Apple, 2025’in üçüncü çeyreğinde dış ticaret politikalarının etkilerini doğrudan hisseden şirketlerden biri hâline geldi. CEO Tim Cook’un açıklamasına göre, Çin’e yönelik tarifeler nedeniyle sadece eylül çeyreğinde şirkete ek 1,1 milyar dolarlık maliyet yansıdı. Bu artışın büyük bölümü, ABD’nin yürürlüğe koyduğu ve Çin menşeli ürünleri hedef alan gümrük vergilerinden kaynaklanıyor. Apple’ın üretim süreçlerinin küresel ölçekte yayılması bile bu maliyeti düşürmeye yetmedi.
Cook’un belirttiğine göre haziran çeyreğinde de şirket, 800 milyon dolara yakın tarife ödemesi yaptı. Bu tutar, mayıs ayında öngörülen 900 milyon dolarlık yükten bir miktar düşük olsa da, genel tabloyu değiştirmiyor. Söz konusu tarifelerin büyük kısmı, IEEPA kapsamında uygulanan vergilerden oluşuyor. Bu düzenlemeler, özellikle Apple gibi donanım üretiminde küresel tedarik zinciri kullanan şirketler üzerinde doğrudan etkili oluyor.
Apple üretim ağını tüm Asya’ya yaysa da, tarifelerden etkileniyor
Apple ürünlerinin büyük bölümü Çin dışında da üretiliyor. Tim Cook’un verdiği bilgilere göre ABD’de satılan iPhone’ların çoğu Hindistan’da üretilirken, Mac, iPad ve Apple Watch gibi diğer cihazlar genellikle Vietnam’daki tesislerden çıkıyor. Fakat bu coğrafi çeşitlilik, şirketi ABD’nin Çin’e yönelik tarifelerinden tam anlamıyla koruyamıyor. Apple ürünleri hâlâ önemli ölçüde Çin’den tedarik edilen bileşenlere bağlı kalmayı sürdürüyor.
Donald Trump’ın Çin’le olan ticaret rekabeti kapsamında uygulamaya koyduğu tarifeler, Apple gibi teknoloji devlerinin üretim stratejilerini gözden geçirmesine neden oluyor. Şirket, üretimini başka ülkelere kaydırma yönünde adımlar atsa da, bu geçişin kısa vadede büyük fark yaratmadığı açık. Trump, Apple’ın üretim süreçlerini ABD’ye taşımaması hâlinde daha yüksek tarifeler uygulanabileceğini de geçmişte dile getirmişti. Bu açıklamalar, şirketin mali planlamasında tarifelerin başlıca değişkenlerden biri hâline gelmesine yol açtı.
Buna rağmen Apple’ın gelirleri güçlü kalmayı sürdürüyor. Şirket, Nisan-Haziran döneminde toplamda 94 milyar dolarlık gelir açıkladı. Bu rakam, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 10’luk bir artışı temsil ediyor. iPhone ve Mac satışlarının bu büyümede belirleyici rol oynadığı vurgulanıyor.
Her şeye rağmen üretim maliyetlerinin bu ölçüde artması, Apple’ın uzun vadeli planlarını etkilemeye devam edebilir. Şirketin Çin’e olan bağımlılığını azaltma çabaları artarken, Hindistan ve Vietnam gibi ülkelerdeki üretim kapasitesinin daha da genişletilmesi gündemde. Yine de bu ülkelerdeki altyapı, Çin’deki kadar olgun bir düzeyde değil. Bu da Apple’ın tedarik zincirini yeniden yapılandırmasını geciktirebilir.
Tim Cook’un vurguladığı bir diğer konu ise tarifelerin geleceğinin belirsizliği. Cook, “Tarife oranları dahil birçok faktör değişebilir,” ifadesiyle bu konudaki öngörüsüzlüğe dikkat çekti. Bu durum, maliyet tahminlerini zorlaştırıyor ve Apple gibi şirketlerin esnek planlamalar yapmasını gerektiriyor. Özellikle 2026’ya doğru yeni ticaret anlaşmalarının veya politikalarının gündeme gelmesi muhtemel görünüyor.
Öte yandan, yalnızca Apple değil, genel olarak teknoloji sektörü bu tür tarifelerden etkileniyor. Donanım üretiminde Çin’in hâlâ önemli bir merkez olması, sektördeki pek çok şirketi benzer mali baskılarla karşı karşıya bırakıyor. Dolayısıyla bu tür tarifeler sadece bir şirketin değil, tüm küresel üretim ekosisteminin yeniden şekillenmesine neden olabilir.