ManşetlerTeknoloji

Google Çeviri yeni özelliğiyle Duolingo’ya rakip oluyor

google çeviri

Google Çeviri, yalnızca anlık çeviri yapan bir araç olmaktan çıkıyor. Google’ın uygulamaya eklediği yeni özellikle birlikte, dil öğrenme süreci de uygulamanın sunduğu hizmetler arasında yer almaya başladı. Bu yenilik, kullanıcıların hem seviyelerine göre hem de amaçlarına uygun şekilde tasarlanmış derslerle ilerlemesini sağlıyor. Özellik, şu an için sınırlı dil seçenekleriyle beta sürümde deneniyor.

Yeni sistem, çeviri teknolojisini kişiselleştirilmiş bir eğitim aracı haline getiriyor. Uygulamaya eklenen “Pratik Yap” butonu üzerinden kullanıcılar önce dil seviyelerini, ardından dil öğrenme amaçlarını belirtiyor. Bu bilgiler doğrultusunda, Google’ın Gemini isimli yapay zekâ modeli devreye giriyor ve kullanıcıya uygun içerikler oluşturuluyor. Bununla birlikte, öğrenme hedefleri arasında seyahat, profesyonel kullanım ya da arkadaş çevresiyle rahat iletişim kurmak gibi farklı seçenekler yer alıyor. Her hedef için özel senaryolar hazırlandığı için kullanıcılar ihtiyaçlarına göre yönlendiriliyor.

Google Çeviri kullanıcının amacına göre senaryolar oluşturuyor

Öğrenme sürecinde kullanıcıya sunulan içerikler yalnızca pasif izlemeye dayanmıyor. Bunun yanında, uygulama hem sesli diyalogları dinleme hem de tanınan kelimelere dokunarak işaretleme gibi etkileşimli seçenekler sunuyor. Bu yapı sayesinde kullanıcı, yalnızca bilgiyi almıyor; aynı zamanda aktif biçimde sürece katılıyor. Diğer yandan, sistem öğrenme hızını ve ilerlemeyi günlük olarak takip ediyor. Bu veriler ışığında, kullanıcının ihtiyaç duyduğu alanlara yeniden yönlendirme yapılabiliyor. Tüm bunların yanında, eğitim süreci daha dinamik ve kişiselleştirilmiş hâle geliyor.

Google Çeviri’nin bu yeni özelliği, uygulamayı klasik bir çeviri aracının ötesine taşıyor. Her ne kadar Duolingo benzeri platformlara benzese de, Çeviri uygulamasının doğrudan çeviri altyapısıyla entegre şekilde çalışması önemli bir fark yaratıyor. Kullanıcı uygulamadan çıkmadan, doğrudan çeviri pratiklerini öğrenme sürecine entegre edebiliyor. Bu da zaman açısından verimlilik sağlıyor. Ayrıca, dil öğrenmeye başlamak isteyen ancak ayrı bir uygulama yüklemeye gerek duymayan kullanıcılar için pratik bir çözüm sunuluyor. Özellikle sınırlı zamanı olan bireyler açısından bu yapı ciddi bir avantaj anlamına geliyor.

Matt Sheets’in yaptığı açıklamalara göre, bu yeni sistem kullanıcıların özgüvenini artırıyor. Sheets, kullanıcıların kendi hedeflerine göre dersler oluşturulduğunda sürece daha fazla katıldıklarını vurguluyor. Uygulama içerisindeki deneyimin kontrollü olması, kullanıcıların ilerlemelerini görmesini de kolaylaştırıyor. Buna ek olarak, hedefe yönelik içerikler kişisel gelişimi daha doğrudan etkiliyor. Klasik ders kitaplarından farklı olarak, gerçek yaşam senaryoları üzerinden kurulan bu yapı daha işlevsel hale geliyor. Günlük hayatta karşılaşılan konuşma biçimlerine odaklanılması öğrenilen bilgilerin unutulmamasına katkı sağlıyor.

Tüm bu gelişmelerin yanı sıra Google, canlı çeviri özelliğini de genişletti. Bu özellik, farklı dil konuşan kişilerin gerçek zamanlı şekilde iletişim kurmasına olanak tanıyor. Uygulama, kullanıcının sesini yazıya çeviriyor ve ardından hedef dile sesli çeviri olarak sunuyor. Fakat, Pixel 10’daki sürümün aksine, bu çeviri kullanıcının kendi sesiyle yapılmıyor. Şirket, bu alanda farklı ses sentezleme seçeneklerini de test ettiğini belirtiyor. Böylece ses deneyimi ilerleyen dönemde daha kişiselleştirilebilir hâle gelebilir.

Canlı çeviri şu anda ABD, Hindistan ve Meksika’daki kullanıcılarla sınırlı. Buna rağmen, desteklenen dil sayısı 70’i aşmış durumda. Aralarında Arapça, Fransızca, Hintçe, Korece, İspanyolca ve Tamilce gibi dillerin bulunduğu bu geniş yelpaze, iletişim sınırlarını önemli ölçüde azaltıyor. Her iki kullanıcı da farklı diller konuşsa bile, uygulama bu engeli hızla aşabiliyor. Bu durum hem sosyal hem de iş hayatında önemli kolaylıklar sağlıyor. Özellikle uluslararası ortamda çalışanlar açısından uygulama, hızlı ve etkili bir iletişim aracı haline geliyor.

Google Çeviri’nin yapay zekâ ile güçlendirilmiş yeni yapısı, uygulamanın çok yönlü bir dijital yardımcıya dönüşmesini sağlıyor. Sadece çeviri yapmakla kalmayan uygulama, kullanıcıyı bir eğitim sürecine de dahil ediyor. Buna ek olarak, farklı senaryolara uyarlanabilen içerik yapısı, kullanıcıların kendi öğrenme süreçlerini kişisel ihtiyaçlara göre şekillendirmesine izin veriyor. Gerek gündelik konuşmalar gerek profesyonel kullanım açısından sunduğu esneklik, uygulamayı rakiplerinden ayırıyor. Böylelikle, tek bir platform üzerinden hem öğrenmek hem de uygulamak mümkün hale geliyor.