ABD Başkanı Donald Trump, uzun süredir devam eden ABD-Çin ticaret gerilimiyle ilgili dikkat çekici bir açıklama yaptı. Trump, Truth Social üzerinden yaptığı paylaşımda iki ülke arasında yeni bir ticaret anlaşmasına varıldığını duyurdu. Bu anlaşmanın, hem kendisinin hem de Çin Devlet Başkanı Şi Cinping’in onayını beklediğini de belirtti. Anlaşma, nadir toprak elementlerinin ABD’ye tedarikini güvence altına alıyor.
Taraflar arasında varıldığı belirtilen bu mutabakata göre, ABD’nin Çin’den ithal ettiği ürünlere uygulanan toplam gümrük vergisi yüzde 55 seviyesinde tutulacak. Bu oranın içinde Trump’ın bu yılın başlarında devreye aldığı yüzde 30’luk ek tarife ile daha önceden yürürlükte olan yüzde 25’lik vergi de yer alıyor. Çin ise ABD menşeli bazı ürünlere yüzde 10 oranında yeni bir tarife uygulamayı kabul etti. Bu oranlar, ticaret dengesi açısından taraflara belirli bir istikrar sağlamayı hedefliyor.
Çin ile yapılan ticaret anlaşmasının detaylarını Donald Trump açıkladı
Trump’ın açıklamasına göre, Çin ile yapılan bu yeni düzenleme yalnızca gümrük vergilerini değil, eğitim alanındaki ilişkileri de kapsıyor. Buna göre ABD üniversiteleri, Çinli öğrencileri kabul etmeye devam edecek. Bu karar, geçen ay ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio’nun yaptığı açıklamalarla çelişiyor. Rubio, Çinli öğrencilerin vizelerinin “agresif şekilde iptal edileceğini” duyurmuştu.
Bu çelişki, iki ülke arasında farklı alanlarda süregelen görüş ayrılıklarını gözler önüne seriyor. Her ne kadar ticari alanda bir uzlaşma zemini oluşmuş gibi görünse de, eğitim ve teknoloji transferi gibi alanlarda ciddi fikir ayrılıkları hâlâ mevcut. Bunun yanında, Çin’in nisan ayında ABD’ye karşı aldığı önlemler halen hafızalarda. Özellikle nadir toprak elementlerine ve mıknatıs ihracatına getirilen kısıtlamalar dikkat çekmişti.
Söz konusu kısıtlamalar, Avrupa’daki bazı otomobil üretim tesislerinde üretimin aksamasına neden olmuştu. Nadir toprak elementlerinin savunma sanayiinden mobil cihazlara kadar birçok sektörde kritik öneme sahip olduğu biliniyor. ABD’nin bu materyalleri tedarik etme konusundaki ısrarı, yalnızca ticari bir konu değil, aynı zamanda stratejik bir mesele olarak değerlendiriliyor. Trump’ın bu alandaki güvenceyi özellikle vurgulaması da bu nedenle dikkat çekiyor.
Öte yandan, anlaşmanın detayları kamuoyuyla henüz tam olarak paylaşılmış değil. ABD Ticaret Bakanı Howard Lutnick, Salı gecesi düzenlediği basın toplantısında bir çerçeve anlaşmaya varıldığını açıkladı. Lutnick, iki liderin telefon görüşmesinde varılan mutabakatın Cenevre Konsensüsü doğrultusunda uygulanacağını ifade etti. Bu açıklama, diplomatik zeminde bir ilerleme sağlandığını gösteriyor.
Tüm bunların yanında, bu anlaşmanın ne kadar kalıcı olacağı ise henüz bilinmiyor. Önceki ticaret girişimlerinde olduğu gibi bu süreçte de tarafların son dakika geri adımları olasılık dışı değil. Özellikle teknoloji transferi, veri güvenliği ve askeri sanayi yatırımları gibi konular taraflar arasında hâlâ ciddi fikir ayrılıkları barındırıyor. Bu nedenle anlaşmanın uygulanma süreci kadar, siyasi etkileri de yakından izlenecek.
Çin’in nadir toprak mineralleri üzerindeki kontrolü, küresel pazarda önemli bir etki yaratıyor. ABD’nin bu maddelere olan bağımlılığı, özellikle çip üretimi ve batarya teknolojilerinde dışa bağımlılığı artırıyor. Trump yönetiminin bu kaynaklara doğrudan erişimi güvence altına alma isteği, tedarik zincirinde daha uzun vadeli bir güvence arayışına işaret ediyor. Bu bağlamda yapılan anlaşma, kısa vadede ekonomik tansiyonu düşürse de, uzun vadeli rekabetin sürdüğü açık şekilde ortada duruyor.