Google, son aylarda dijital ekosistemin sağlıklı işlediğini ve web trafiğinin zarar görmediğini savunuyordu. Şirket arama motorunun kullanıcıları daha fazla çeşitliliğe yönlendirdiğini dile getiriyordu. Fakat geçen hafta mahkemeye sunulan belgeler, bu anlatının arkasında farklı bir tablo olduğunu ortaya koydu. Bu belgelerde, açık web’in “hâlihazırda hızlı bir düşüş sürecinde” olduğu açıkça ifade edildi.
Şirket, bu ifadeyi ABD Adalet Bakanlığı ile süren tekel davası kapsamında yaptığı bir savunmada kullandı. Bakanlık, Google’ın reklam teknolojisi tarafını ayırmasını öneriyor. Öte yandan, Google’a göre bu adım açık web’deki yayıncıların gelirlerini daha da zayıflatır. Çünkü açık web üzerinden görüntülü reklam geliri elde eden yayıncılar, alternatif alanlara kayan yatırımlarla karşı karşıya kalıyor. Şirket, bu noktada yapılacak bir zorlamanın, zaten dönüşen sektörde daha büyük bozulmalara yol açacağını düşünüyor. Her şeye rağmen bu savunma, dijital yayıncılığın geleceği açısından ciddi bir tartışmayı da beraberinde getiriyor.
Google: Reklam teknolojileri değişiyor
Google’ın açıklamasına göre, reklam teknolojileri şu an büyük bir değişim içinde. Yapay zekâ, hem hedefleme hem içerik eşleştirme süreçlerinde eski yöntemlerin yerini hızla alıyor. Bu süreçle beraber, reklam verenler de yatırımlarını açık web dışındaki mecralara kaydırıyor. Connected TV, mobil uygulama içi reklamcılık ve perakende medya gibi alanlar, büyüme açısından daha cazip görünüyor. Bu dönüşüm yalnızca kullanıcı deneyimini değiştirmiyor, aynı zamanda yayıncıların gelir kaynaklarını da yeniden tanımlıyor. Tüm bunların yanında, açık web’in reklamcılar nezdindeki cazibesinin azalması, sektörde daha geniş çaplı sonuçlar doğuruyor.
Reklam yatırımlarındaki bu kayma, bağımsız yayıncılar açısından büyük bir gelir boşluğu yaratıyor. Eskiden açık web üzerinden sağlanan görüntülü reklamlarla ayakta kalan birçok yayıncı, artık aynı gelir seviyesine ulaşmakta zorlanıyor. Fakat sorun yalnızca reklam geliri değil; görünürlük ve erişim imkanları da daralıyor. Çünkü algoritmalar değiştikçe, özellikle Google Arama’daki sıralamalar da dönüşüyor. Bu durum, kullanıcıların haberlere ulaşma biçimini değiştiriyor. Dolayısıyla, içerik üreticileri yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda yapısal bir dönüşümle de yüzleşiyor.
Google her ne kadar bu ifadeyi yalnızca “açık web görüntülü reklamcılığı” çerçevesinde kullandığını belirtse de, belgedeki bağlam farklı bir tabloyu ortaya koyuyor. Çünkü ifadenin hemen öncesinde, reklamcılık ekosisteminin genel bir dönüşüm içinde olduğu anlatılıyor. Ne var ki bu dönüşümde, yayıncıların söz hakkı oldukça sınırlı kalıyor. Karar vericiler daha çok platformlar ve reklamverenler oluyor. Bu nedenle içerik üreticileri, değişen pazar dinamiklerine ayak uydurmak zorunda kalıyor. Bunun yanında, teknolojik gelişmelerin yayıncılık üzerindeki baskısı da her geçen gün artıyor.
Açık web’in gerilemesi sadece yayıncıların sorunu değil; kullanıcıların bilgiye ulaşma biçimlerini de etkiliyor. Çünkü kapalı sistemlerdeki içerikler daha sınırlı, daha kontrollü ve genellikle reklam temelli biçimde sunuluyor. Öte yandan açık web, daha çeşitli, özgür ve çoğu zaman daha derin içeriklere ev sahipliği yapıyordu. Şimdi ise bu çeşitlilik, büyük platformların yönlendirmesiyle yerini daha kısıtlı bilgi akışlarına bırakıyor. Her şeye rağmen kullanıcıların ve üreticilerin bu değişime vereceği tepki, dijital bilginin yönünü belirleyecek. Buradaki en kritik mesele, bu dönüşümde şeffaflık ve erişilebilirliğin nasıl korunacağı.
Google’ın mahkemeye sunduğu belgede yer alan bu itiraf, sektörde uzun süredir konuşulan gerçekleri açıkça gözler önüne serdi. Birçok dijital yayıncı, son yıllarda yaşadığı trafik kayıplarını yapay zekâ destekli platformlara ve algoritmalardaki değişimlere bağlıyor. Çünkü Google Search’ün artık daha az bağlantı göstermesi ve daha fazla özet bilgi sunması, kullanıcıyı web sitesine yönlendirmeden bilgiye ulaşmasını sağlıyor. Bu da doğrudan trafiği azaltıyor. Ne var ki bu değişim, kullanıcı deneyimi açısından faydalı görünse de, içerik üreticileri için sürdürülebilirlik sorunlarını beraberinde getiriyor.
Bununla birlikte, Google’ın hâlâ kullanıcıyı daha fazla siteye yönlendirdiğini iddia etmesi, yayıncılar nezdinde yeterince karşılık bulmuyor. Çünkü pratikte yaşanan, daha az ziyaret, daha düşük reklam geliri ve daha az keşfedilebilir içerik. Tüm bunların yanında, arama sonuçlarında yapay zekâ özetlerinin öne çıkması, kullanıcı davranışlarını da değiştirmiş durumda. Eskiden doğrudan haber kaynağına yönelen kullanıcı, şimdi Google içinde kalmayı tercih ediyor. Bu da açık web’in genel değerini zayıflatıyor.