Intel CEO’su Lip-Bu Tan, geçtiğimiz haftalarda ABD Başkanı Donald Trump’ın yönelttiği istifa çağrısının ardından, Vaşington’da kritik bir görüşmeye katıldı. Donald Trump, Truth Social hesabından yaptığı açıklamada, Tan ile Ticaret Bakanı, Hazine Bakanı ve iş dünyasından bazı isimlerin yer aldığı bir toplantı gerçekleştirdiklerini duyurdu. Görüşmenin detaylarını paylaşmayan Trump, buluşmayı “ilgi çekici” olarak nitelendirdi. Bununla birlikte, Tan’ın kariyerini “etkileyici bir başarı hikâyesi” olarak tanımladı.
Bu açıklamalar, Trump’ın kısa süre önce Tan hakkında yaptığı sert yorumlarla çelişiyor. Daha önce Tan’ın yüzlerce Çinli şirkete yatırımı olduğunu belirten Trump, bu durumun ciddi bir çıkar çatışması yarattığını savunmuştu. Reuters’ın haberine göre, bu şirketlerden bazılarının Çin ordusuyla ilişkisi olabileceğine dair iddialar gündeme gelmişti. Buna rağmen, son görüşmenin ardından Trump’ın söyleminde yumuşama dikkat çekti.
Donald Trump ile yapılan görüşme, yönetimdeki dengeleri değiştirdi
Financial Times’ın haberine göre, Tan, ortaya atılan iddiaların ardından Intel çalışanlarına bir mektup gönderdi. Mektupta geçmişte üstlendiği roller konusunda çok sayıda yanlış bilginin dolaştığını ifade etti. “Her zaman en yüksek yasal ve etik standartlar çerçevesinde hareket ettim” diyen Tan, Beyaz Saray ile iletişim halinde olduklarını vurguladı. Tüm bunların yanında, Intel’in ilgili makamlara doğru bilgileri sunmak için çalıştığını belirtti.
Tan’a yönelik istifa çağrısının temelinde Senato İstihbarat Komitesi Başkanı Tom Cotton’ın mektubu bulunuyor. Cotton, Tan’ın Çin ile olan bağlarının Intel’in güvenliği açısından risk oluşturduğunu ileri sürmüştü. Bu mektup, Trump’ın sert çıkışına zemin hazırlamıştı. Buna rağmen, Beyaz Saray’daki toplantı sonrası tablo farklı bir yöne evrildi.
Mart ayında Intel’in başına geçen Tan, göreve başladığında şirket zor bir dönemden geçiyordu. Dökümhane (foundry) faaliyetlerinde büyük müşteriler bulamayan Intel, Tayvan merkezli rakipleri karşısında geride kalmıştı. Şirketin mali tabloları da bu süreçte olumsuz etkilenmişti. Bu durum, Tan’ın hızlı ve radikal adımlar atmasını zorunlu kıldı.
Tan, maliyetleri azaltmak için kapsamlı bir program başlattı. İş gücünün yıl sonuna kadar yüzde 22 oranında küçültülmesi hedefleniyor. Buna ek olarak, bazı üretim projelerinin devamı da büyük müşteriler bulunmasına bağlı hâle geldi. Ne var ki, bu durum şirketin geleceği açısından belirsizlikleri beraberinde getiriyor.
Geçtiğimiz haftalarda yatırımcılarla yaptığı toplantıda Tan, yeni nesil üretim teknolojisi çalışmalarının akıbetini açıkça dile getirdi. Büyük bir müşteri bulunamaması hâlinde bu projelerin sonlandırılabileceğini söyledi. Bu açıklama, Intel’in önümüzdeki dönemde daha temkinli bir strateji izleyeceğinin işareti olarak yorumlandı. Tüm bunların yanında, küresel yarı iletken pazarındaki rekabetin giderek kızıştığı da göz ardı edilmiyor.
Trump ile yapılan görüşmenin ardından Tan’ın koltuğunu koruması şimdilik garantiye alınmış görünüyor. Fakat, Çin bağlantıları konusundaki iddiaların tamamen ortadan kalktığını söylemek güç. Buna rağmen, Intel’in yönetim kadrosunun Beyaz Saray ile kurduğu temas, kısa vadede istikrarı sağlayabilir. Öte yandan, siyasi baskıların yeniden gündeme gelme ihtimali her zaman masada duruyor.