ManşetlerTeknoloji

Dolby Vision 2, yapay zekâ ile televizyon deneyimini dönüştürüyor

dolby vision 2

Dolby Vision, on yılı aşkın süredir HDR teknolojilerinin öncülerinden biri olarak kabul ediliyor. Dolby şimdi ikinci nesil sürümle sahneye çıkıyor. Dolby Vision 2 adını taşıyan bu yeni sistem, yalnızca kontrast ve parlaklık ayarlarıyla sınırlı kalmıyor. Yapay zekâ destekli içerik zekâsı sayesinde ortam, cihaz ve içerik türüne göre görüntü otomatik olarak optimize ediliyor. Böylece izleyiciye daha kişiselleştirilmiş ve doğal bir deneyim ulaştırılıyor.

Yeni nesil teknolojinin merkezinde Content Intelligence adı verilen gelişmiş bir yazılım yer alıyor. Bu sistem, her sahneyi ayrı ayrı analiz ederek doğru renk, ton ve parlaklık ayarlarını belirliyor. Bunun yanında ortam ışığı ve görüntüdeki detaylar arasında sürekli bir uyum sağlanıyor. Tüm bunların yanında kullanılan cihazın kapasitesi de hesaba katılıyor. Böylelikle izleme koşulları ne olursa olsun, televizyon en uygun görüntüyü izleyiciye sunabiliyor.

Dolby Vision 2 karanlık sahnelerde daha fazla ayrıntı sağlıyor

Dolby Vision 2’nin öne çıkan yeniliklerinden biri karanlık sahnelerdeki netlik. Precision Black adı verilen özellik, gölgelerdeki ayrıntıları öne çıkarıyor. Buna rağmen yönetmenin görsel tercihinden uzaklaşılmıyor. Böylece hem sinematik anlatı korunuyor hem de detay kayıpları ortadan kalkıyor. Ne var ki bu özellik yalnızca görüntüde değil, izleme deneyiminde de doğrudan bir fark yaratıyor.

Bunun yanı sıra güncellenmiş Light Sense özelliği, ortam koşullarına göre görüntüyü sürekli optimize ediyor. Televizyon yalnızca ortam ışığını algılamakla kalmıyor, aynı zamanda kaynak materyalin referans ışık verilerini de dikkate alıyor. Ek olarak bu sistem, sahnelerdeki doğal parlaklığı yeniden üretiyor. Böylelikle içerikler hem teknik açıdan hem de estetik bakımdan daha dengeli görünüyor. Tüm bunların yanında kullanıcı, içerikten bağımsız olarak daha istikrarlı bir görüntü deneyimi yaşıyor.

Dolby Vision 2, çift yönlü ton eşleme desteğiyle televizyonların gücünü daha iyi kullanmasını sağlıyor. Bu özellik sayesinde yüksek parlaklık değerleri daha kontrollü işleniyor. Bunun yanında kontrast oranı artarken renkler daha doygun görünüyor. İçerik üreticileri de bu sayede ekranın tüm teknik kapasitesini değerlendirebiliyor. Böylece üretici ile kullanıcı arasındaki beklenti farkı en aza indiriliyor.

Hareket kontrolü tarafında ise “Authentic Motion” adı verilen yeni bir çözüm öne çıkıyor. İzleyicilerin uzun süredir rahatsız olduğu pembe dizi efekti bu özellikle azaltılıyor. Tüm bunların yanında sahne bazlı kontrol imkânı da içerik üreticilerine sunuluyor. Judder olarak bilinen titreme sorununa müdahale edilirken sinematik görünüm korunuyor. Fakat bu yeniliğin gerçek performansı ancak sahada görülebilecek.

Hisense, Dolby Vision 2 desteğini televizyonlarına entegre eden ilk marka olacak. MediaTek Pentonic 800 işlemcili yeni modeller bu formatı destekleyecek. Bunun yanı sıra LG, Sony, TCL, Vizio ve Roku gibi üreticiler hâlihazırda Dolby Vision’ı yaygın şekilde kullanıyor. Bu markaların da yakın gelecekte yeni sürüme geçmesi bekleniyor. Tüm bunların yanında pazarın genişlemesiyle birlikte tüketicilerin daha fazla seçenek elde edeceği düşünülüyor.

Dolby, mevcut içeriklerin her iki sürümle de uyumlu çalışacağını belirtiyor. Buna rağmen Dolby Vision 2 destekli televizyonlar, ek metadata sayesinde daha gelişmiş görüntü avantajı sağlayacak. Bu durum, yeni cihaz sahiplerine daha üstün bir deneyim getiriyor. Fakat eski modellerin de uyumluluğunu koruması kullanıcıları rahatlatıyor. Böylece geçiş süreci sorun yaratmadan ilerliyor.

Yeni sürüm, televizyonları kategorilere ayırarak tüketicinin karar verme sürecini kolaylaştırıyor. “Dolby Vision 2 Max” etiketi, en üst düzey performansa sahip televizyonlarda yer alıyor. Bunun yanı sıra standart Dolby Vision 2 etiketi daha geniş kitlelere hitap ediyor. Böylelikle hangi televizyonun hangi özellikleri sunduğu daha net anlaşılıyor. Ek olarak tüketici, yanlış tercih yapma riskini azaltıyor.

Dolby Vision 2’nin sunduğu yenilikler, yalnızca teknik iyileştirmelerden ibaret değil. Tüm bunların yanında izleyici deneyimini ön plana alan yaklaşım dikkat çekiyor. İçerik üreticileriyle kullanıcılar arasında daha uyumlu bir bağ kuruluyor. HDR teknolojilerindeki artan rekabet göz önünde bulundurulduğunda bu gelişme pazarı hareketlendirecek gibi duruyor.