Meta, Facebook’ta yeni bir özellik sunarak kullanıcıların telefonlarındaki fotoğrafları doğrudan buluta yüklemesini talep ediyor. Özellik etkinleştirildiğinde, yalnızca paylaşılan değil, paylaşılmamış görseller de analiz için Meta’nın sistemine aktarılıyor. Fotoğraflar üzerinden öneri oluşturmak gibi amaçlar öne sürülse de, bu adım kişisel verilerin kapsamlı şekilde kullanımı konusunda yeni bir aşama anlamına geliyor.
Yeni sistem, Facebook hikayesi oluşturulmak istendiğinde açılan bir bilgilendirme penceresiyle devreye giriyor. Burada kullanıcılara “cloud processing” yani bulut işleme seçeneği sunuluyor. Kullanıcı bu özelliği kabul ettiğinde, cihazındaki fotoğraflar düzenli olarak Meta’nın sunucularına aktarılabiliyor. Meta, bu sayede kolaj önerileri, geçmiş özetleri ya da yapay zekâ ile hazırlanmış temalar sunabileceğini belirtiyor. Bu işlem sırasında yalnızca görseller değil, görsellerdeki yüzler, nesneler ve çekim tarihi gibi meta veriler de analiz ediliyor. Kullanıcı bu süreci kabul ettiğinde, Meta bu bilgileri saklama ve kullanma hakkını da elde etmiş oluyor.
Facebook ve Instagram üzerindeki tüm kamuya açık içeriklerin, 2007 yılından bu yana Meta’nın yapay zekâ modellerini eğitmek amacıyla kullanıldığı daha önce açıklanmıştı. Ne var ki, kamuya açık içerik tanımının kapsamı hâlâ belirsizliğini koruyor. Şirketin, “18 yaş üstü kullanıcılar” ifadesine dayanarak bu içerikleri kullanması, yaş tespitinin nasıl yapıldığını açıklamadan geçmesi dikkat çekiyor. Şimdi ise, kamuya açık olmayan ve hiçbir zaman paylaşılmamış fotoğrafların da bu sürece dahil edilebileceği ihtimali gündemde. “Cloud processing” özelliğinin şartlarında, bu görsellerin yapay zekâ eğitimi için kullanılıp kullanılmayacağına dair açık bir hüküm bulunmuyor.
Kamera rulosundaki özel fotoğrafların nasıl işlendiği şimdilik belirsizliğini koruyor
Meta, bu işlemin kullanıcının onayıyla başladığını ve ayarlar menüsünden her zaman kapatılabileceğini belirtiyor. Bulut işleme özelliği devre dışı bırakıldığında, Meta 30 gün içinde daha önce yüklenmiş görselleri de sistemden kaldırıyor. Ancak bazı kullanıcılar, bu özelliği daha önce fark etmeden etkinleştirdiklerini Reddit gibi platformlar üzerinden paylaştı. Özellikle bir kullanıcının düğün fotoğraflarının Studio Ghibli tarzında yeniden düzenlenmiş olarak karşısına çıkması, sistemin hangi görseller üzerinde işlem yaptığına dair soru işaretlerini artırdı. Meta, şu ana kadar bu sistemin kapsamı veya işleyişi hakkında The Verge ve TechCrunch gibi yayın kuruluşlarının sorularına yanıt vermedi. Dolayısıyla sistemin tam olarak nasıl çalıştığı, hangi verilerin işlendiği ve nasıl saklandığı belirsizliğini koruyor.
Facebook’un bulut işleme sistemini ilk olarak ABD ve Kanada’da test etmeye başladığı bilgisi veriliyor. Kullanıcılara sunulan pop-up mesajları, özelliğin isteğe bağlı olduğunu açıkça belirtse de, ayarların konumu ve dili nedeniyle birçok kullanıcının bu özelliği fark etmeyebileceği değerlendiriliyor. Ayarların “Film rulosu paylaşım önerileri” başlığı altında yer alması ve detayların birden fazla menü içinde bulunması, erişimi zorlaştırıyor. Bu durum, özelliğin pasif biçimde kabul edilmesine neden olabilecek bir kullanıcı deneyimi oluşturuyor. Gelişmenin ardından gizlilik odaklı platformlarda konuyla ilgili endişeler dile getirilmeye başlandı. Kullanıcıların bu özelliği devre dışı bırakmadığı sürece, fotoğraflarının Meta’nın yapay zekâ sistemlerinde değerlendirilme ihtimali bulunuyor.
Bunun yanı sıra, Meta’nın bu verilerle neler yaptığına dair resmi belgelerde kullanılan ifadeler de kafa karıştırıcı nitelikte. “Medya ve yüz özellikleri analiz edilebilir” ifadesiyle birlikte gelen “bilgileri saklama ve kullanma hakkı” maddesi, bu verilerin ne şekilde ve hangi süreyle kullanılabileceğini açıkça ortaya koymuyor. Ayrıca, bu bilgilendirme belgelerinin yalnızca İngilizce sunulması, farklı dil konuşan kullanıcılar açısından şeffaflık sorununu büyütüyor. Şirketin kullanıcı verilerinin işlenmesi ve yapay zekâ modellerinde kullanımı konusundaki geçmiş uygulamaları dikkate alındığında, yeni sistemin uzun vadeli etkileri hakkında kesin bir öngörüde bulunmak mümkün değil. Meta’nın bulut işleme özelliğini geniş çaplı bir test süreci sonunda farklı bölgelerde de devreye alabileceği düşünülüyor.
Her ne olursa olsun, bu yeni adım kullanıcıların cihazlarında sakladığı içeriklerin Meta’nın teknolojik altyapısı tarafından doğrudan analiz edilmesini mümkün kılıyor. Kullanıcının herhangi bir içerik paylaşımı yapmadan da bu analiz sürecine dahil edilmesi, dijital gizlilik ilkeleri açısından yeni bir durum ortaya çıkarıyor. Özellikle yüz tanıma teknolojileri, zaman ve içerik etiketleme gibi süreçlerin bu tarz özel verilere uygulanması, veri sahipliği tartışmalarını yeniden gündeme getiriyor. Fotoğrafın yalnızca görüntü değil, beraberinde kişisel bilgi ve bağlam da taşıdığı düşünüldüğünde, bu gelişmenin yaratacağı sonuçların kapsamı daha iyi anlaşılıyor. Meta’nın bu süreçle ilgili kamuoyunu ne ölçüde bilgilendireceği ve gelecekte bu sistemin hangi yönlerde gelişeceği henüz bilinmiyor.