji sektörünü uzun süredir meşgul eden gizlilik tartışmaları bu kez Google için ciddi bir davaya dönüştü. Kullanıcıların izleme ayarlarını kapatmasına rağmen verilerinin toplanmaya devam ettiği iddiası, federal jürinin verdiği kararla sonuçlandı. Şirketin 425 milyon dolar ödeme yapmasına karar verildi. Bu karar, dijital dünyada gizlilik standartlarının yeniden gündeme gelmesine yol açtı.

Dava süreci Temmuz 2020’de açılan bireysel bir başvuruyla başladı. Başvuruda, Google’ın Web ve Uygulama Etkinliği kapalıyken dahi farklı uygulamalar üzerinden veri akışı sağladığı ileri sürüldü. Uber ve Instagram gibi üçüncü taraf uygulamalar üzerinden toplanan bilgilerin kullanıcıların tercihlerini yok saydığı iddia edildi. Bu durum, tüketicilerin yanıltıldığı görüşünü de gündeme getirdi. Hakim Richard Seeborg’un kararıyla dava toplu dava statüsüne taşındı ve milyonlarca kişiyi kapsar hâle geldi.

Google tutumunu savunmaya devam ediyor

Toplu dava süreci, 98 milyon kullanıcıyı ve 174 milyon cihazı kapsayacak ölçüde genişledi. Davacı avukatları, kullanıcıların zarar gördüğünü ileri sürerek 31 milyar dolarlık tazminat talebinde bulundu. Ne var ki jüri, bu talebi aşırı buldu ve sadece iki gizlilik ihlali iddiasını kabul etti. Google’ın Kaliforniya’daki bilgisayar verisi erişim yasasını ihlal etmediği sonucuna varıldı. Bunun yanı sıra şirketin kötü niyetli hareket etmediği de belirtildi.

Jürinin bu yaklaşımıyla cezai tazminat gündemden düştü ve ödeme miktarı 425 milyon dolarla sınırlandı. Fakat kararın Google için maliyetten çok itibar anlamında daha büyük bir yük oluşturabileceği yorumları yapılıyor. Çünkü bu dava, kullanıcıların şirkete olan güveninde ciddi bir zedelenmeye işaret ediyor. Tüm bunların yanında teknoloji şirketlerinin gizlilik uygulamaları üzerindeki baskı daha da artıyor. Özellikle ABD’de açılan davalar, bu konudaki duyarlılığın her geçen yıl yükseldiğini gösteriyor.

Google sözcüsü Jose Castaneda, kararın ardından yaptığı açıklamada şirketin tutumunu savundu. Castaneda, jürinin ürünlerin nasıl çalıştığını yanlış değerlendirdiğini ileri sürdü. Bunun yanında, Google’ın kullanıcıların verilerini yönetmesi için gelişmiş araçlar sunduğunu dile getirdi. Kişiselleştirme kapatıldığında bu tercihin dikkate alındığını da vurguladı. Tüm bunlara ek olarak şirketin temyiz başvurusunda bulunacağını açıkladı.

Temyiz süreci, davanın geleceği açısından belirleyici olacak gibi görünüyor. Her ne kadar Google mali açıdan bu ödemeyi karşılayabilecek güce sahip olsa da itibar kaybını telafi etmek kolay olmayabilir. Öte yandan kullanıcı tarafında oluşan güven sorunları kısa vadede ortadan kalkacak gibi görünmüyor. Şirketin yapacağı savunmalar, hem kullanıcıların güven algısını hem de mahkemelerin tutumunu etkileyecek. Buna rağmen dava, sektör genelinde de yankı bulmaya devam edecek.

Benzer bir tablo, 2020’de açılan başka bir davada da görülmüştü. O davada Google’ın gizli moddayken kullanıcıları izlemeye devam ettiği iddia edilmişti. 2023 yılında şirket 5 milyar dolarlık bir anlaşmayı kabul ederek süreci kapattı. Bir yıl sonra ise gizli modda da bazı bilgilerin toplandığını kabul etti. Bu bilgilerin büyük kısmını silme sözü verdi.

Gizlilik tartışmalarının yıllardır teknoloji gündeminde olması tesadüf değil. İnternet kullanıcıları verilerinin nasıl işlendiğini daha dikkatli sorguluyor. Bununla birlikte düzenleyici kurumlar da bu taleplere yanıt verecek şekilde şirketlere baskıyı artırıyor. Fakat büyük teknoloji firmalarının iş modelleri veri odaklı olduğundan, bu gerginlik kolayca çözülecek gibi görünmüyor. Yine de mahkeme kararları, denge arayışında kritik bir rol oynuyor.

Google’ın yaşadığı bu dava, sadece şirketin değil tüm sektörün geleceği açısından örnek teşkil ediyor. Çünkü her bir karar, kullanıcıların teknoloji devlerine duyduğu güveni doğrudan etkiliyor. Bu güven kaybolduğunda şirketlerin ürünlerini sunma biçimleri de sorgulanıyor. Tüm bunların yanında verilerin işlenme yöntemleri, önümüzdeki yıllarda daha sıkı denetime tabi olacak. Bu durum, kullanıcıların dijital ortamda daha fazla söz hakkı talep etmesine yol açıyor.