ABD’de yeniden göreve gelen Donald Trump, yapay zekâya yönelik politikalarını daha ilk günlerden itibaren açıkça ortaya koydu. Göreve başladığı ocak ayında imzaladığı ilk kararnamelerle, teknolojik gelişmelerin önünde engel olarak görülen düzenlemeleri gevşetme niyetini duyurdu. Bu kapsamda, yapay zekâ altyapısını destekleyecek yeni başkanlık kararnameleri üzerinde çalışıldığı Reuters tarafından gündeme taşındı. Planlanan adımlar, enerji arzını artırmak ve veri merkezlerinin inşasını hızlandırmak üzerine kurulu.
Trump yönetiminin gündemindeki kararnameler, enerji üretim tesislerinin daha kolay bir şekilde ulusal şebekeye bağlanmasını amaçlıyor. Bunun yanı sıra, yapay zekâ sistemlerinin barınacağı büyük ölçekli veri merkezlerinin inşa edilebilmesi için federal arazilerin özel sektörün kullanımına açılması planlanıyor. Gündeme gelen seçenekler arasında Savunma Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığı tarafından yönetilen arazilerin kullanıma sunulması da yer alıyor. Bu sayede, yüksek enerji tüketen veri merkezlerinin inşa süreci hız kazanabilir.
Donald Trump yönetimi “AI eylem planı” hazırlıyor
Veri merkezlerinin kurulumu, yalnızca fiziksel alanla sınırlı kalmıyor; aynı zamanda çevre izinleri ve altyapı bağlantıları gibi süreçlerde de ciddi bürokratik yükler barındırıyor. Bu noktada Trump yönetimi, Temiz Su Yasası kapsamında ulusal düzeyde geçerli olacak tek tip bir izin sistemini hayata geçirmeyi hedefliyor. Böylelikle, projelerin eyalet bazlı onay süreçlerinden bağımsız olarak ilerlemesi mümkün olabilir. Bu durum, yatırımcıların zaman kaybetmeden sahaya çıkmasını kolaylaştırabilir.
Her ne kadar bu adımlar teknoloji şirketleri için büyük kolaylık sunsa da, bazı çevreler çevresel etkiler konusunda uyarılarda bulunuyor. Yüksek enerji tüketimi, su kaynaklarına erişim ve doğal yaşam alanlarının kullanımı gibi meseleler kamuoyunda tartışma yaratmaya devam ediyor. Fakat Trump yönetimi, ekonomik büyümeyi önceliklendiren bir tutum sergiliyor. Özellikle Çin ile yaşanan teknoloji rekabetinde üstünlük sağlamak amacıyla devlet desteğini artırma eğilimi dikkat çekiyor.
Trump, yapay zekâ konusundaki tavrını yalnızca altyapı ile sınırlamıyor; düzenleyici çerçevede de belirgin bir değişim arayışında. Göreve gelir gelmez, Biden döneminde oluşturulan kapsamlı yapay zekâ güvenlik ve etik ilkelerini büyük ölçüde geri çekti. Bu adımlar, yapay zekânın daha serbest şekilde gelişmesini savunan kesimler tarafından memnuniyetle karşılanıyor. Bununla birlikte, düzenleme boşluğu yaratılmasının uzun vadeli güvenlik ve etik riskler doğurabileceği de vurgulanıyor.
Bununla bağlantılı olarak, Temsilciler Meclisi’nden geçen ve kamuoyunda “görkemli yasa tasarısı” olarak anılan bir düzenleme, eyaletlerin yapay zekâya dair düzenleme yetkilerini on yıl boyunca askıya almayı hedefliyor. Söz konusu yasa Senato’dan da geçerse, ülkede yapay zekâ politikalarının sadece federal düzeyde belirlenmesi söz konusu olacak. Bu da şirketlerin ülke genelinde daha rahat hareket etmelerine olanak tanıyabilir. Ne var ki, yerel denetim eksikliği birtakım riskleri beraberinde getirebilir.
Trump yönetimi, kamuoyunu bu yeni yönelime alıştırmak adına bir “AI eylem planı” hazırlığı içerisinde. Planın içerisinde çeşitli kamu etkinlikleri, tanıtım kampanyaları ve medya buluşmaları yer alması bekleniyor. Tüm bunların yanında, federal desteğin daha görünür kılınması için mevzuat süreçlerinde sadeleşme adımları da planlanıyor. Özellikle enerji yatırımlarının teşvik edilmesi için vergisel kolaylıklar da gündeme gelebilir.
Enerji altyapısına yönelik genişleme, yalnızca yapay zekâ için değil, aynı zamanda veri merkezlerinin sürdürülebilirliği açısından da önem taşıyor. ABD genelinde, bulut hizmetlerine olan talep artışı, enerji ihtiyacını daha da büyütüyor. Buna rağmen, mevcut şebeke kapasitesi zaman zaman bu talebe yetişmekte zorlanıyor. Trump yönetimi, bu eşitsizliği ortadan kaldırmak için özel sektöre kapıları daha fazla açmayı planlıyor.