Google, Arama sayfalarında reklamların yerleşimini daha görünür ve aynı zamanda daha kontrol edilebilir hâle getiren bir değişiklik yaptı. Yeni sistemde, reklam içerikleri dağınık bir şekilde listelenmek yerine, “Sponsorlu Sonuçlar” başlığı altında gruplanıyor. Bu reklam bloğu, arama sayfasının tam üst kısmında konumlanıyor ve kullanıcıyı doğrudan karşılıyor. Google, bu bölümde en fazla dört reklam göstereceğini söylüyor; ancak bu görünüm, reklamları fark etmemek için hızlıca aşağı kaydıran kullanıcıları daha çok yavaşlatacak gibi görünüyor.
Yeni yerleşim yalnızca görünüm açısından değil, kullanıcı kontrolü bakımından da kayda değer bir yenilik taşıyor. Çünkü artık bu reklam bloğunun hemen altında, tüm sponsorlu sonuçları gizlemeye yarayan bir buton beliriyor. Bu özellik, reklam görmek istemeyen kullanıcılar için rahatlatıcı bir seçenek sunuyor. Her ne kadar bu buton tek tıkla erişilebilir olsa da, bu işlevin fark edilmesi kullanıcıdan dikkat talep ediyor. Bunun yanında, bu özelliğin her kullanıcıya aynı şekilde sunulmaması, deneyimde küçük farklılıklara neden olabilir. Tüm bunların ışığında, Google, görünürlükle kontrol arasında ince bir denge kurmaya çalışıyor.
Google, sayfa sonuna da sponsorlu içerikler yerleştirerek dikkat dağıtmayı sürdürüyor
Bu yeni düzende yalnızca sayfanın üst bölümü değil, alt kısmı da reklamlarla dolu. Kullanıcı sayfanın en altına indiğinde, karşısına tekrar bir “Sponsorlu Sonuçlar” bloğu çıkıyor. Ne var ki bu alt kısımdaki reklamlar ancak görülmeleri hâlinde gizlenebiliyor. Bu durum, reklamları hızlıca geçmek isteyen kullanıcılar için ikinci bir engel anlamına geliyor. Bununla birlikte, bu yerleşim reklamların kaçırılmasını daha zor hâle getiriyor. Yani görünürlüğü yüksek tutmak isteyen Google, kullanıcıyı reklamlarla iki kez karşılaştırarak dikkat odağını kaydırmıyor.
Bu yeni yapı sadece masaüstüyle sınırlı değil; aynı zamanda mobil cihazlara da aynı şekilde yansıtılıyor. Böylece hangi cihazdan arama yapılırsa yapılsın, kullanıcı aynı düzenle karşılaşıyor. Reklamların bu şekilde gruplanması, görsel kargaşayı azaltmak için tasarlanmış gibi duruyor. Fakat kullanıcıların yapay zekâ destekli özetler gibi öğelerle de karşı karşıya kaldığı düşünüldüğünde, bilgiye ulaşma süreci biraz daha uzayabiliyor. Burada, kullanıcı alışkanlıklarının ne yöne evrileceği merak konusu olmaya devam ediyor. Özellikle reklamdan uzak durmak isteyen kullanıcılar için bu yapı bazı pratik sorunlar yaratabilir.
Bunun yanı sıra, Google’ın “Sponsorlu Sonuçlar” etiketini belirgin şekilde öne çıkarması da dikkat çekiyor. Bu etiket, kullanıcıya reklam olduğunu açıkça belli ediyor; ancak bu açıklık, bazı kullanıcıların o bölgeyi otomatik olarak atlamasına da yol açabilir. Yine de reklamların tamamen görünmez kılınamaması, gelir modelini sürdürülebilir kılmak açısından önemli görünüyor. Bu yaklaşım, hem şeffaflık sunuyor hem de kullanıcıyı yönlendirmeyi sürdürüyor. Öte yandan, bazı kullanıcılar için bu tür yapıların dijital deneyimi olumsuz etkileyebileceği de göz ardı edilmemeli. Çünkü bilgiye ulaşmak için ekstra bir çaba sarf etmek gerekebiliyor.
Gizleme butonu, kullanıcıya az da olsa bir nefes alma alanı bırakıyor. Fakat bu butonun kullanımı tamamen isteğe bağlı olduğu için, arama deneyimini aktif olarak şekillendirmek kullanıcıya kalıyor. Diğer yandan, bu tür kontrollere rağmen reklamların görünürlüğünü artırma stratejisi net bir şekilde hissediliyor. Çünkü kullanıcı ister gizlesin ister gizlemesin, reklamlar sayfanın en az iki farklı noktasında yer alıyor. Bu durum, reklamdan kaçmanın kolay olmayacağını gösteriyor. Üstelik bu yapı, reklam içeriğini gözden kaçırmak isteyenler için daha fazla dikkat gerektiriyor.
Her şeye rağmen, Google bu değişimle birlikte arama deneyimini daha sade, ama daha yönlendirilmiş bir hâle getiriyor. Sayfa düzeninin sadeleşmesi bazı kullanıcılar için olumlu karşılanabilir. Fakat sadelik, reklamların etkisini azaltmak yerine daha fark edilir kılıyor. Bu açıdan bakıldığında, kullanıcıya reklamı gösterirken aynı zamanda onu gizleme seçeneği sunmak, çift taraflı bir etki yaratıyor. Bazı kullanıcılar, bu sayede daha bilinçli seçimler yapabilir. Fakat bazıları için bu sistem, gereksiz bir dikkat dağıtıcısı olarak algılanabilir.
Kullanıcı davranışları açısından düşünüldüğünde, yeni sistemin kısa vadede büyük bir değişim yaratması beklenmiyor. Çünkü birçok kullanıcı, reklamları atlamak için zaten refleks hâlinde sayfanın altına inmeye alıştı. Yapay zekâ özetleriyle başlayan bu refleks, şimdi reklam bloklarını da kapsayacak şekilde genişliyor. Google’ın hedefi ise bu alışkanlıkları hafifçe yönlendirmek gibi görünüyor. Bu yönlendirme, reklamların daha fazla görülmesini sağlarken, kullanıcıya da görünüşte bir kontrol hissi veriyor. Bu denge ise dijital tasarım açısından dikkatle izlenmeyi hak ediyor.
Dikkat çekici olan bir diğer nokta ise reklamların artık gizlenebilir hâle gelmiş olması. Bu özellik, reklam engelleyici eklentilere alternatif olarak düşünülse de, tüm reklamları kalıcı olarak devre dışı bırakmıyor. Sadece görünürlüğü geçici olarak ortadan kaldırıyor. Dolayısıyla reklamlardan tamamen uzak kalmak isteyen kullanıcılar için bu özellik tek başına yeterli olmayabilir. Bununla birlikte, daha sade bir arayüz isteyenler için işlevsel bir araç olabilir. Bu açıdan değerlendirildiğinde, kullanıcıya sunulan seçenek sınırlı ama hedefe dönük.
Reklamların sayfanın başında ve sonunda gruplanmış olması, kullanıcıyı dikkatli seçimler yapmaya zorluyor. Her ne kadar gizleme özelliği bir kolaylık sunsa da, reklamlarla karşılaşma olasılığı büyük oranda devam ediyor. Google, görünürlükle kullanıcı kontrolü arasında ince bir çizgide ilerlemeye çalışıyor. Nihayetinde bu yapı, reklamların etkisini azaltmadan, kullanıcı deneyimini kısmen özelleştirme amacını taşıyor. Ancak bu denge, kullanıcı alışkanlıklarına bağlı olarak zaman içinde daha net değerlendirilebilecek.