İngiltere İçişleri Bakanlığı’nın, büyük teknoloji şirketlerinden uçtan uca şifreleme sistemlerini zayıflatacak düzenlemeler yapmasını talep ettiği yönündeki iddialar son aylarda teknoloji dünyasının gündeminde öne çıkan başlıklardan biri oldu. Özellikle Apple’ın bu kapsamda hedef alınması, hem sektör temsilcileri hem de gizlilik savunucuları tarafından sert şekilde eleştirildi. Şirketin kullanıcıların iCloud yedeklerine erişim sağlayacak bir sistem oluşturması istendiği ve bunun için gizli bir mahkeme kararı çıkarıldığı öne sürülmüştü. Apple, bu talebe karşı yasal mücadele başlatırken, benzer taleplerin diğer teknoloji firmalarına da iletilip iletilmediği sorusu gündemdeki yerini koruyor. Bu tartışmaların odağında olan bir diğer büyük teknoloji firması Google ise sessizliğini bozarak konuya açıklık getirdi.
Google sözcüsü, İngiltere hükümetinden herhangi bir “teknik yetenek bildirimi” almadıklarını ifade etti. Bu tür bildirimler, İngiltere’nin 2016 yılında yürürlüğe giren Soruşturma Yetkileri Yasası kapsamında şirketlerin şifreli verilere erişim sağlama yükümlülüğünü konu alıyor. Ancak yasa gereği, böyle bir bildirim alınması halinde şirketin bunu kamuya açıklaması yasak. Bu nedenle Google’ın bu bildirimi almadığını açıkça ifade etmesi, şirketin mevcut durumda İngiltere tarafından böylesi bir yükümlülüğe tabi tutulmadığını netleştirmiş oldu.
Google, Meta ve Apple’dan farklı açıklamalar yaptı
Teknoloji dünyasında şifreleme sistemlerinin korunması uzun süredir önemli bir tartışma başlığı olarak öne çıkıyor. Meta, bu yılın Mart ayında yaptığı açıklamada WhatsApp ve Messenger gibi uçtan uca şifreli hizmetlerine yönelik herhangi bir arka kapı talebi almadığını belirtti. Buna karşılık Apple, İngiltere İçişleri Bakanlığı tarafından hedef alınan ve kamuoyuna sızan gizli bir mahkeme emrine karşı yasal süreç başlatmış durumda. Bu süreçte Apple, kullanıcı gizliliğini ihlal edeceği gerekçesiyle talebi reddederek mahkemeye başvurdu. Ancak yasa kapsamında mahkeme kararlarının içeriği kamuya açıklanamadığı için detaylara ilişkin net bilgi bulunmuyor.
ABD Senatosu İstihbarat Komitesi üyesi Ron Wyden ise konuyu Amerika’da da gündeme taşıdı. Wyden, ABD istihbarat yetkilisi Tulsi Gabbard’a gönderdiği mektupta, İngiltere’nin bu tür gizli taleplerle kullanıcı gizliliğini tehlikeye atıp atmadığının ulusal güvenlik açısından değerlendirilmesini istedi. Wyden, aynı zamanda bu süreçte şeffaflığın sağlanması gerektiğini vurguladı ve ABD kamuoyunun, müttefik ülkelerin teknoloji şirketlerine yönelik taleplerinden haberdar olması gerektiğini belirtti. Özellikle ABD merkezli şirketlerin yabancı devletlerce alınan gizli kararlara tabi olması, bu şirketlerin güvenlik politikalarının ve kullanıcı gizliliği taahhütlerinin sorgulanmasına neden oluyor.
Bu gelişmeler, teknolojinin küresel doğası ve uluslararası hukuki uygulamalar arasındaki gerilimleri bir kez daha ortaya koyuyor. Şirketlerin farklı ülkelerdeki düzenlemelere nasıl uyum sağladığı ve bu süreçte kullanıcı haklarını ne ölçüde koruyabildiği, dijital çağın en temel soruları arasında yer almaya devam ediyor. Özellikle uçtan uca şifreleme gibi teknolojiler, kullanıcı mahremiyetinin temel yapı taşlarından biri olarak kabul edilirken, hükümetlerin bu sistemlere erişim talebi hem hukuki hem etik düzeyde tartışmaları beraberinde getiriyor.
Google’ın açıklaması, şirketin şimdilik bu türden bir talep ya da müdahale ile karşı karşıya olmadığını ortaya koysa da, gelecekteki düzenlemelerin ve hükümet baskılarının bu dengeyi ne ölçüde değiştireceği henüz belirsizliğini koruyor.